Hastalanmak tesadüf mü?

Adına ister “hastalık”, ister “basit sağlık sorunu” deyiniz keyfinizi kaçıran bedensel ya da ruhsal problemlerin birçoğu öyle birdenbire yani “pat diye” ortaya çıkmaz.

Haberin Devamı

Çoğu zaman günler, aylar, bazen de yıllar önceden bazı biyokimyasal bozukluklarla başlar, bazı işaretler verir. Sorun işte bu “erken evrede” fark edilirse ilaca, ameliyata ya da başka bir tedaviye gerek kalmadan basit tedbirler, güçlendirici takviyeler ve yaşam tarzı değişiklikleriyle dallanıp budaklanmadan ortadan kaldırılır.

Çoğu hastalık ve sağlık sorunu genetik mirasınızı kötü yönetmeniz, genlerinizin çevreyle, besinlerle konuştuğunu fark edememeniz, bedeninizde bazı kimyasal süreçleri tetikleyecek kötü düşünce ve duyguları beyninize ısrarla yüklemenizden kaynaklanır.
Bu durumda da beslenme, gen, çevre ilişkisini anlayabilmek, aktivitenin, uykunun, stres yönetimi ve huzurun önemini kavrayıp ruh-beden ilişkisini dengelemek ve bu arada bazı doğal takviyelerden de istifade etmek işinizi kolaylaştıracaktır.
Kısacası “hastalık” dediğimiz şeyler çoğu zaman “sadece kader” ile ilişkilendirilen şeyler değildir. “Sağlık sorunu” olarak yaşadığımız problemler de her zaman “bizim dışımızda gelişen beklenmedik süreçler” gibi kabul edilmemelidir. Hastalıklardan korunmak da, onları daha “hastalık haline gelmeden, canınızı yakmadan, bedeninizi ve ruhunuzu örselemeden” yakalamak da sağlık bilginiz ve bilincinizle doğrudan ilişkilidir.
İşte bu nedenle yıllardır gazetelerde, televizyonlarda ve kitaplarımda size, sağlığınıza ilişkin bazı bilgileri aktarmaya çalışıyorum.Size de gerekebilecek “doğal takviyeler” konusuna sık sık değiniyor, bu tür takviyelerden doğru zamanda, doğru süre ve miktarlarda bilinçli bir şekilde faydalanabilirseniz bedeninizi de, ruhunuzu da hastalıklardan uzak tutabileceğinizi, huzurlu bir hayat çizgisini daha erken yaşlarda geçip daha keyifli bir hayat sürebileceğinizi düşünüyorum.

ÇOK ÖNEMLİ

Haberin Devamı

Güneşten gelen şifa: D vitamini

İster sadece elinizi, yüzünüzü, ayaklarınızı güneşe gösterin, isterseniz de kızgın güneşin altında saatlerce güneşlenin, güneşin şifalı elleri cildinizi, dolayısıyla bedeninizi dünyanın en güçlü ilaçlarından biriyle D vitaminiyle buluşturuyor. D vitamini önemi en önce fark edilen vitaminlerden biri ama son yıllarda müthiş bir sükse kazandı. Bu başarıyı da bilimsel araştırmalar sayesinde elde etti. Araştırmalar gösterdi ki bu vitamin sadece kemikleri, dişleri desteklemiyor.
Kanserden korunmadan damar sertliğini önlemeye, şeker hastalığını engellemeden bağışıklık sistemini güçlendirmeye, belleği korumadan sinir sistemini takviye etmeye kadar onlarca alanda olağanüstü başarılara imza atıyor. Ama ne yazık ki özellikle şehirlerde yaşayanlar ama genelde toplumumuzun tamamı, özellikle de kadınlarımız D vitamini açlığı içinde kıvranıp duruyor ve insanlarımız bu vitaminin öneminin yeteri kadar farkında değil. Dahası; doktorlarımız bile onun öneminin farkına yeni varıyor. Oysa D vitamini eksikliği kemiklerimizi yaşlandırıyor, enfeksiyonlara yakalanma ihtimalimizi artıyor, damarlarımızı sertleştirip şekere, tansiyona, unutkanlığa, ağrıya, sızıya zemin hazırlıyor.
Diğer taraftan çok ama çok önemli maddenin eksikliğini “kanda D vitamini seviyelerine baktırarak” belirlemek son derece kolay ve ucuz bir iş. Birkaç damla kanda D vitamini seviyesini ölçtürmeniz, eğer bu rakam 20-30’un altındaysa acilen, 50’nin altındaysa geç kalmadan D vitamini takviyesi yaptırıp kan seviyesini 70-90 aralığına çıkarmanız yetiyor.
D vitamini eksikliğini önlemenin en doğru yolu tabiî ki güneşlenmek ama bu her zaman mümkün olamayabiliyor ve işte bu durumlarda takviye almak lazım geliyor.

Haberin Devamı

Saçları güçlendiren destekler

- Biotin
- Pantotenik asit
- Çinko
- Taurin
(Sadece bilgi içindir)

Enerji veren destekler

- Ginseng
- Rhodiola
- CoQ10
- Gingko biloba
- B12 vitamini
(Sadece bilgi içindir)

Bellek destekleri

- Omega-3/DHA - Gingko biloba - Fosfatidilserin
- B12 vitamini - Vinposetin
- Hüperzin-A  (Sadece bilgi içindir)

Yazarın Tüm Yazıları