Seks bana heyecan vermiyor

Sevgili Feyza Hanım, şu an hangi ruh hali içinde size yazdığımı bilemiyorum. Üzgün, kızgın, ya da çaresiz değilim çok şükür. Bazen insan bir büyüğünün ne düşündüğünü bilmek istiyor sadece.

35 yaşındayım, üniversite mezunu iyi bir meslek ve iş sahibiyim. Memur bir anneyle babanın, zorlanarak da olsa, kolejde okuttuğu, iyi eğitim almış insanlardan biriyim. Üniversite çağında ilk ve en büyük aşkımı yaşadıktan ve hüzünlü bir ayrılıktan sonra büyüklerimin sözünü dinleyerek, sadece akıllı becerikli, geleceği parlak birisini mantığımı kullanarak seçtim. Aşka boş verdim. Çünkü "Nasılsa geçiyor, her şey sıradanlaşıyor, hayat rutine giriyor", dediler bana.

Evlendiğim kişi gerçekten çok iyi birisi. İlk yıllar bir şirkette çalıştı, sonra işyerimdeki yoğunluktan dolayı birlikte çalışmaya devam ettik. Bir kızımız oldu. Maddi gücümüz her geçen gün ilerledi. Ben artık 4 duvar arasından sıkılmıştım. Hayallerimi gerçekleştirmeye karar verdim. Denize çok meraklıyım. Dalgıç olmak istedim. Kızımı da her seferinde yanıma alarak bütün eğitimleri tamamladım, eğitmenlik düzeyine geldim. Yurtiçi veya dışı dalışlar yaptım. Sonra yine eskiden içimde kalmış bir istek olan yelken tutkusu geldi. Sonunda kendime ait bir yelkenli sahibi oldum. Kızımla yazın Akdeniz koylarını dolaşıyoruz. Yanımızda bize eşlik eden arkadaşlarımız oluyor. Bu sene ilkokula başlayan kızımla birlikte, taa lise zamanında yarım bıraktığım piyano eğitimime geri döndüm. Çok sıkı çalışıyorum o konuda da. Kızım da beni örnek alarak epey ilerledi müzikte.

Bu kadar yoğunluk içinde bile iş yerime hafta içi gidiyorum. Her şey yolunda. Eşim gerçekten ticareti benden daha iyi yapıyor. Güven verici bir yapısı var. Ama sorun şu: Eşim gerçekten çok çalışıyor ama geceleri eve gelmemeye başladı. Açık konuşmak gerekirse seks beni pek heyecanlandırmıyor. Bu konuda onu tatmin edemiyor olabilirim. Rus kadınlarla ilişkisi olduğunu öğrendim. Ama hiçbir şey hissetmedim. Kızgınlık, kıskançlık, öfke vs. Hiç umurumda olmadı. Çok mu gurursuz davranıyorum acaba. Sabahları uyandığında yanağıma öpücükler konduran, özel günlerimizi unutmayan, her istediğimde bana destek olan bir eşim var. Ve evlilik çok zor bir kurum. Hem de sıkıcı. Devam ettirmek çok zor. Bağlılık yemini etmek bana anlamsız geliyor. Bu arada kızım okulda ne kadar mutlu bir aile olduğumuzu anlatıp duruyormuş.

Görünüş süper, ama içi çok boş bir birliktelik. Açıkçası bir şirket bizimki. Ben hobilerimden ve yaşam enerjimden kaybetmek istemiyorum. Ayrılmayı seçer ve tekrar işimin başına dönersem, bütün hayallerimden vazgeçmek zorunda kalırım. Tekrar tekdüze ve yoğun, stresli bir iş ortamı istemiyorum. Daha yapmak istediğim birçok şey var. Kızıma kayak öğretmek, dans kurslarına gitmek, yurtdışı ve içi seyahatler yapmak gibi... Ben evliliği gideceği yere kadar devam etmek niyetindeyim. Çünkü zaten cinsellik benim listemde neredeyse son sıralarda. Sen ne diyorsun bu durumuma?

