Görür ve Yetiş

İTÜ’den emekli ve Beykent Üniversitesi’nin eski Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Bekir Karaoğlu telefonla arayarak, ‘Ülkesine hizmet etmekten başka bir amacı olmadığı daha önceki başarılı çalışmalarıyla da ispatlanmış olan değerli bir bilim kadını yıpratılmaya çalışılıyor. TÜBİTAK Başkanvekili Sayın Nüket Yetiş’in beyanat verme olanağı yoktur. Bu nedenle bir grup öğretim üyesi arkadaşımla basını ve kamuoyunu bildirmek istedim’ dedi.

Daha sonra kendi ve bir grup öğretim üyesinin imzasıyla şu metni gönderdi:

‘TÜBİTAK devletin bir araştırma kurumudur. Bu kurumda bir kan değişikliğine gidilmiştir. Gelişmiş ülkelerin laboratuvarlarında bu gayet doğal ve yararlı bir gelenektir. Bir ekip projesiyle gelir çalışır, onun çalışması bitince başka bir ekip projesiyle gelir, araştırmasını yapar. Ülkemizde maalesef bu gelenek unutulmuş, TÜBİTAK’ta 10-15 yıldan beri hep aynı kişiler, birbirleriyle paslaşarak o kadrolarda kalmayı başarmışlardır.

TÜBİTAK’tan ayrılmakta olan bazı kişiler, akademik etik açısından hiç uygun olmayan bir şekilde sanki onlar olmazsa bu kurum çalışamazmış gibi beyanat veriyorlar. Bilinmelidir ki, Sayın Naci Görür gibi bilim adamlarından ülkemizde yüzlercesi vardır.

TÜBİTAK’tan ayrılmakta olan bazı kişiler, kişisel gelecekleri açısından verdikleri kararlar sonucu ayrılmaktadırlar. Bu gayet doğaldır. Ancak bu ayrılış nedenlerini gizleyerek yeni gelen ekibi yıpratma çabasına girmeleri de yine akademik etik açısından kabul edilemez. MAM eski Başkanı Prof. Naci Görür’ün davranışı da bu yönde bir örnektir. Yaptığı açıklamada çalışmalarının engellendiğini ileri sürmüştür. Oysa Görür’ün, TÜBİTAK’daki görevi zaten 25.5.2004’te bitmekteydi. Nitekim, çok kısa bir süre önce İTÜ öğretim üyelerine gönderdiği bir mesajında İTÜ Rektörlüğü’ne aday olduğunu açıklamıştı.

Bilim adamlarımızı sağduyulu olmaya ve kişisel hesapları bir yana bırakıp ülke yararına olabilecek çalışmaları desteklemeye davet ediyoruz.’

Prof. Görür ise daha farklı şeyler söylüyordu; bu iddiaya karşı yanıtı mutlaka olmalı.

Diş macunu ne kadar sıkılır

TV’lerde her gün karşılaştığımız diş macunu reklamlarında halkımız yanlış bilgilendiriliyor. Halkımızın reklamlarda gördüğünü doğru kabul etmesi ve gördüğünü uygulaması ne yazık ki verilen bilgilerin yanlış olması nedeniyle zararlı sonuçlar doğuruyor. Yıllardır diş hekimlerince kabul gören ‘Diş fırçasının fonksiyon görebilmesi için diş macununun mümkün olduğunca az (nohut tanesi kadar) ve kılların üzerine değil içine sıkılması gerekliliği’ diş macunu firmalarının tüketimi arttırmak amacıyla macunu fırçanın tamamını örtecek şekilde sürülürken göstermeleri nedeniyle çiğnenmekte ve diş sağlığını kötü yönde etkileyecek sonuçların oluşmasına neden olmaktadır. Böyle bir durum tüketiciyi yanlış yönlendirme sayılmaz mı? Reklam Özdenetim Kurulu neden bir inceleme yapmıyor?

Diş. Tb. Ömer KAZANCI

Tek bir 1 Mayıs

ARALARINDA
Atilla Özsever, Kemal Nebioğlu, Ali Rıza Dizdar, Aziz Konukman, Sadık Albayrak, Gaye Yılmaz, İzzettin Önder, Şükran Soner gibi öğretim üyesi gazeteci, yazar ve sendikacıların bulunduğu yaklaşık 100 aydın, emekten yana bütün siyasi parti ve kurumlara çağrıda bulunarak 2004’te 1 Mayıs’ın tek ve güçlü bir gösteriyle kutlanması konusunda çaba gösterilmesini istiyorlar.

‘Yakamdan düşün’

‘ORDU
göreve pankartı açanlara Genelkurmay Başkanı daha sıkı bir şamar atamazdı. Helal olsun Özkök’e... Darbe çığırtkanlarına ‘yakamdan düşün’ mesajı ancak bu kadar kibarca verilebilirdi. Çözümün Kıbrıs halkının iradesinde Millet Meclisi’nde olduğu gerçeğini, bunu bilen ama bilmezden gelen tüm ‘hayır’cılara gösterdi.

H. ÖZACAR

Mesaj panosu

TCDD
Genel Müdürü Süleyman Karaman, ‘Biliyor musunuz’da konu edilen Ünal ve Bilal Kavrazlı kardeşlerin, kuruluşlarının mensubu ve arkadaşları olmadığını yazılı olarak bildirdi. Ancak telefon görüşmemizde ‘evet böyle birileri varmış, galiba reklamcıymışlar’ diye bir ifade kullandı. Kavrazlı kardeşler de, herhangi bir kurumu’ teftiş görevleri olmadığını, Genel Müdür Karaman ile herhangi bir arkadaşlıkları olmadığını belirttiler.

THY’nin yeni tarifesine göre İstanbul-Malatya direkt uçuşu 23.25’te, Malatya’ya varışı ise 01.00’de. Şehre indiğinde ise neredeyse 02.00 oluyor. Erken uçak ise Ankara aktarmalı. Malatyaspor Kulübü Başkanı Hikmet Tanrıverdi bu durumdan şikayetçi, pek çok işadamının sürekli Malatya’ya gittiğini, uçak saatlerinin bu kadar geç olmasının onları zor durumda bıraktığını söylüyor.

ANTAKYA’da yaşamakta olan 1300 kişilik Hıristiyan Ortodoks Cemaati’nin bir ferdi olarak geçtiğimiz pazar günü büyük bir coşkuyla kutladığımız Paskalya Bayramı’mıza katılan ve yardımlarını esirgemeyen Vali Abdülkadir Sarı, Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu, Emniyet Müdürü Cafer Şahin ve Müftü Mustafa Varlı ile törene katılan tüm Antakyalılara bize yaşattıkları barış ve kardeşlik ortamı için teşekkür ederiz.

Hanna DOĞUM-ANTAKYA


GÜNÜN SÖZÜ

Kadınlara yönelik her türlü şiddeti önlemenin yolu, eğitimden geçmektedir. Kadınlara uygulanan şiddet, üzerine ivedilikle eğilinmesi gereken önemli bir toplumsal sorundur.’

(Semra Sezer)
Yazarın Tüm Yazıları