Gizli anlaşma...

Bu cümle Almanya'nın en saygın ve en çok satan siyasal dergilerinden Der Spiegel'de yer alıyor. 17.3.2003 tarih ve 12 sayılı Der Spiegel'in 102. sayfasında Türkiye ile ilgili bir değerlendirme var. TBMM'de tezkerenin reddi ve sonrasındaki Türk-ABD ilişkilerine dönük yorum-haberinde dergi, ‘‘Başbakan Erdoğan'ın, ABD ile anlaşmazlığa düştüğünü, bu nedenle de daha görevine başlar başlamaz politik kimliğinin ağır yara alabileceğini’’ öne sürüyor.

Tezkere, Kuzey Irak, İskenderun ve ABD ile görüşmeleri özetleyen yazıda, ABD'nin Gaziantep, Oğuzeli, Birecik, Şanlıurfa, Viranşehir, Mardin, Ovalı, Nusaybin ve Dicle'de askeri üs istediği öne sürülüyor. Bütün bunların arasına sıkışan tek bir cümle çok dikkat çekici:

‘‘...Türkiye'nin güçlü adamı Erdoğan, ABD ile yapılmış gizli bir anlaşmanın arkasındaki adam...’’

Çeviri kelimesi kelimesine göre böyle. Almanca'sında, ‘‘Erdoğan als der starke Mann der Türkei, der auch hinter einem Geheimabkommen mit den USA steht’’ deniyor.

Böyle gizli bir anlaşma mı var?.. Nedir bu, nasıl, ne zaman?.. Dergide, bu soruları açıklayan başka bir cümle yok. Orada kalıyor, devamı yok.

Bazen kıyıda köşede kalan bir cümle, zaman içinde inanılmaz önem kazanıyor. Epey örneği var!..



BANKACILIKTA bir deyim var, ‘‘line.’’ Herhangi bir kredi anlaşması öncesinde, ön kredi anlamında. Asıl kredinin geleceğine işaret eden bir deyim. Önce line alınıyor, kredi sonradan geliyor.

Savaşa bağlı olarak, piyasalarda borsa düşüyor, faiz ve döviz yükseliyor. İşte, tam sırada dışardan alınacak bir kredide, line önemli. Ama, bunu sağlamak için, ilgili ekonomik birimlerin derhal harekete geçmesi gerekiyor.

Gerek Kasım 2000, gerekse Şubat 2001 ve hatta 1970'lerin sonlarında, dövize sıkışık bir ortamda, dönemin ekonomik birimleri line elde etmek için, uluslararası bankalarla bağlantı kuruyor, onlarla birebir görüşüyor.

Oysa, şu anda Ankara'da böyle bir çaba yok. Piyasaların gösterdiği duyarlığı, AKP Yönetimi henüz göstermiş değil.



DÜN bu sütunda CHP'ye Fırça başlıklı yazıya, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bir açıklama gönderiyor. Hayır, bana değil, Ertuğrul Özkök'e!..

Baykal, Genelkurmay Başkanı ve komutanların CHP'ye nezaket ziyaretinde bulunduklarını belirterek, dün yazılanların gerçeği yansıtmadığını söylüyor. Görüşmenin karşılıklı nezaket, saygı ve dostluk çerçevesinde, çok sıcak bir ortamda geçtiğini bildiren Baykal, oysa yazıda farklı bir tablo çizilerek, tırnak içinde verilen cümlelelerin toplantıya katılan hiç kimse tarafından söylenmediğini aktarıyor.

Baykal'ın yanıtı özetle böyle.