Obama’ya tavsiye: ‘Türkiye’den eleştirini sakınma’

GEÇMİŞTE Ankara’da görev yapmış biri Demokrat, diğeri Cumhuriyetçi iki emekli büyükelçinin Türk-ABD ilişkileri hakkında hazırladıkları son rapor, bu ilişkilerin aslında dışarıdan göründüğünden çok daha ciddi bir belirsizlik içinde seyrettiğine işaret ediyor.

Haberin Devamı

Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın çizdiği tabloda, aralarındaki ilişkiyi “model ortaklık” olarak nitelendirseler de Türkiye ile ABD’nin bugün neredeyse hiçbir önemli soruna aynı mercekten bakmadıkları, hiçbir konuda el ele tutuşmadıkları çok açık bir şekilde görülüyor.

* * *

İki müttefik, Suriye konusunda taban tabana zıt bir tutum içindeler. Irak’a gelince, Türkiye’nin Bölgesel Kürt Yönetimi ile yapmak istediği petrol anlaşmasına ABD, bu ülkenin toprak bütünlüğünü tehlikeye atacağı gerekçesiyle şiddetle karşı çıkıyor. İran’ın nükleer yetenekleri bir başka önemli anlaşmazlık alanı. ABD’nin Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi beklentisine karşılık, AK Parti hükümeti bu konuda hiçbir adım atmıyor.
Ama bütün bu anlaşmazlıklar içinde galiba en zor ve karmaşık olanı Suriye üzerinde cereyan ediyor. Rapor, Türk hükümetini Suriye’de El Kaide bağlantılı El Nusra gibi gruplara “destek vermekle” suçluyor. Rapora göre, son dönemde Ankara cephesinde yeni bir bakışın belirmesine rağmen, yine de “aşırı gruplarla bir kopma meydana gelmiş değil”.
Türkiye’nin sıfır sorun politikasının başarısızlıkla sonuçlandığı, Türkiye’nin bölgesel etkisinin gerilediği de büyükelçilerin raporunda kayda geçirilen görüşler arasında. Ayrıca, “mezhepçi bir dış politika izlemekle” de eleştiriliyor AK Parti hükümeti.

* * *

Haberin Devamı

Şimdi raporun ana mantığına gelelim. Hem Washington, hem de Ankara’ya ciddi bir eleştiri var. Bu eleştiri, ilişkilerin sahne olduğu bütün olumsuzluklara rağmen, her iki tarafta da bu durumu görmezlikten gelen bir “retoriğin”, yani sözel egzersizlerin hâkim olmasıdır.
Retoriği buradaki kullanımıyla durumun ciddiyetini perdeleyen süslü laflar şeklinde de okuyabiliriz. Yani, yaklaşık 50 sayfalık raporun içinden ana düşünce olarak “Bütün bu meselelere karşılık taraflar işi lafla geçiştiriyorlar” mesajı çıkıyor.
Örneğin Obama yönetimine yöneltilen eleştiri, aradaki anlaşmazlıkların büyümesine, politikalarından duyulan kaygıların artmasına rağmen, çoğunluk Washington’un Türkiye’ye övgüler yağdırmaya devam etmesidir.
Söylem meselesine dönersek, “Aşırı ölçülerdeki retorik, potansiyelinin altında seyreden bu ortaklığı belirsizliğin içine sokmakta, iyileştirilmesine dönük çabaları da engellemektedir”.

* * *

Raporun yazarları AK Parti hükümeti cephesinde de kuvvetli bir retorikle karşılaşıyor. Rapora göre, “AKP liderleri demokrasiye, laikliğe, Batı ittifakına olan bağlılıklarından son derece sıcak ifadelerle söz ediyorlar”. Ardından “Bu açıklamalar artan ölçüde gerçeklikten ayrılmaktadır” diye devam ediyor rapor. Bu noktada dikkat çekilen bir çelişki, bu açıklamalar yapılırken bir taraftan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer AKP liderlerinin “Tahrik edici bir retoriğe ve komplo teorilerine başvurmalarıdır”.
Sonuçta rapor, ilişkilerde yaşanan gerçeklerle dışarıya takdim edilen gerçeklik arasında önemli çelişkiler saptıyor
her iki tarafta da. Özetle, bir gerçeklikten kopma hali tasvir ediliyor.
Raporun ana tavsiyesi, bir an önce bu duruma son verilmesi ve ilişkilerin yeni baştan gerçekçi bir çerçeveye oturtulmasıdır. Bu düşünce zaten raporun adını da koyuyor: “Retorikten Realiteye, ABD’nin Türkiye Politikasının Yeniden Çerçevelenmesi”.

* * *

Abramowitz ve Edelman, raporun sonunda Obama yönetimine Türkiye karşısında retoriği bir tarafa bırakıp, sorunları masaya koymaktan kaçınmayacağı samimi, açık bir diyaloğa girilmesini öneriyor. Raporda şöyle deniliyor: “Ciddi görüş ayrılıklarının Türkiye ile doğru zamanda konuşulmaması, bu sorunların ileride her iki tarafın da ayağına takılması riskini yaratıyor”.
Yönetime Türk muhatapları karşısında eleştiriden de sakınmamasını tavsiye ediyor yazarlar: “ABD tarafında eleştirinin olmayışı, Türkiye’de sıkça Ankara’daki hükümete ve politikalarına dolaylı bir destek olarak yorumlanabilmekte ve hükümetin, her durumda ABD’nin desteğini sarsılmaz bir şekilde yanında bulacağına inanmasına yol açabilmektedir”.
Yalnızca dış politika değil, demokratikleşme, basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda Obama yönetiminin aynı eleştirel tutumu alması çağrısı da var raporda. Yarın da meselenin bu boyutuna bakalım.

Yazarın Tüm Yazıları