Fransızlar Duralex’i Türk şirkete nasıl kaptırdılar

DURALEX Fransa’nın en ünlü markalarından.

‘Kırılmaz cam eşya’ denince tüm dünyada ilk akla gelen marka.

Geçtiğimiz haziran ayından beri Fransa’nın bu milli markası Türk Solmaz Ailesi’ne ait.

Milli markası diyorum zira Duralex neredeyse ‘sofraların Eyfel Kulesi’ gibi bir şey.

Bayram öncesi okurum Salih Ecer, Fransız Liberation Gazetesi’nden Duralex’in el değiştirmesini anlatan bir yazıyı ‘ilginç’ diye fakslayınca konudan haberdar oldum.

Bayramda da, Sinan Solmaz ile buluşarak Fransızların Duralex’i nasıl kaptırdıklarının hikayesini öğrendim.

Önce Solmaz Ailesi’yle ilgili bilgili.

Galssco ve Overseas adındaki iki firmanın sahibi olan Solmaz Ailesi İstanbul’da, Fatih’te yaklaşık 40 yıldan beri zücaciye işinde.

Hem ithalatını, hem ihracatını yapıyor.

Gazetelerin, okurlarına yemek takımları dağıttıkları günlerde ürün temin ettikleri adres Glassco.

Sinan Solmaz iddialı.

‘Cam sofra eşyası işini Türkiye’de en iyi biz biliriz’ diyor.

Türkiyedeki tüketici kadar komşu ülkedeki tüketicileri de tanıdıklarını iddia ediyor.

Örnek mi?

‘Bulgarlar füme renkli, İranlılar pembe, Avrupalılar ise beyaz camı severler’ diyor.

BİN LADİN’İN BARDAĞI

Duralex
ile 10 yıldan beri çalışıyorlarmış.

‘Afrika’dan ABD’ye Ortadoğu’ya kadar herkes Duralex markasını bilir. Bizim köylerdeki yaşlı insanlar bile biliyor...’

Duralex
markasını bilerek ya bilmeyerek kullanan ünlü birinin de adını veriyor.

Usame bin Ladin.

Sinan Solmaz’a bakarsanız, Afganistan’da saklandığı sanılan Usame bin Ladin, son kez televizyonda göründüğünde elindeki bardak Duralex imiş.

Solmaz’ın anlattığına göre, Duralex ‘kırılmaz cam’ teknolojisini dünya çapında en iyi kullanan firma.

‘Bu konuda ciddi bir know-how’ları var. Zaten Duralex fabrikasında çalışanların çoğu 25-30 yıllık’ diyor.

Peki, Solmaz Ailesi Duralex’in müşterisi iken nasıl patronu olmuş?

Bunun için biraz geriye gidip Duralex’in hikayesini anlatmak gerek.

Duralex, 1946 Saint-Gobain tarafından Orleans yakınlarında kurulmuş.

Louvre Sarayının bahçesindeki ünlü piramitin camlarını üreten Saint-Gobain dünyanın önde gelen cam üreticileri arasında.

1950’li yılların sonları, 1960, 1970’li yıllar Duralex markasının zirvede olduğu yıllar.

1970’li yıllarda 120 ülkede satılıyor.

O yıllarda zengin bir Amerikalının Duralex bardağını som altından yaptırttığı anlatılıyor.

1980’li yılların başında Duralex zirvede zorlanıyor.

Saint-Gobain, 1997 yılında Orleans ve Lyon yakınlarındaki iki Duralex fabrikasını İtalyan Bormioli Rocco şirketine satıyor.

Ancak İtalyan şirketi düşüşte olan Duralex’in zararını kapatamayınca tam bir yıl önce elinden çıkartıyor.

Duralex’i biri Fransız, diğeri Yunanlı ve üçüncü Türk Solmaz Ailesi olmak üzere, yüzde 33’lük payla 3 ortak alıyor.

Fransız ve Yunanlı ortaklar markanın canlanması için gerekli yatırımı yapamayınca hisselerini Sinan Solmaz alıyor.

Duralex’in Türk firmasına geçmesinin hikayesi böyle.

Duralex fabrikalarının değeri 80 milyon Euro

PEKİ Duralex kaç paraya satın alındı?

Sinan Solmaz, Orleans ve Lyon’daki iki fabrika için ne kadar ödendiğini söylemek istemiyor.

Ancak Orleans’ta 170 bin metrekarelik fabrika bugün yeniden kurulduğu takdirde 50 milyon Euro’nun üzerinde olacağını söylüyor.

Daha küçük olan Lyon’daki fabrika için ‘Bugün yapmaya kalksanız 30 milyon Euro civarındadır’ diyor.

Yani nereden bakarsanız bakın, Solmaz Ailesi bugün yaklaşık değeri 80 milyon Euro olan iki fabrikanın sahibi.

Bir de en önemlisi, dünya çapında yüzde 83 oranında tanınan bir markanın sahibi.

Duralex için projeler neler?

İlk aşamada 4 milyon Euro’luk bir yatırım yapılmış.

Duralex’ın yeniden yapılandırılması çalışmaları sürüyor.

Tasarım ve kalıp birimi Türkiye’ye taşınacak.

Lyon’daki fabrikadan 136 işçi çıkarılmış, Orleans’a 42 işçi alınacak.

Sinan Solmaz haftanın üç dört günü Orleans’ta.

Sendikalarla, yerel yöneticilerle görüşmeleri sürüyor.

Hedefi üretimde verimliliği artırmak, maliyeti düşürmek ve dağıtımı baştan örgütlemek.

‘Orleans’ta taksi şoförleri bile Duralex’in bir Türk şirketi tarafından alındığını biliyor’ diyor.

Peki Fransızlar milli markalarının bir Türk şirketi tarafından alınmasını nasıl karşılamış?

Solmaz, ‘Sermaye milliyetçiliği yok. Büyüme projelerimizi anlatınca herkesten destek gördük’ diyor.

Aile içi şiddete son kampanyası bir yılda uzun yol almış

HÜRRİYET’in ‘Aile İçi Şiddete Son’ kampanyası bir yılını doldurmuş.

Bir yılda ne kadar yol alınmış.

Çağdaş Eğitim Vakfı’nın işbirliğiyle sürdürülen eğitim programında 5 bin kişiye ulaşılmış.

Yüzlerce ‘gönüllü’ kampanya için biraraya gelmiş.

Hem eğitim veren, hem kampanyanın broşürlerini dağıtan ‘gönüllüler’ önemli zira kampanyanın halka halka yayılmasını sağlıyorlar.

Bu arada kampanyanın bir kolu Almanya’ya uzanmış.

Frankfurt, Hamburg, Münih ve Köln’de, Türk STK’ların, aileden sorumlu eyalet bakanlarının katıldığı toplantılar yapılmış.

Hatta şimdi Almanya’da imamların ve öğretmenlerin de bir eğitimden geçirilmesine yönelik çalışmalar sürüyor.

‘Aile İçi Şiddete Son Kampanyası’ Hollanda’nın dikkatini çekmiş.

Benzer toplantıların yapılması talebi gelmiş bu ülkeden.

Kampanyanın birinci yıldönümünde ise Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun desteğiyle İstanbul’da bu cuma ve cumartesi günü uluslararası bir konferans var.

‘Aile İçi Şiddete Son’ kampanyasının bu kadar kısa sürede bu kadar çok ses getirmesinde payı olan herkese teşekkürler.
Yazarın Tüm Yazıları