RUMUZ: GÜLEN KADIN

Cinselliğin senin için son sıralarda olmasının nedenini hiç düşündün mü? Bence sevgi eksikliğinden! Eşine aşık olmadan evlenmişsin, onu yeterince sevmemişsin. O senin için bir eşten çok bir iş ortağı, bu yüzden kendini sadece kızınla paylaştığın bu hobilerine adamışsın. Sürekli değişiklik arayışı içinde olman, hiç durmadan yeni meraklar edinip, onlarda da kendini ispata çalışman, bir anlamda hayatındaki bu boşluğu doldurma çabalarından başka bir şey değil. Bir insanın yaşamında seks elbette çok önemli bir yer tutar. Sen kendini özellikle seksten kaçmak için bu eski meraklarına yönlendirmişsin. Eşin sendeki bu soğukluğu, uzaklığı, sevgisizliği hissediyordur elbette. Rus kadınlarla beraberliği sırf sende göremediği heyecan arayışı olmalı. Elbette boşanmamalısın ama eşini sevmeye ve ona yakın olmaya da gayret etmelisin. Böyle hobilerin olması çok güzel, ancak bilmem seni gerçek anlamda mutlu etmeye yeterli mi?

Bana kendini zorla katılaştırmışsın gibi geldi satırlarından...

Beni sevdiğini söylese de dövüyor

Ablacığım; ona aşıktım, birlikte olduk, hamile kaldım ama bebeğimi aldırmak zorundaydım. Yine de evlenmeye karar verip, nişanlandık. Ona hálá aşığım; o da beni seviyor ama beni sürekli tartaklıyor, hor görüyor ufak bir tartışmada bile farkına varmadan bana vuruyor, küfür ediyor, daha sonra da yaptıklarından çok pişman olduğunu, bensiz yaşayamayacağını, affetmemi istiyor. Ondan başkasıyla olamam, düzeleceğine inanıyorum. O da beni kaybetmek istemiyor. Dayak attığında, "Bunu niye yapıyorsun" diyecek kadar bile gücüm kalmadı. Yine de ondan kopmak istemiyorum.

RUMUZ: BURCU

Bazen kadınların çektikleri eziyeti ve şiddeti, hak ettiklerini düşünüyorum, işte sen de bu örneklerden birisin kızım. Bunca dayağa ve hakarete rağmen hálá "Ondan kopamam, aşığım" diyebiliyorsan, bravo sana... Başka ne diyeyim...

Yine İstanbul’un ağaçlarını yok etmeye başladılar

Geçen yıl o kadar yazdık, çizdik ama kimsenin umurunda bile değil. Ağaçları sadece yakılacak odun olarak gören belediye çalışanları, güya ağaç budamaya başladılar. İstanbul’un çeşitli semtlerinde canım ağaçlar hunharca katlediliyor belediye elemanları tarafından. Benim gördüğüm özellikle Kadıköy Bostancı arasındaki sahil yolu, Caddebostan, Kalamış’taki güzelim ağaçlar... Bizlere gölge veren, nefes aldıran ağaçlar, birkaç haftadan beri manasızca budanıp, kel ve çirkin bir görünüme bürünüyor. Daha başka semtlerde de benzeri bir faaliyet vardır mutlaka.

Bir tanıdık ziraat mühendisine sorduğumda, bu faaliyetin ağaçlara zararlı olduğunu, belediyenin bu asırlık ağaçları kel ve cılız bir şekle dönüştürmesiyle, geçen yılki gibi zavallıların kendilerini bir türlü toparlayamayacağını, söyledi. Budama yapanlar kesinlikle bu konuda eğitimli değiller. Bu budama işine bir kez girişince her sene tekrarlamak gerekiyormuş. Üstelik bu gereksiz işlem sonucu, ağaçlar budandıkları üst gövdelerinden bir yerlerde, bir çok yeni dal sürecek, bu şekil bozukluğu ağaçlara zarar verecek, tabii zarar gören ağaçları iyileştirmek için yine budamak gerekecek... Anlaşılacağı gibi kısır bir döngü bu. Lütfen yeter artık... İstanbul’un asırlık ağaçlarına dokunmasınlar. Zaten nefes alacak alanlarımız, yeşilliklerimiz yok oldu, bari sokakları caddeleri süsleyen ağaçlarımıza yazık etmeyin.

RUMUZ: MİNE
Yazarın Tüm Yazıları