Sabancı Vakfı projektörü ‘çocuk gelinler’e çevirdi

SABANCI Vakfı’nın imza attığı projeler hızla “toplumun yaralarına” daha çok parmak basar hale geliyorlar.

Haberin Devamı

Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ile vakfın 2010 yılı “hibe programı”  projelerini konuştuğumuz gece bunu iyice fark ettim.

Hele aralarından bir tanesi var ki “sırtımdaki tonlarca yükün” bir bölümünü kaldırdı desem yalan değil.

Bunun ne olduğuna sonra döneceğim.

Önce Güler Sabancı’nın vakfa ne kadar önem verdiğinin altını çizen sözleri.

Ne diyor Sabancı?

“Toplumsal gelişme için dünyadaki lider vakıflar düzeyinde fark yaratmaya odaklandık. Dünyada, ‘hibe programlarına’ ağırlık veren vakıfçılık anlayışını Türkiye’de uyarlıyoruz.”

Tespitlerine göre, “hibe programlar” hem daha etkili, hem “çarpan etkisi” var.

Vakıf 4 yılda 5.7 milyon hibe vermiş.

2010 yılında vereceği 1.2 milyon hibe için 48 ilden 168 proje başvurusu gelmiş.

EN FAZLA BAŞVURU NEREDEN?


Proje başvuruları en çok Marmara, İç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinden.

En fazla başvuru ise “toplumsal katılım” konusunda.

Karar vericilere sesini duyurmak, hatta karar aşamasında söz sahibi olmak talebi ibre hızla yükselişte.

Zaten Sabancı Vakfı’nın elde ettiği en memnuniyet verici sonuçlardan biri de projelerin uygulandığı şehirlerde sivil inisiyatifin güçlenmesi.

Örneğin, hiçbir STK ’nin olmadığı Nevşehir ’de vakfın bir projesinin uygulanmasından sonra yaklaşık 15 STK ortaya çıkmış.

Daha ne olsun?

Güler Sabancı’nın dikkat çektiği gibi, vakıf yeni yol haritasını belirledikten sonra üç hedefe odaklanmış durumda.

Kadınlar, gençler ve engelliler.

“Hibe yardıma” hak kazanan projelerin yenilikçi bir anlayışla kadın, genç ve engelli alanlarında örtüşmeleri isteniyor.

UÇAN SÜPÜRGENİN PROJESİ


Şimdi gelelim beni sevinçten uçuran 2010  yılının beş projesinden birine. Haksızlık etmem istemen diğerleri de çok değerli ama sözünü edeceğim projenin konusu benim yüreğimde hissettiğim bir şey:

“Çocuk gelinler.”

Hatırlayacaksınız, daha geçenlerde Yemen’de 10 yaşında zorla evlendirilen ve 20 yaş büyük kocasına boşanma davası açarak dünyada ünlenen Nojud Ali’nin hikâyesinin kitaplaştırıldığını yazmıştım.

Küçük kızın anlattıklarından etkileyici bir kitap çıkmış ortaya.

Baktım, Nojud önceki ülkesinde erken yaş evliliklerine karşı düzenlenen gösterilerde ortaya çıkmış.

Gazetelerdeki fotograflarından artık herkes onu tanıyor.

Ne mutlu Nojud’a ki sesini duyurmayı başarmış.

Dünyanın desteğini arkasına almış.

Bundan böyle 12 yaşlarında babaları tarafından bir inek ya da 5 bin lira karşılığında evlendirilen çocuk gelinlerimiz yalnız olmayacak.

“Çocuk Gelinler” projesiyle Sabancı Vakfı’nın 279 bin liralık “hibe yardımına” hak kazanan Uçan Süpürge onların bastırılmış seslerini, çaresizliklerini bizlere anlatacak.

GÜNEYDOĞU’DA ORAN YÜZDE 70


“Kadın Film Festivalleri”nden tanıdığımız Uçan Süpürge proje kapsamında, 54 ilde 20 bin kadına  “çocuk gelinler” hakkında kısa filmler gösterecek. Yasal evlenme yaşının 18 olması için 54 bin kişiden imza toplanarak konu meclisin gündemine getirecek.

270 kadın kuruluşunun gündemine erken evliliğin alınmasını sağlayacak.

Türkiye’de “erken evlilik” haritası çıkartarak, ilgili kurumlara ve Bakanlıklara rapor halinde sunacak.

Şimdiki mevcut duruma göre Türkiye genelinde erken evlilik oranı yüzde 37.

Güneydoğu’da ise bu oran yüzde 70’lere kadar fırlıyor.

Tabii Uçan Süpürge haritayı çıkardığında durumu daha net görebileceğiz.

2010 yılının diğer projelerine kısaca değinmek gerekirse Habitat için Gençlik Derneği yerel demokrasinin gelişmesini için bir proje hazırlamış.

Tohum Vakfı, Güneydoğu Özel Eğitim Kurumları Derneği ve Türkiye Gençlik Federasyonu genç engellilere yönelik projeleriyle “hibe yardım” almışlar.

Güler Sabancı’nın dediği gibi 1.2 milyon lira belki çok büyük bir para değil ama yarat-tığı etki gerçek-ten çok büyük.

Haberin Devamı

Avrupa Birliği yerine bize başvuruyorlar

Haberin Devamı

SABANCI Vakfı Genel Müdürü Hüsnü Paçacıoğlu proje başvurularıyla ilgili ilginç bir tespitte bulunuyor.

“Proje hazırlayanlar büyük çoğunlukla Avrupa Birliği yerine bize başvuruyorlar. Bunun üç nedeni var” diyor.

Birinci neden Sabancı Vakfı’nın başvuru koşullarının daha anlaşılabilir olması.

İkincisi, bürokratik işlemlerin AB başvuruları kadar uzun ve karmaşık olmaması.

Üçüncüsü  ise projenin izleme ve denetleme mekanizmasının daha iyi işlemesi.

Paçacıoğlu “Demek ki, kurduğumuz sistem doğru çalışıyor. Bu sevindirici”  diyor.

Şeffaflık, teknoloji, denetim.

Bunlara ilaveten Paçacıoğlu, Genel Müdür Yardımcısı Zerrin Koyunsağan ve Programlar Yöneticisi Filiz Bikmen Bugay’ın özverili çalışmaları olunca sistemin doğru çalışması şaşırtıcı değil.

Dile kolay.

2010 hibe programı için 2 bin 550 sayfa okunmuş.

2 bin 252 kilometre yol kat edilmiş. 

Yazarın Tüm Yazıları