Meğer Latin Amerika ülkesi olmuşuz

BİRLEŞMİŞ Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) açıkladığı “2010 İnsani Gelişme Raporu”unda Türkiye’nin 169 ülke arasında tam ortada 83’üncü gelmesi gerçek durumu yansıtıyor mu? Hayır, çünkü durum daha vahim.

Yansıtmamasının nedeni şu: BM’nin insani gelişme endeksi, ulusal gelirin herkes arasında eşit dağıldığını, eğitim ve sağlık imkânlarına erişimin de yine toplumda eşit bir zeminde yürüdüğünü varsayan bir yöntemle hesaplanıyor.
EŞİTSİZLİKLER İNSANİ GELİŞMEYİ FRENLİYOR
UNDP, buradaki yanıltıcı etkiyi gidermek amacıyla ilk kez bu yıl yeni bir endeks geliştirdi. Bu deneysel endeks, “Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi” adını taşıyor.
Bu endeks hesaplanırken, bir ülkede ulusal gelir, eğitime erişim ve bebek ölümü oranı gibi ölçütlerdeki kazanımların yanı sıra, geliştirilen matematiksel bir modelle bu kazanımların toplumda nasıl dağıldığı da değerlendirmeye dahil ediliyor ve eşitsizliğe uyarlanmış insani gelişme endeksi bulunuyor.
Bir ülkede insani gelişme endeksi ile eşitsizliğe uyarlanmış endeks arasındaki fark büyüdüğü oranda, o ülkede gelişmenin dengeli bir şekilde seyretmediğini anlıyoruz. Makas daraldığı oranda daha dengeli bir gelişme kalıbı çıkıyor karşımıza.
Şimdi Türkiye’nin verilerini bu açıdan inceleyelim. Türkiye’nin standart insani gelişme endeksi 2010 yılında 0.679 puan. Eşitsizliğe uyarlanmış insani gelişme endeksi ise 0.518 puan. Yüzde 23.6’lık bir düşüş, sapma var. Küresel sıralamaya bakıldığında bu sapma oranı ancak kötü bir performans olarak nitelendirilebilir.
EŞİTSİZLİK ENDEKSİNDE ÜÇÜNCÜ LİGE DÜŞTÜK
İki endeksin at başı gittiği ideal bir ülke yok. Ancak kerteriz almak açısından insani gelişme endeksinde dünya birincisi olan Norveç’in eşitsizlik endeksindeki sapma oranının yalnızca yüzde 6.6 olduğunu belirtelim.
Klasik insani gelişme endeksinde “çok yüksek”, “yüksek”, “orta düzey” ve “düşük düzey” olmak üzere 4 küme var. Türkiye, ikinci grup olan “yüksek gelişme endeksine sahip ülkeler” kümesinde yer alıyor. Bu kümenin sapma ortalaması yüzde 19.8. Türkiye yüzde 23.6’lık sapma oranıyla gerçekte bir sonraki küme olan orta düzeyde gelişmiş ülkeler ligine düşüyor. Bu kümenin sapma ortalaması Türkiye’nin çok az altında: yüzde 24.3.
Burada ilginç bir durum var. Eşitsizliğe dayalı endekste Türkiye, Latin ve Orta Amerika ülkeleriyle benzer bir konumda. Meksika’nın sapma oranı yüzde 21, Brezilya’nınki yüzde 27.2. Latin Amerika ülkelerinin sapma ortalaması yüzde 25.1. Bu oran, Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde ise yüzde 13.6
YOKSULLUK ENDEKSİNDE DE DURUM PARLAK DEĞİL
UNDP’nin bu yılki raporu hazırlarken geliştirdiği bir başka yeni endeks, eğitim, sağlık ve diğer yaşam koşullarındaki yoksunluğu gösteren “Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi”.
Türkiye’nin bu başlıktaki endeks değeri 0.039. Bu da çok düşündürücü bir oran. UNDP, Türkiye’nin bu oranla Azerbaycan ve Kırgızistan ile birlikte Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nin en yüksek çok boyutlu yoksulluk endeksine sahip olduğuna dikkat çekiyor.
Rapora göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 19’u çoklu yoksunluk koşullarında, yani birden çok kategoride yoksunluğu aynı anda yaşıyor. En az bir kategoride yoksunluk söz konusu olduğunda, Türkiye için bu oran sağlıkta nüfusun yüzde 16’sı, eğitimde yüzde 15.4 ve yaşam standartlarında ise yüzde 7.3 olarak hesaplanmış.
Tablonun bütününe bakıldığında, Türkiye ikinci lig, yani yüksek insani gelişme endeksine sahip ülkeler kümesi içinde yoksulluk endeksinde en kötü performansı gösteren ülkelerden biri. Bu oran Kolombiya için 0.041, Peru için 0.085. Brezilya ile Türkiye’nin yoksulluk endeksleri aynı. (Yüzde 0.039)
Sonuçta Türkiye bu endekste de bir sonraki lige, yani orta gelişme düzeyindeki ülkelere daha yakın duruyor.
SADECE EKONOMİK BÜYÜMEYLE OLMUYOR
Özetlemek gerekirse, Türkiye’nin ekonomi alanında kaydettiği gelişmeler ne yazık ki toplumdaki eşitsizlikler ve yoksulluk faktörü nedeniyle ülkemizi insani gelişmenin küresel sıralamasında aşağılara doğru itiyor.
Yer darlığı nedeniyle kadının durumunu konu alan “Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi” ile ilgili değerlendirmeyi yarınki yazımıza bırakıyoruz. Orada bizi gerçekten üzücü bir tablo bekliyor.
Yazarın Tüm Yazıları