Hüsamettin Cindoruk yaşlı mı, genç mi?

70’li yaşların keyfini süren Hüsamettin Cindoruk “Ben de gencim” deyip siyaset sahnesine yeniden çıkarak herkesi şaşırttı. Ben şaşırmadım. Aksine Hüsamettin Bey’e hak bile verdim. Nedenine gelince...

Birincisi “Kaç yaşındasınız?” sorusuna cevabın, nüfus kayıtlarına bakılarak verildiği dönemler çoktan tarih oldu. Artık hiç kimse nüfus cüzdanının gösterdiği kronolojik yaş ile değerlendirilmiyor. Biyolojik gücünüzü esas alarak hesaplanan biyolojik yaş bile popülaritesini bir hayli kaybetti. Çoğu yaşlanma, uzmanı “psikolojik yaş daha önemli” diyor. “Psikolojik yaş da neyin nesidir hocam?” diye soranlar olabilir. Daha önce de yazdım, bir daha açıklayayım: Psikolojik yaş kendinizi kaç yaşında hissettiğinizin ifadesi. Daha kırklı yaşlarda yetmişlik hale gelenler de, seksenli yaşlarda kendini kırklık delikanlılar gibi hissedenler olduğuna göre psikolojik yaş kavramına inananlar haklı olmalı. Birçok insanın seksenli yaşlarda unutulmaz romanlar yazdığını, müthiş besteler yaptığını, tarihi savaşlar kazandığını ve efsane siyasi başarılara imza attığını unutmayın. Daha bir hafta evvel Mardan Palace Oteli’nin açılışında müthiş bir konser veren 70’lik delikanlı Tom Jones’u hatırlayın.
İkincisi, Hüsamettin Bey’i biraz tanırım, sağlık durumunu bilirim. “Ben gencim” diyorsa ona inanın. Hatta liderliğin onu daha da gençleştireceğini bir kenara not edin. Araştırmalar emekli kalmayı reddedip çalışmaya devam edenlerin üreticiliğini yaratıcılığını sürdürenlerin yaşlanmaktan çok yaş aldıklarını gösteriyor. Ve son bir not: Bu yazı Hüsamettin Bey’e moral vermek için yazılmamıştır.

İlaç kullananlar greyfurt suyu içsin mi içmesin mi?

Greyfurt suyunda bulunan bazı maddeler, bazı kişilerde bazı ilaçların kullanımına etki ediyor. Greyfurt suyu hipertansiyon tedavisinde kullanılan losartan (Cozaar) ve kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan digoksinin emilimini azaltıyor. Ayrıca eğer nifedipin (adalat, nidilat), nisoldipin, felodipin gibi kalsiyum kanal engelleyicileri, karbamazepin (tegretol) ve benzeri epilepsi ilaçları, atorvastatin (ator, lipitor), simvastatin (zocor), rosuvastatin (crestor) gibi kolesterol ilaçlarının, buspiron içeren depresyon ilaçlarının toksik etkilerini arttırabiliyor. Kısacası eğer ilaç kullanan biriyseniz ve güne bir bardak greyfurt suyu ile başlayan biriyseniz doktorunuzdan bilgi almanızda fayda olabilir. Bazı araştırmaların greyfurt suyunun böbrek taşı oluşturma ihtimalini arttırdığını gösterdiğini de hatırlatalım.

Sağlıklı beslenmenin maliyeti yüksek mi?

Bu soruyla çok sık karşılaşıyoruz, cevabımız hiç değişmez: Sağlığa yararlı yiyecekler yemek sağlığa yararı olmayan (hatta zararlı olabilen) yiyecekleri yemekten daha ucuz. Ayrıca sağlıksız beslenme sonucu yakalanabileceğiniz hastalıklara yapacağınız masrafları ve kaybedeceğiniz iş günlerini de hesaba katarsanız sağlıklı beslenmek neredeyse bedavaya bile gelebiliyor. Bana göre sağlıklı beslenmek parayla değil, tercihlerle ve alışkanlıklarla ilgili bir süreç. Kötü yağ yerine iyi yağ (mesela zeytinyağı), kötü karbonhidrat yerine iyi karbonhidrat (pirinç pilavı yerine bulgur pilavı), kötü protein yerine iyi proteinler (hamburger yerine balık ekmek) yiyerek hem sağlıklı, hem de ucuza beslenmeyi başarabilirsiniz. Ayranı kolalı içeceklere, cevizi, fındığı cipslere tercih ederek, içecek ve atıştırmalıklar için de sağlıklı ve ucuz seçimlere yönelmeniz her zaman mümkün.

