Kutup mu, panda mı, neşeli ayaklar mı

SON günlerde Burak Kut’un "Sonbahar" adlı şarkısına takıldım.

Burak Kut, 1990’lı yılların başında Türk Pop Müziği’nin patlama aşamasında ilk parlayan yıldızlardan biriydi.

Yanılmıyorsam onun hakkında ilk yazı yazan insanlardan biri bendim.

Aynı yıllarda Tarkan, Kenan Doğulu ve Harun Kolçak da parlamıştı.

Burak ne yazık ki o parlak çıkışı aynı başarıyla devam ettiremedi.

Kariyerini yönetememesine çok üzülmüştüm.

Kardeşim kadar üzülmüştüm.

Şimdi müthiş bir şarkıyla geri döndü.

"Sonbahar" beni tam zamanında buldu.

Anlayacağınız bu hazan mevsiminde bana çok iyi geldi.

Bu şarkıyı Burak’ın söylemesine de özellikle sevindim.

Tam şarkısını bulmuş.

* * *

Dün, ilk defa sonbaharı hissettim.

İstanbul’da hava serinledi.

Ben de kendi sonbaharımı açtım.

Kanyon’daki "DR" mağazasını gezdim.

Geçen hafta New York’ta arayıp da bulamadığım Bertolucci’nin "Çölde Çay" filmini orada buldum.

Bu mağaza bana, Türkiye’nin modern yüzünü yaşatıyor.

Nedense aklıma Ankara’nın Mogan Gölü geldi.

Öğretim üyeliği yaptığım günleri özledim.

Bazen öğleden sonraları kampustan kaçıp Mogan’ın sakinliğine sığındığım günleri hatırladım.

Mogan’ın ağaçlarına çöken müthiş kızıllık, film gibi gözümün önünden geçti.

Ve hayatım boyunca cevabını hiç veremediğim soru yine aklıma takıldı:

Sonbaharı çok mu severim?

Yoksa bu ay hayatımın bütün hüzünlü borçlarının tahsil edildiği mevsim midir?

Galiba ikincisi...

Yaratıcı Görsel Danışmanımız Reha Erdoğan, Hürriyet’in zemin katında çok ilginç bir sergi açtı.

Sergi, önceki hafta İstanbul Tasarım Haftası’nda Hürriyet reyonunda yapılan bir atölye çalışmasının ürünleriydi.

Fuarı gezenlerden bazıları, kendi kafalarındaki Hürriyet’in birinci sayfasını çizdiler.

Aralarında ünlülerin de bulunduğu 150’ye yakın ziyaretçi, Hürriyet’in birinci sayfasını tasarladı.

Bu birinci sayfalar sergi haline getirildi.

* * *

Önceki gün bu sergiyi gezdim.

Bir şey dikkatimi çekti.

Çok sayıda kişi, çevre olaylarını ve küresel ısınmayı manşet olarak tasarlamıştı.

Dünkü Hürriyet Cumartesi’de bu sayfaların bir bölümü yayınlandı.

Kendi kendime sordum.

Acaba biz gazeteciler, çevre olaylarına yeterince ilgi göstermiyor muyuz?

* * *

Dikkatimi çeken bir başka husus da şuydu:

Sayfaları tasarlayanların yüzde 90’ı, çevre sorununu aktarırken görsel malzeme olarak penguenleri kullanmıştı.

Oysa önceki gün Hürriyet’in birinci sayfasındaki küresel ısınmayla ilgili haberde, arkadaşlarımız bir kutup ayısını tercih etmişlerdi.

Dünya Çevre Örgütü’nün amblemi ise yanılmıyorsam bir koala.

Gelin küçük bir test yapalım.

Sizce çevre duyarlılığını en iyi anlatan hayvan hangisidir?

Penguenler mi? Kutup ayısı mı?

Koala mı? Yoksa panda mı?

Veya, Birinci Körfez Savaşı’nın en acıklı simgesi haline gelen petrole bulanmış martı mı?

Benim tercihim şapşal bir koala...

* * *

Siz de bir düşünün.

Madem sonbahar birikmiş hüzün borçlarının tahsilat ayı, birikmiş dünya sorunlarını da bu aylarda tahsil etmek bize iyi gelebilir.
Yazarın Tüm Yazıları