Kadın hikayesi şart

Yıllar yıllar önce Demet Akbağ, “Sinemada kadın hikayelerinin anlatıldığı filmler istiyoruz” demişti.

Yılmaz Erdoğan da “O zaman siz kendiniz yazın” gibi bir şey demişti yanlış hatırlamıyorsam.
Anladım ki kadınların bir şey yapacağı yok. Kadınlar için bir şey yapacak kimse de yok (Desem de orada bir durayım aslında; belki Tuna Kiremitçi yapmıştır, bu hafta vizyona girecek olan Adını Sen Koy’u beklemek lazım).
Yıllar geçti ama biz hâlâ erkeklerin dominant olduğu bir sinema dünyasının içindeyiz.
Eskiden dört yapraklı yoncamız; Türkan şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akın vardı.
şimdilerde ise bırakın dört yapraklısını, üç yapraklı yonca bile bulmak zorlaştı.
Vizyona bir bakın, şu anda göz önünde sadece Nurgül Yeşilçay var.
Sezonun en iyi filmlerinden olan ve herkese tavsiye ettiğim Neşeli Hayat’ı Yılmaz Erdoğan sırtlamış.
Kurtlar Vadisi: Gladio malumunuz; filmde ıskender Büyük’ten başkasını gözümüz görmüyor.
Nefes, asker filmi ve doğal olarak neredeyse tüm kadrosu erkek.
Türkler Çıldırmış Olmalı, yeni komedi 6’lımız olarak lanse ediliyor, hepsi de erkek.
Ve geriye 7 kocaya rağmen bir kadın filmi olarak ayakta duran 7 Kocalı Hürmüz kalıyor.
O da zaten 1963 yılından kalma bir hikaye.
Yine ne varsa eskilerde var galiba.
Ama tekrarlıyorum, bu işin adını koymadan önce, Tuna Kiremitçi’nin ne yaptığını bekleyip, görmek lazım...

Bir bayram böyle geçti

Boğayı önce ayaklarından kesmeye başlayan kasaplar ve kestikleri kurbanları eşe dosta ve kendi buzdolaplarına pay edenlere “kurban bayramınız kutlu olsun” diyemedim.

Bayramın ilk günü ıstanbul sokakları, özellikle de Etiler, Bebek bomboştu, Taksim ise tıklım tıklım. Sosyete kaçmış ama halkımız Beyoğlu’nu boş bırakmamış.

Beyoğlu’nun en kalabalık yeri: Mojo. Orada duman altı olmadan, Erkin Baba ve Oktay Kaynarca’yla birlikte Duman’ı dinledik. Sigara yasağı sonrasında program araları sigara molası olmuş. Duman kulise geçince millet sokağa attı kendini.

Sigara molasında genç bir kadın geldi yanıma, “Hayvanlara ilgili yazılarınızdan dolayı teşekkürler, sizi tebrik ediyorum” dedi. Son zamanlara bunu o kadar sık duyuyorum ki.
Ve kendi adıma değil en çok hayvanlar adına seviniyorum. Yalnız değiller, sayımız sanıldığından da fazla.

Bayramın 3. günü çocukları alıp, Antalya’ya gittik ve bayram eşittir tatil diyenlerin arasına karıştık. Yazılanlar kısmen yanlış, Antalya’da dolu oteller de var. En azından Sungate Port Royale, Rixos Premium ve WOW Kremlin tıkabasa doluydu. Bayramlarda ailece bir arada olmak adına; çoluk çocuk, anne, baba, büyükanne, dede falan 4, 5 oda kapatıp, ‘geniş ailece’ tatil yapma trendi giderek yükselmekte. Akşam eğlenceleri dışında da yapacak çok şey var üstelik. Özellikle de otel dışında. Biz öyle yaptık ve Gloria Golf Resort’taki mini golf sahasına attık kendimizi. Sonra otele dönüp bilardo, tavlaya, yani oyuna daldık. Dünya bir oyun sahnesi değil mi zaten!

Uyanık çakal köşe yazarları

Bazı köşe yazarları, daha çok okunmak ve tanınır, konuşulur olmak için, yazılarında olur olmaz yerlerde ünlü sanatçıların adlarını geçirmeyi ilke edinmişler.
Mesela ben şimdi buraya Sezen Aksu, Tarkan yazdım.
Bu yazım bugün illa ki onlar tarafından okunacak.
Diğer köşe yazarlarını okumasalar bile beni mutlaka okuyacaklar.
Kaçarı yok, çünkü onların hepsinin ‘medyatakip’leri var.
Belli bir ücret karşılığında üye olunan ‘medyatakip’in görevlerini açalım: Sanatçıların çoğu gazeteleri baştan sona okumak yerine, tüm basında kendileriyle ilgili haberleri ‘medyatakip’lerinde toplatıyorlar.
Her sabah uyandıklarında tüm basında onlar hakkında çıkan ne var ne yoksa önlerine geliyor.
Nerede ne haberleri çıktı, anında ‘medyatakip’lerine düşüyor.
Tarkan bugün basındaki her köşe yazarını okumayacak belki ama beni mutlaka okuyacak anlayacağınız.
Yöntem fena değil aslında, kullananlar, boş yazılar yazsalar da, ‘uyanık çakal yazarlar’ arasındaki yerlerini alıyorlar.
Sezen Aksu, Tarkan demişken, Ajda Pekkan, Kenan Doğulu, Serdar Ortaç, Sertab Erener de afiyettedirler inşallah!
Yazarın Tüm Yazıları