Kalp krizinde genetik faktörler ne kadar etkili?

Özellikle genç yaşlarda ortaya çıkan kalp krizlerinde genetik faktörlerin etkili olabileceği biliniyor. Eğer ailenizde elli yaş civarında kalp krizi geçiren biri varsa siz de dikkatli olmalısınız. Sigara içiyorsanız bırakmalı, fazla kilolarınız varsa vermeli, yaşam tarzınızı düzene sokmalı, günlük aktivitenizi arttırmalı, düzenli egzersiz yapmalısınız. Ayrıca en kısa zamanda bir iç hastalıkları uzmanı veya kardiyolog hekimin denetiminden geçmeli, LDL kolesterol, kan şekeri, tirigliserid yüksekliği, hipertansiyon ve HDL kolesterol düşüklüğü yönünden incelenmelisiniz.

Ağabeyimin kalbine stent takıldı. Stent nedir?

Kalbin aterum plakları ile daralan damarları (koroner arterler) doksanlı yıllarda balonla genişletiliyordu. Ancak daha sonra görüldü ki neredeyse her dört hastadan birinde balonla genişletilen yer, altı ay geçmeden yeniden daralıyor. Bu sorunu önlemek için daralan bölgeye çelik yay benzeri bir yapı yerleştirilmeye ve balonla şişirilerek genişletilmiş bölgede bırakılmaya başlandı. Bu yay benzeri yapıya stent deniyor. Balon söndürülüp çıkarıldıktan sonra stent orada bırakılıyor. Stent uygulamalarının başarı oranı oldukça yüksek, yeniden daralma ihtimali ise bir hayli az. Ayrıca daralmayı önleyici ilaçlarla kaplanmış stent takıldığında bu ihtimal daha da azalıyor.

Kimlerin kalsiyuma ihtiyacı var?

Kalsiyuma hepimizin ihtiyacı var. Çocuk, genç, yaşlı, kadın ya da erkek fark etmiyor. Vücudumuzda yaklaşık bir kiloya yakın kalsiyum var. Bunun %99’u kemiklere yerleşiyor. Kalsiyum kemiğin özünü oluşturuyor. Bir çimento görevi üstlenerek ona güç ve dayanıklılık sağlıyor. Geri kalan kalsiyum hücrelerimizde, kanda ve vücut sıvılarımızda sinir iletiminden kalp atımını düzenlemeye, kas fonksiyonlarından görmeye, işitmeye, düşünmeye kadar birçok noktada görev yapıyor. Özellikle orta yaş ve sonrasında yeteri kadar kalsiyum tüketmeyen kadınların aslında doğal bir yaşlanma süreci olan osteoporozu daha şiddetli yaşadıkları biliniyor. Osteoporoz derinleştikçe kemiklerin kırılma, belin kamburlaşma, boyun kısalma ihtimali artıyor. İşte bu nedenle özellikle menopoz sürecine girmiş kadınların kalsiyum tüketimini dengelemeleri, eğer bunu başaramazlarsa kalsiyum desteklerinden istifade etmeleri öneriliyor. Bana göre yetişkin birinin günde 500-600 mg kalsiyumu vücuduna kazandırması şart. Bu rakam 50-60 yaş arasında 1000, altmışlı yaşlar sonrasında 1200 mg.’a yükselebiliyor. Kalsiyumun sadece kemikleriniz için değil, kilonuzu sağlıklı düzeyde tutabilmeniz, başta kolon kanseri olmak üzere bazı kanserlerden korunabilmeniz ve kan basıncınızı dengede tutabilmeniz için de lazım olduğunu unutmayın.
Yazarın Tüm Yazıları