Sarıkamış’ta çağ kebabı

Doktor olan eşimin konferansları nedeniyle gittiğimiz Sarıkamış’ın insanlarının ne kadar misafirperver olduğunu sizlere anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor.

Haberin Devamı

Gümüşhane’de doğduğum ve çocukluğumu Anadolu’nun çeşitli yerlerinde geçirdiğim için Anadolu insanının ne kadar misafirperver olduğunu elbette çok iyi bilirim. Kozmopolit bir şehir olan İstanbul’da yaşamaya başladığımdan beri değerlerimizi neden bir bir yitirdiğimizi ve hepsini neden birbirine karıştırdığımızı anlayamıyordum. Anladığım tek şeyse arada sırada Anadolu’nun çeşitli yerlerine gidip değerlerimizi, kimliğimizin bir parçası olan geleneklerimizi ve insanın insana verdiği değeri hatırlamanın gerekli olduğu. Neyse ki ben şanslı biri olarak yemek festivalleri nedeniyle arada sırada da olsa Anadolu’nun çeşitli yerlerine gidip oraları yaşama fırsatı bulabiliyorum.
Sarıkamış’ta da  bir yemek kaşifi, gezgini olarak, öğle yemeği için sora sora Yusufelili Mustafa Bey’in lokantasını bulmayı başardık. “Yatık döner” de denilen Erzurum kökenli çağ kebabını ocağa koyalı henüz bir saat olmuştu. Masamızı hemen uzun lavaş ekmekleri, domates ve soğan dilimleriyle donattılar. Benim özel isteğimi de reddetmeyip meşhur Kars kaşarıyla yapılmış pideyi de incecik dilimler halinde getirdiler.
Çağ kebabını beklerken, güngörmüş ve aydın bir insan olan Mustafa Bey’le sohbeti koyulaştırmıştık. Yılın nerdeyse altı  ayını karlar altında geçiren ve sert bir iklimi olan  Sarıkamış’ta hiç sebze yetişmiyor. Sadece arpa, buğday, patates ve lahananın yetiştiği yörenin tüm sebzeleri Mersin ve Antalya’dan geliyormuş. Yazın sebzelerin ılıman iklimli Iğdır’dan geldiğini söylüyor ve “Bizim Iğdır’ın iklimi Antalya gibidir” deyip övünüyorlar.
Güler yüzlü Sarıkamış insanları her girdiğimiz dükkanda bize çay kahve ısmarlamak için adeta yarışıyorlardı. Doktorlarla yaptığımız bir peynir alışverişi vardı ki, hepinizin  görmesini isterdim. Meğer doktor milleti –eşim de dahil- boğazına ne kadar düşkünmüş. Kilolarca  karakovan balı, Kars kaşarı, gravyer peyniri ve dur pekmezi sipariş edildi. Size de tavsiye ederim.

Kremalı pırasa çorbası

Malzeme listesi

Haberin Devamı

· 4 adet orta boy pırasa
· 5 yemek kaşığı zeytinyağı
· 1,5 tepeleme yemek kaşığı un
· 8-10 su bardağı et ya da tavuk suyu
· 2 su bardağı süt
(1 kutu hazır süt kreması (200 ml) da kullanabilirsiniz.)
· 1 çay kaşığı pul biber
· 2 çay kaşığı tuz
· 4 dilim ekmek

Haberin Devamı

YAPILIŞI: Pırasayı ayıklayıp yıkadıktan sonra, 1-2 santim boyunda doğrayın. Doğradığınız pırasayı orta boy tencereye koyup üzerine 4-5 santim çıkacak kadar su ilave ettikten sonra  35-40 dakika, iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın. Soğumasını bekleyip süzdükten sonra mutfak robotunda çekerek püre haline getirin. Diğer taraftan, 5 yemek kaşığı zeytinyağını ve unu ayrı bir tencereye aktarıp orta ısılı ateşte, tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak 2-3 dakika kavurun.
Üzerine et ya da tavuk suyunu azar azar ilave ederek çırpma teli yardımıyla  sürekli karıştırmaya devam edin. Püre haline getirdiğiniz pırasayı ve tuzu da tencereye ekleyip kaynayıncaya kadar karıştırmaya devam edin. Çorbanın suyu kaynamaya başlayınca sütü ya da kremayı ekleyip ara sıra karıştırarak 10 dakika daha pişirin. Ekmek dilimlerini üçgen şeklinde kesin. Üstlerine zeytinyağı sürdükten sonra,  175 dereceye ayarladığınız fırında iki taraflarını da kızartın. Çorbanın üstüne pul biberi de serptikten sonra, kızarmış ekmek dilimleriyle birlikte servise sunun.

Yazarın Tüm Yazıları