Gülmekten korkar olduk

Anketlerde ya da röportajlardaki soru yığınları arasındaki en popüler sorulardan biridir.

"Nelere gülersiniz" diye sorarlar.

Neye güldüğünüzü öğrenince hemen kim olduğunuzu da söyleyecekler sanki! Bu tip yaklaşım ve yargılar komedi filmi seçimlerimizi ve salondaki tepkilerimizi bile etkiliyor.

Son yılların en absürd ve en komik filmi "Kutsal Damacana"yı izlerken buna bizzat tanık oldum.

Leman’ın ünlü çizeri Ahmet Yılmaz’ın kaleme aldığı ve Şafak Sezer’in kıvrak zekası ve yeteneğiyle birleşince kahkaha bombasına dönüşen esprilere gülmek ya da gülmemek.

İşte "Kutsal Damacana"nın en önemli meselesi buydu.

İnce esprilerde sorun yok. Herkes hep bir ağızdan gülüyor ve bundan rahatsız da olmuyor zaten. Hatta "Anladım bunu, zekiyim" diye de şöyle bir gururlanıyor.

Ama gelin görün ki "Kutsal Damacana"da bir de absürd ve kaba şakalar var.

Gaz çıkartmadan, argoya, surata işemeye kadar gidiyor bunlar.

Bu sahnelerde kontrollü izleyici etraftakileri kesiyor önce. Bir süre düşündükten sonra ya kendini bırakıp o kalabalığa katılıyor ya da karizmayı kurtarmak adına onları kınamaya karar veriyor.

Kınama moduna girenlerin salondan çıkarken yanındakine şöyle dediğini duyuyoruz: "Gaz çıkarma ve işemenin neresi komik canım!"

Halbuki kendilerini rahat bıraksalar, kınadıkları o sahnelerde kendileri de gülecek, eğlenecekler.

"Kutsal Damacana"ya giderseniz filmin absürd komedi olduğunu kabul edin bence ve kendinizi rahat bırakın, doyasıya gülün.

Bir kahkaha bir kalem pirzolaya eşit derler.

Bir anda kana ve ete boğulduğumuz Kurban Bayramı sonrasında pirzolanın değeri azaldı belki ama emin olun kahkaha değerini hiçbir zaman yitirmiyor.

Hayatımın başrolünde ben varım

Geçen cumartesi doğum günümdü. Ne kadar önemsemiyorum dese de insan böyle günlerde aranmak istiyor.

Sevildiğimizi, hatırlandığımızı bilmeye olan ihtiyacımız hassas günlerde daha da artıyor herhalde.

Doğum günümü unutan arkadaşlarıma kırıldığım, bozulduğum bir gerçek.

Onun için şöyle manalı bir cümle kurmadan edemeyeceğim: 22 Aralık’ta ’ailem’ ve ’gerçek dostlarım’ beni unutmadılar.

Ama sabah yüzümü yıkadıktan sonra ilk iş olarak bilgisayarı açtığım için ilk doğum günü kutlamaları "İyi ki doğdun" diye mail atan hurriyet.com.tr ailesinden ve "Hayatınızın başrolünde siz varsınız" mesajı göndererek bir sinema bileti hediye eden Cinebonus’tan gelmiş oldu. Ailem, dostlarım, Cinebonus ve Hürriyet Ailesi’ne bana kendimi iyi hissettirdikleri için ne kadar teşekkür etsem azdır.

İyi ki doğmuşum ve hayatımın başrolünü kapmışım.

Hobbitler ve Tenten geliyor

"Yüzüklerin Efendisi" üçlemesinin mimarı Peter Jackson uzun süredir beklenen açıklamayı yaptı: "Hobbitler"i konu alan iki filmin çekimlerine 2009 yılında başlanacak.

Peter Jackson büyük ihtimalle "Hobbit" filmlerinde yapımcı olarak yer alacak. Çünkü kendisi Steven Spielberg’le birlikte "Tenten" üçlemesini çekmeye hazırlanıyor. Bu arada "Tenten"de Kaptan Haddock rolünü "Yüzüklerin Efendisi"nin Gollum’u ve "King Kong"un King Kong’u Andy Serkis oynayacakmış.

Bu rol Serkis için biçilmiş kaftan. Çünkü "Tenten" üçlemesi de aynı "Yüzüklerin Efendisi" ve "King Kong" filmleri gibi performans yakalama tekniğiyle çekilecek.
Yazarın Tüm Yazıları