Tuhaf meyve

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

1939 yılında bir gece New York'un Greenwich Village Semti'nde Cafe Society adlı gece kulübünde bir zenci kız sahneye çıktı.

Cafe Society, New York'ta ve belki de bütün Amerika'daki siyah ile beyazın bir arada toplanıp eğlenebildiği ilk gece kulübüdür.

Gerçi Harlem'de de bir gece kulübü vardı beyazların gittiği, ancak Cafe Society'nin bulunduğu mekân ve müşterilerinin konumu nedeniyle sosyal anlamı çok daha büyüktü.

Zenci kız o gece sahneye çıktı ve inanılmaz derecede egzotik sesiyle bir şarkı söylemeye başladı.

Şarkının adı ‘‘Strange Fruit’’tu. Yani Tuhaf Meyve'ydi.

Strange Fruit, Alabama Eyaleti'nde yaşayan bir zencinin linç edilmesi olayını anlatıyordu.

O günlerde Amerika'nın güney eyaletlerinde zencilerin linç edilmesi çok yaygın olarak görülen bir uygulamaydı.

Beyazlar, sokakta davranışlarını beğenmedikleri zencileri bile linç edebiliyorlardı.

Amerika'nın güneyinde zenciler faşist bir baskı altındaydılar.

Strange Fruit, işte bu dönemde beyazların yüzüne şamar gibi inen bir protesto şarkısıydı.

Şarkıyı söyleyen kız 24 yaşındaydı.

Ve adı da Billy Halliday'di.

***

Birkaç yıl önce müzik dergisi ‘‘Q Magazine’’, ‘‘Strange Fruit’’ şarkısını dünyamızı değiştiren 10 tarihi şarkıdan bir tanesi ilan etti.

Gerçi Strange Fruit'ten önce de özellikle beyaz dinleyicilere yönelik zenci protest şarkıları denemeleri de yapılmıştı.

1929 yılında sözlerini Andy Razaf'ın yazdığı ‘‘Black and Blue’’yu Louis Armstrong seslendirmişti.

Irving Berlin'in linç konusuna değindiği ‘‘Supper Time’’ı daha sonra Ethel Merman söyleyerek meşhur etmişti.

Ancak bunların hiçbirisi 24 yaşındaki Billy Halliday'in Strange Fruit'i kadar cesur değildi.

Bu şarkı Amerikan popüler kültürünü öylesine derinden etkiledi ki aralarında Carmen McRae, Nina Simone, Sting, Dee Dee Bridgewater ve Cassandra Wilson'un yer aldığı birçok ünlü isim Strange Fruit'i söylediler.

Ne yazık ki Hollywood yeri geldiğinde her şeyi sosyal kökenlerinden koparmaktan zevk aldığından ‘‘9 Buçuk Hafta’’ filminde Mickey Rourke, Kim Basinger'i baştan çıkarmak için de Strange Fruit'i çaldı pikabında.

Bu darbeye rağmen Strange Fruit, protestocu kökenlerinden kopmadı.

***

1939'lu yıllarda bir zenci kızın beyazları protesto eden şarkılar söylemesi öyle kolay bir iş değildi.

Hatta onu dinlemeye giden beyazların bile başına türlü şeyler gelebilirdi.

Ancak liberaller büyük cesaret örneği gösterip Billy Halliday'i dinlemeye gelerek bir anlamda toplumsal ilişkilerde devrim yaptılar.

Onu dinlemeye gelen ünlü isimler arasında Charlie Chaplin, Nelson Rockefeller, Errol Flyn, Lauren Bacall, Lilian Hellman ve Paul Robeson vardı. Ayrıca Lena Horne, Tedy Wilson, Sarah Vaughan, Imogene Coca, Carol Channing ve Zero Mostel de Cafe Society'de sahneye çıkarak, Billy Hallidey'in şarkısı ile başlayan bilinçlenme sürecine aktif destek verdiler.

Ve o günlerde gerçek anlamda bir başkaldırı nüvesi haline gelen ırkçılık karşıtı hareket, sonuçta 1960'lı yılların devrimini de yarattı.

***

Cafe Society'ye 1939 Amerikası koşullarında gitmeye cesaret gösteren insanların listesine bir daha göz atın. Bilmem sizin hangi ad dikkatinizi çekti, ama ben o listede NELSON ROCKEFELLER'a takıldım.

Evet efsanevi Rockefeller Ailesi'nin Nelson'u bu.

Büyük zengin. Büyük yatırımları var. Gücü inanılmaz derecede fazla.

Nelson Rockefeller'ın o gece kulübüne gitmesi, o protesto şarkısını dinlemesi, Billy Halliday'e aktif destek vermesi bence diğerlerinin bütün desteğinden de daha önemlidir.

Çünkü o bu davranışıyla, ‘‘Ben güçlü olabilirim, Amerika'nın en zengin insanı olabilirim, ama ben aynı zamanda ırkçılığa da karşıyım’’ demiştir. Evet onun bunu söylemesi daha önemlidir, çünkü yönetici sınıftan bir kişi olarak sosyal adaletten yana tavır almıştır.

Onun ait olduğu sınıfın bu darbeyi karşılayacak silahı yoktur elinde. Sınıf kendi içinden vurulmuştur artık.

Diğerlerinin tavrı toplumda deprem yaratmaz, ama Nelson Rockefeller orada olunca işler değişir.

Yönetici sınıfların hayat tarzına direkt bir saldırıydı o gece Nelson Rockefeller'in orada bulunması.

***

İşte bugünkü örnekteki cesur ve korkusuz işadamları, dünkü örnekteki cesur ve taviz vermeyen siyasetçileri nedeniyle bugün Amerika, Amerika olabildi.

Siyasetçileri korkak, işadamları ‘‘Aman bana ne’’ci olan toplumlar ise ‘‘küçük Amerika’’ bile olamadılar

***

Türkiye'den New York'a para harcamaya giden zengin insanlar Rockefeller'i, Rockefeller Plaza'dan bilirler.

Bunun dışında onun hayatı hakkında bilgili olan fazla insan olduğunu tahmin etmiyorum.

Halbuki o insanın hayatı okunulsa, belki paraları nedeniyle güçlü olanlar kendilerinin arzu etmeleri durumunda toplumun olumlu yöne gitmesinde ne kadar da büyük rol oynayabileceklerini öğrenebilirler.



Yazarın Tüm Yazıları