Hep aynı hikaye

MENEMEN’de bir vaka olur.

Haberin Devamı

Gelir takrir-i sükûn.

*

Milliyetçilik geçer akçe olmaktan çıkar.
Ortaya çıkar tabutluklar.

*

Komünistler kafayı çıkarır.
Başlar tevkifat üstüne tevkifat.

*

Anarşi falan başlar.
Darbenin gerekçesi olur.

*

“Bölücülük var” denir.
Askıya alınır demokrasi.

*

“Laiklik tehlikede” denir.
Gelir 28 Şubat.

*

Aha!
Şimdi de “paralel”
diye diye...
Eziyorlar demokrasiyi, özgürlükleri, hukuku.

*

Şöyle bir şeydir “kısa Türkiye tarihi”:
İrtica bahanesiyle, komünizm bahanesiyle, milliyetçilik bahanesiyle, bölücülük bahanesiyle, anarşi bahanesiyle...
Demokrasiyi, özgürlükleri ve hukuku ezmek...

*

Gerekçe ne olursa olsun sonuç değişmez Türkiye’de.
Olan hep demokrasiye olur.
Olan hep özgürlüklere olur.
Olan hep hukuka olur.

*

İşte görüyorsunuz:
Bugünün iktidarı da bağladı “yeni Türkiye”yi “eski Türkiye”nin “şanlı” tarihine:
Şimdi de “paralel” gerekçesine sığınarak...
Ezmeye çalışıyor demokrasiyi, özgürlükleri ve hukuku.
İnternet sansürü, yargının iktidar denetimine alınması, yolsuzlukların üstünün örtülmesi, medya baskısı falan hep bundan...

*

Haberin Devamı

Az gidiliyor,
uz gidiliyor.
Dere tepe
düz gidiliyor.
Sonuçta gelinen yer hep aynı oluyor.

*

-Epey eskiden “Hele bir bekle, komünizm tehlikesi bir geçsin, demokrasi de gelir” denirdi.
-Çok eskiden “Hele bir bekle, irtica tehlikesi bir geçsin, özgürlükler de gelir” denirdi.
-Biraz eskiden “Hele bir bekle, bölücülük tehlikesi bir geçsin, hukuk da gelir” denirdi.
Şimdi de...
“Hele bir bekle, şu ‘paralel’ tehlikesi geçsin, demokrasi de, özgürlükler de, hukuk da gelir” diyecekler.
Az kaldı.

Milletin ....’a koyacak müteahhit için fetva lütfen

-MADEM memleketin her meselesi için gözler İslam âlimlerine çevriliyor.
-Madem “Yüzde 10 bağış helal midir, değil midir” diye Hayrettin Karaman Hoca’dan fetva isteniyor.
-Madem Diyanet İşleri Başkanlığı güncel sorunlara İslami yorumlar yapmaya fazlasıyla meraklı olmaya başladı.
O halde...
Sabah ve ATV havuzuna attığı paralar sayesinde hükümetten alacağı yeni ihalelerin hayaliyle coşup “Milletin ......’a koyacağız, sen merak etme” diyen müteahhit hakkında “dini bir mülahaza” talep edebiliriz.

*

Haberin Devamı

Evet... Evet...
Ey ulu hocalar... Ey Diyanet... Ey Hayrettin Hocam...
Bu nedir? Nedir bu?
Bir şey deyin lütfen.
İktidarı kızdırmaktan korkuyorsanız...
Hiç değilse edebi adabı falan hatırlatıp “Millete küfür edilmese daha iyi olurdu” deyin.
Bari bunu yapın.

Ben artık

HERHANGİ bir anket gördüğümde yüzümü buruşturup çalacağım yerlere o anketi.
Zerre kadar dikkate almayacağım.
“Bak, anketler ne diyor” falan diyene “Bir yürü git” diyeceğim.
“Ne yani? İstatistik bilimini inkâr mı ediyorsun” diye sorana “Evet, ediyorum, var mı diyeceğin?” diye yanıt vereceğim.

*

Ben artık “anket” denildiğinde... Ben artık “Falanca parti yüzde 50 bandında” denildiğinde... Ben artık “Kamuoyunun nabzı şöyle atıyor” denildiğinde...
Sadece ve sadece yüzümü buruşturacağım.

*

Haberin Devamı

Çünkü...
Çivisi çıkmış, neresine el atsan dökülen bir ülkede, namuslu bir anket çalışmasının yapılmasına zerre kadar imkân ve ihtimal yoktur.

AK Parti sözlüğü


MİLLİ İRADE:
AK Parti’ye verilen oyların temsil ettiği irade.

*

GAYRİMİLLİ İRADE: AK Parti’ye verilmeyen oyların temsil ettiği irade.

*

SANSÜR: Hükümetin bizi bizden bile korumak için risk alarak attığı adımlar bütünü.

*

ANKET: Sırf AK Parti’nin çıkarları için üzerinde oynama yapılabilecek halkın nabzını tutma şeysi.

*

SEHVEN: AK Parti’nin kasten ve taammüden bir hata yapmayacağını anlatmak için kullanılan sözcük.

*

ANLAŞILMIŞTIR: İktidara bağlı televizyon yöneticilerinin, Başbakan henüz talimat cümlesini tamamlamadan verdikleri ilk tepki.

*

Haberin Devamı

PARALELCİ: “Paralelin varlığı yolsuzluğu örtemez” diyen herkes.

*

DARBECİ: Neredeyse AK Parti’ye oy vermemeyi tercih eden vatandaşa bile layık görülecek sıfat.

*

ALTYAZI: Televizyon ekranlarının Başbakan müdahalesine en açık alanı...

*

CEMAAT: 17 Aralık’a kadar melek, 17 Aralık’tan sonra şeytan.

*

DARBE: AK Parti oylarının düşmesine yol açabilecek her türden olay... (Not: Bu olayın demokratik olup olmaması, hukuki olup olmaması mühim değildir.)

*

DIŞ MİHRAK: 17 Aralık’ın ardından Başbakan’ın henüz gidemediği ülkeler.

HAVUZ: İşadamlarının gazete ve televizyon satın almak için bakan kontrolünde oluşturdukları dolar deryası...

Yazarın Tüm Yazıları