Niçin mi

GÜNLERDİR tatsız ve yersiz bir tartışma sürüyor medyada. Bir yanda Sayın Başbakan ve Sayın TBMM Başkanı, Meclis’in yasama hakkında son sözü söyleyecek yer olduğunu söylüyor, diğer yandan saygın bir anayasa hukukçusu olan Sayın YÖK Başkanı, yasamada son söz hakkının Anayasa Mahkemesi’nde olduğunu hatırlatıp duruyor.

Bu arada unutulan bir şey var:

Son söz ne TBMM’nin, ne de Anayasa Mahkemesi’nindir. Son söz bilimindir. Öyle değildir diyen varsa, hodri meydan.

TBMM buyursun bir kanun çıkarsın: Petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle 1 Haziran 2004’ten itibaren tüm petrollü taşıtlar suyla çalışacaktır. Hatta belki daha ekonomik olsun diye 1 Haziran 2004’ten itibaren tüm uçakları yolcular hep bir ağızdan tekbir getirerek uçuracaklardır. Bilim bunların yapılamaz şeyler olduğunu söyler, ama kimse TBMM’nin bu konularda yasa çıkarmasına engel olamaz.

TBMM okullarda dünyanın yedi günde, Adem’in topraktan, Havva’nın da Adem’in bir kaburga kemiğinden yaratıldığını, Nuh Tufanı’nın gerçek olduğunun okutulmasını da isteyebilir. Bilim bunların doğru olmadığını söyler. Ama kimse bu konuda bir yasa çıkarılmasına engel olamaz. TBMM yasa çıkartmakta serbesttir, ama bilimle çelişen yasaları bilimin üretildiği ve öğretildiği yer olan üniversitede uygulatmaya kalkarsa iş değişir. Üniversite bunları uygulamaz. Nasıl ki Galileo, Kardinal Bellarmino’ya ‘Eppur se muove’ (Gene de hareket ediyor!) demekten kendini alamamıştır, üniversite de kendisine bilim karşıtı iş yaptırmaya kalkan hiçbir gücü dinlemez. Çünkü bu onun varlık nedenidir. İspanyol İç Savaşı’nın en civcivli zamanlarında, büyük İspanyol felsefecisi ve Salamanca Üniversitesi Rektörü Don Miguel de Unamuno, Salamanca Üniversitesi’nde ‘Viva la Muerta!’ (Yaşasın ölüm!) diye haykıran Falanj mensuplarına, komutanları General Millan Astray’ın karşısında haykırışlarının ne denli sersemce olduğunu anlatmaya şu sözlerle başlamıştı:

‘Burası aklın mabedidir. Ben de onun yüksek rahibiyim. Sizler onun kutsiyetini kirletiyorsunuz!..’

59. Hükümet ve TBMM üyesi vekiller, üniversitenin kutsiyetini kirletmemeye büyük özen göstermelidir. Üniversiteye emredilmez; bu emir nereden gelirse gelsin. Üniversite ancak ve ancak doğru bildiğini yapar: Doğru bildiğini okutur, doğru bildiği öğrenciyi alır, doğru bildiği hocayı görevlendirir. Üniversitenin doğru bildikleri aslında yanlış olabilir, ama bu da ancak bilimsel bir irdeleme ile saptanabilir, emirle değil. Üniversiteyi bilim adına zorlamak, kesin bir sivil itaatsizliğe yol açar ki, bu da toplumda bugünkü ikaz yürüyüşlerinden çok daha büyük çalkalanmalar yaratır. Eğer 59. Hükümet ve TBMM’nin bu dönemki sayın vekilleri bilimin önünde eğilmeyi öğrenmemişlerse, ya bunu bir an önce öğrensinler veya en kısa zamanda istifa etsinler. Üçüncü bir yolun olduğunu sanmıyorum.

Prof. Celal ŞENGÖR

Kuzey Irak’ta neler oluyor

MAALESEF yine içimize döndük. İmam hatipler gibi suni tartışmaların içinde kaybolunca yakınımızda meydana gelen ve ülkemizi çok yakından ilgilendiren gelişmeleri gözardı ediyoruz.

