Sözüm sana Antalya’daki mutlu Hollandalı

POLİS isyanlarda bir süredir elektronik posta yağdırıyorlar; “Zam değil özlük haklarımızı istiyoruz” diyorlar, “Ayda 360 saate varabiliyor mesaimiz” diyorlar, “Polis intiharlarını meclis komisyon kurup incelesin, cinnet getirmek istemiyoruz” diyorlar.

Haberin Devamı

Astsubaylar da isyanlarda.
Onlar da “adalet, eşitlik, insan onuruna saygı” istiyor. Maaşlarından, ayrımcılıktan, uğradıkları haksız muamelelerden şikâyet ediyorlar.
Mağdur Askeri Öğrenciler isyanlarda. Onlar da TSK’dan Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformu olarak sosyal alemden sesini duyurmaya çıkıyor.

***

1 Mayıs’taydım.
İşçi isyanlarda.
Öğrenci isyanlarda.
Memur isyanlarda.
Sosyalistler isyanlarda.
Feministler isyanlarda.
Gazeteciler isyanlarda.
Engelli vatandaş isyanlarda; Altı Nokta Körler Derneği dahi kortejdeydi.
Kürtler isyanlarda.
Tiyatrocular ve cümle sanatçılar isyanlarda.
Müslüman solcular isyanlarda.
Emekliyi saymıyoruz bile artık.
Daha küçük ölçekli şikâyetler de var elbette.
Mesela 1 Mayıs’ta biri elime küçük bildiri tutuşturdu: Ayazmalı Aileler isyanlarda.
2007’de Küçükçekmece/Ayazma mevkiindeki “Kentsel Dönüşüm” uygulamasından mağdurlarmış.
TOKİ ve Küçükçekmece Belediyesi’ne veryansın ediyorlar.

***

Haberin Devamı

Herkes, bir şekilde içindeki “haksızlığa uğradım” hissini gezdiriyor memleket meydanlarında, caddelerinde.
Herkes diye genelleme yapmak yanlış aslında.
Elbette “isyanlarda” olmayan, her şeyden, her yönden mesut olanlar da var.
Olmasa “dünyanın en mutlu üçüncü ülkesi” ilan edilebilir miydik daha bu yıl?
Malum, IPSOS adlı kuruluşun yürüttüğü ankette birinci Endonezya, ikinciliği paylaşan Hindistan ve Meksika’nın ardından üçüncülüğü kapmıştık.
Türkiye’de yaşayanların yüzde 30’u mutluymuş, o sebepten.

***

Bilmem hatırlar mısınız?
1980’lerde turizmi teşvik amacıyla bir millet perişan edilmişti.
O yıllarda henüz körpe müzik zevkimizin gönül tellerini, zangur zungur titreten ve dinledikçe ürperdiğimiz bir şarkı vardı.
Aslında müziği gayet “funky” idi, Necefli Maşrapa kadar masum idi.
Fakat bunalımdan bunalıma sürüklenmiş, darbe üstüne darbe yemiş bir millete o kadar neşeli seslenmek sinir bozucuydu.
Şarkıyı hatırlayalım (alkislarlayasiyorum.com’a teşekkürü bir borç bilirim; copy+paste vaziyetleri)tam bu noktada:
“Kucak kucak insanlar gelmeli Türkiye’ye
Yan yana oynanmalı samba ve harmandalı
Gitar cevap vermeli şu bizim türkülere
Dünya gülümsemeli ve hep böyle kalmalı
İnsanlar bir arada hayattan zevk almalı
Düşünün Antalya’da mutlu bir Hollandalı
Türk, İtalyan, İngiliz bir Bodrum gecesinde
Rakı bardaklarında kardeşliği bulmalı”

***

Haberin Devamı

1 Mayıs’ta yanımdan akıp giden kitleyi “dünya üçüncüsü derecede mutlu ülke” gibi düşünmeye çalışınca bu oldu.
Bu şarkı hatırlandı.
İçinden mırıldanırken şarkıya takılacak olanlar şimdiden kusura bakmasın.
Düşünün Antalya’da mutlu bir Hollandalı; neşeniz daim olsun.

Yazarın Tüm Yazıları