Paramparça bir ’senfonik Teoman’

Çarşamba gecesi Teoman’ın senfoni orkestrasıyla vereceği konseri izlemek üzere Açıkhava’ya attık kendimizi heyecanla.

Geçen yıl Şebnem Ferah’ı yine senfonik tatta izlemiştim, çok ama çok iyiydi.

Ne yazık ki senfonik Teoman konseri aynı tadı vermedi, sonuç parlak değildi.

İki-üç şarkı hariç, orkestra ve Teoman uyum içinde olamadı bir türlü.

Çoğu zaman senfoni başka telden çaldı, Teoman da sanki kafasına göre söyledi. Hem de ekstradan bağırarak...

Bu keyifsiz hál onu da sinirlendirmiş olacak ki, Teoman bir ara mikrofon ayağını ve şarkı sözlerini okuduğu sehpayı ’cool’ bir şekilde yere fırlattı.

Galiba sorun, orkestrayla çok az prova yapılmasındandı.

Ki bu eksikliği sahnede espriyle karışık itiraf etti Teo, "Giyeceğim kıyafetin provasına daha çok vakit ayırdım" diye...

O şık damatlık kostümden de çok sıkıldı.

Zaten önce ceketi çıkardı, sonra papyonu, yeleği.

Kısacası orta halli bir konserdi. Daha sıkı çalışmaları gerekirdi.

Eğer vakit yoksa da böyle bir işbirliğine kalkışmamak en iyisiydi.

Denize daldığımız o gece

Bir arkadaşımın (kendi rızasıyla ismini veriyorum: Hande) evinde toplanmışız. Hepimiz efkarlı mıyız neyiz, arka arkaya damarlar çalınıyor.

"Ah bir de şu şarkı vardı" diyor biri, hemen o şarkı bulunuyor limewire ya da ktunnel dolaylarından girip youtube’dan. Ama elimizde bir de taze CD var.

En çok onu çalıyoruz.

Deniz Seki’nin "Sahici"si. O gece favorilerimiz sırasıyla, "İmkansızsa", "Sahici" ve "Aptal" oluyor.

Deniz’e SMS atıyorum gece yarısı, "Seni dinliyoruz, öldük bittik" diye.

Neredeyse sabaha kadar ayakta olduğunu bildiğimden atıyorum mesajı, ama yine de ayıp tabii. Gecenin ikisinde...

Deniz ilginç bir yanıtla geri dönüyor: "Orada bulunanların hepsi aşk bekliyor. İçimden geçeni söylüyorum. Bir sana bir de adı X harfiyle başlayan kim varsa ona geliyor aşk".

Sms falı diye buna denir! Dört kişiyiz. Ve adı X ile başlayan arkadaş da aramızda mevcut.

Şimdi bekliyoruz falın gerçekleşmesini.

İmkanlı mı acaba Deniz?

Şortlu Boyner’i de geri çevirmişler

Anjelique’in kapısındaki görevlilerle konuşuyoruz. Tabii ki meşhur şort olayını. Şortlu Harun Tan erken saatte geldiği için gözden kaçmış. Peki ya İsmail Boyner? O da denizden giriş yapmış mekana. Ama Boyner’in şortlu olduğu fark edilince yanına gidip mekandan çıkmasını istemişler kibarca.
Yazarın Tüm Yazıları