Amerikan Wall Street Journal’ın yıllardır Türkiye’de görev yapan muhabiri Hugh Pope’un yazısını, gazetenin 18.5.2004 tarihli sayısında herkes okumalı. Pope, bu yazıda Irak’ın parçalanması ihtimali karşısında Türkiye ile Kürtlerin birbirlerine karşı ‘sıcak’ ilişkiler geliştirmeye başladıklarını anlatıyor ve şöyle diyor:

Kürtler, Irak bölünürse Araplar karşısında ezilmemek için Türkiye’ye muhtaçlar. Türkiye ise bir kopma olursa, hiç olmazsa benim kontrolümde olsun düşüncesinde.’

Yazıda Türk işadamlarının nasıl Kürt bölgesinde faal oldukları anlatılıyor. Gazeteci İlnur Çevik’in de 38 milyon dolarlık bir havaalanı ihalesini alıp müteahhitliğe başladığı yazılıyor. En ilginci düne kadar her vesileyle Türkiye’ye sataşan Talabani’nin Başbakanı Barham Saleh’in ‘Bizim Türkiye’ye ihtiyacımız var. Türkiye’nin de bize’ demesi... Barzani bölgesinin Başbakanı Neçirvan Barzani de, ‘Biz Türkiye’de iş yapmak istiyoruz. Korkunun değil ticaretin dilini istiyoruz. Türkiye’yi diğerlerine tercih ederiz’ diye konuşmuş...

Hükümetimiz bu konuda ne düşündüğünü Türk kamuoyuna anlatmayı düşünmüyor mu acaba?

Benzin zammına aklım ermiyor

32 yaşındayım; Albaraka Türk’te çalışıyorum. Bilgisayar yazılımı yaparak birçok şeyi çözmüş bir programcı olarak bu ülkeyi bir türlü çözemiyorum’ diyen Sedat Arslan haklı olarak soruyor:

‘Dolar 1.700’lerde olduğunda ‘Benzini dövizle alıyoruz, döviz yükseldi bu yüzden zam yaptık’ denilmişti. Ancak dolar 1.315’lere düştü, indirim yapılmadı; şimdi ise 1.560’larda, yine zam yapılıyor.

1.700’lere göre yapılan zam ne oldu, nereye gitti?

Bu zam neyin nesi?’

Hukuk kuralı

ANAYASA
ve yasada değişiklikler Resmi Gazete’de yayımlanana dek tasarı sayılmalıdır. Yoksa TBMM’de kabul edilen yasa tasarısı, o gün yasa ya da Anayasa kuralı olmaz.

Anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayınlanmadı; YÖK’teki Genelkurmay temsilcisi de hálá görevdedir. YÖK yasa tasarısında, çıkarılmaması Anayasa’ya aykırılık oluşturmaz. Bunu hukukçulara hatırlatmak istedim.

N.K.-ANKARA

Biliyor musunuz?

AKP iktidarının gelişiyle THY’den ayrıldıktan sonra özel sektörce hemen kapışılan, yönetim kurulu üyeliği ve üst düzey yöneticiliklerinde bulunan Yusuf Bolayır’ın (Varan), Gürol Yüksel’in (Havaş), Ali Alptekin’in (Coca Cola), Berrak Aşçı’nın (Eczacıbaşı) ve son günlerde adı rektör adaylığı için geçen Yıldız Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Murat Demircioğlu’nun bir yemekte buluştuklarını...

Mesaj panosu

KPDS
kılavuzunda sınavın 15 gün içinde açıklanacağı yazılı. Sınav mayısın 2’sindeydi; bugün ayın 19’u. Hálá sınavın açıklanmasını bekliyoruz. Lütfen biraz duyarlı olun.

K.Y.-ANKARA

DEFALARCA
Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bildirmeme rağmen Tunus Caddesi’ni işgal etmiş ‘otopark değnekçileri’ hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadı. Ankara polisi, 600 metrelik alanda cirit atan değnekçilerle baş edemiyor mu?

S.AYSAKAR
Yazarın Tüm Yazıları