Turkcell bebeklerini antenlerinden sallamakla tehdit etme isteği

’Geçen iki hafta trafik yoğunluğu vardı sevdiğim sporlarda. Hem tenis (Avustralya Açık), hem ’snooker’ (Londra Masters) turnuvası vardı hem de kış sporları.

Şubat ayında kış sporları daha da coşacak, biatlon gündemi yoğun. Televizyon açıksa genelde Eurosport’ta demirlemiş oluyorum yani’ diyerek başladım söze.

Topesto yanında getirdiği ve insandan çok gergedanlar yesin diye hazırlanmış gibi duran sandviçle grekoromen bir mücadele içinde olduğundan sadece "Devam et..." gibilerden "Umhhk-ık" efekti yaptı.

Devam ettim: "Sporlar mükemmel, yayın mükemmel ve Dolly denilen (Holy Dolly) zıpırtı dışında sinirimi hiçbir şey bozmuyor.

Dolly kim peki? Crazy Frog denilen sinir bozucu tipi biliyorsun; onun türevi..."

*

Size de açıklayayım. Topesto’ya anlattığım gibi anlatamam...

Crazy Frog, bazı cesur (!) insanların cep telefonlarına indirdikleri, anadan üryan vaziyette bindiği motosikletle ortalıkta "Biiiiip biiiiiip biiiip biiiip" diye gezen sevimsiz bir animasyon karakter. Kurbağa şeklinde dizayn edilmiş.

Bunun reklam filmi Eurosport’ta üç yıl filan gece gündüz yayınlanmıştır. Birkaç kez televizyonu elimden zor aldılar. O derece kudurtuyor beni.

Bu zibidi kurbağanın yerini aynı "ceplere melodi/ıvır/zıvır" şirketinin yeni kahramanı Seksi Eşek Dolly aldı şimdi.

Biraz Miss Piggy’ye benziyor ama bir inek kendileri. Askılı elbise giyiyor, dans ediyor, bir yandan da Crazy Frog’un şarkısından beter bir zırva söylüyor. Ve o zırva da Eurosport karşısında uyuklarken bilinçaltına yuvalanıyor.

*

"Melodiyi duysan, Dolly’nin bıngılmatik dansını bir görsen anlayacaksın derdimi birader. Şarkısı takılıyor aklıma, uğraş dur..." dedim.

Ancak borik asit içerek veya ağzından aşağı lavabo-aç dökerek hazmedebileceği sandvicin ağırlığı altında ezilmekte olan Topesto kıpırdadı. Bu sahne daha çok bir leopar fokun buz üzerinde löngürdemesi gibi oldu ama kıpırdadı...

Ve "Örnek ver usta, ne kadar sinirleniyorsun mesela?" dedi.

"Reklamdaki Turkcell bebekleri var ya, hani eski kartpostallarda Noel Baba’nın yanında takılan çocuklar gibi elma yanaklı filan... İşte mesela onlar yanıma gelip ’Abi.. Abicim... Çukulata alıcaz abicim... Açız ühü ühühü...’ dese, cevap olarak ’Bas git buradan cüce! Antenlerinizden tutup sallarım sizi’ diyecek kadar kalpsiz ve sinirli olabiliyorum Dolly’yi görünce" dedim.

"Oooooo! Acayipmiş. Soda var mı peki?.."

"Şişeyi kafaya dikip büyük yudum alırsan köpürerek burun kemiğini kanırtan, acayip asitli soda var ya. Ondan getirmiş büfe... Aha Dolly çıktı, gel gör şunu!"

"Hımmmm. Yalnız bir şey diyeceğim Amiral, bu inek değil. Eşek..."

"İnek be!"

"Yok abi o kulakları tarih sahnesinde bir eşekler bir de Midas taşımıştır. Mistır Spak deme sakın o bizim dünyadan değildi..."

"Hakikaten eşeğe de benziyor ama sinir rendesi bir tip değil mi?"

"Aynen değiştirelim Dolly’yi. Ama Turkcell bebeklerini antenden sallamak da iyiymiş..."

25 Queen, 18 Beatles, 32 Abba, 16 Robbie

Robbie Williams çok popüler, çok yetenekli bir şarkıcı. Ama aynı anda 17 ayrı yerde sahneye çıkacak kadar da değil!

Fakat şu anda Robbie Williams’ın yanı sıra 16 kişi daha onun gibi giyinerek, onu taklit ederek, adını ona biraz benzeterek ve onun şarkılarını söyleyerek hayatını kazanıyor.

Nasıl oluyor peki bu? "Tribute Band" olarak anılan, ünlü topluluk ve sanatçıları taklit ederek hayatını kazanan müzisyenlerden kurulu gruplar var. Bu gruplar küçük barlarda, kulüplerde çıkıyorlar ve o toplulukların taklitlerini seyrederek de eğlenebileceklerini düşünen kitleleri coşturuyorlar.

"The Guerilla Guide To The Music Business/ Müzik Dünyası İçin Gerilla Rehberi" (Sarah Davis ve Dave Laing yazmış) adlı kitabı okurken bu işin nasıl büyük bir pazara dönüştüğünü bir kez daha gördüm.

Kitapta dönemsel olarak taklit topluluk sayılarının artma azalma gösterdiğini belirtiyor menajerler. Mesela bir ara ortalık Spice Girls’den geçilmezmiş, şimdi ara ki bulasın.

Fakat hep sevilenlere ekmek çok. 25 Queen, 18 Beatles, 32 Abba, 16 Robbie Williams, bugün olduğu gibi aynı anda ortalıkta olabiliyor.

Hatta Morissey, Japonya konserini iptal edince yerine apar topar taklit The Smiths getirilmiş, milletin en azından tansiyonu düşürülmüş filan...

Bir de kafayı kırıp kendini hakikaten taklit ettikleri şarkıcı gibi görmeye başlayanlar varmış ki; aman diyeyim!..
Yazarın Tüm Yazıları