Fransa bildiğimiz Fransa olunca…

Fransa Dışişleri Bakanı Fabius'un, Türkiye'nin müzakere sürecinde iki başlık açmaya hazır olduğunu açıklaması önemli ama Fransa'nın bildiğimiz Fransa olmayı sürdürmesi nedeniyle aynı zamanda içi boş bir açıklama.

Haberin Devamı

Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla gerçekleştirdiği görüşme bağlamında yaptığı açıklamada sıcak gündeme kurban giden dikkat çekici bir vurgu vardı. Fabius, kelimesi kelimesine, “Fransa bugün daha ileri gitmek istiyor. Kasım 2013’te müzakere başlıklarından bir yenisini, 22 numaralı başlığı açabildik. Bugün, Fransa’nın müzakere için yeni başlıklar, özellikle de önemli alanları kapsayan 23. ve 24. başlıkları açmaya hazır olduğunu beyan ediyorum” dedi.

Bu açıklama Türkiye’nin AB ile yürüttüğü katılım müzakereleri açısından son derece önemli ama bir o kadar da içi boş bir açıklama. Önemli çünkü AB’nin Türkiye’yi en fazla eleştirdiği konular, 23 numaralı “Yargı ve Temel Haklar” ile 24 numaralı “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” başlıklarının kapsamına giren konular.

Haberin Devamı

AB Komisyonu’nun genişleme alanında belirlediği yeni kurallar, üyelik müzakerelerine başlayan ülkelerin bu başlıkları sürecin başında açmasını şart koşuyor. Türkiye ise 9 yıldır müzakere sürecinde olmasına karşın bu başlıkları açamıyor. Dolayısıyla AB’nin en büyük ülkeleri arasında yer alan Fransa’dan bu kadar net bir mesaj gelmesi çok önemli.

Türkiye’nin bu başlıkları açamamasının nedeni ise Ankara’nın bunu yapma kapasitesinin olmaması değil, Rum Kesimi’nin tek taraflı blokajı. Son dönemde bu iki başlığın açılmasının gerekli odluğunu ve bunu istediğini beyan eden Birlik üyesi ülke, AB kurumu ve Avrupa Parlamentosu üyesi sayısında çok belirgin bir artış oldu. Buna rağmen bu konuda olumlu bir adım atılmadı.

İşte Fransa’nın mesajının boşluğu da bu noktada başlıyor. Bir ülkenin verdiği mesajın gerçekten anlam ifade etmesi için o ülkenin kapalı kapılar ardındaki ve kamuya açık yaklaşımının tutarlı olması, güvenilir olması ve mesajının hayata geçmesi için eyleme geçmekten kaçınmaması gerekiyor.

Dönemin Dışişleri Bakanı şimdiki Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Fabius arasında bundan aylar önce Paris’te yapılan bir görüşmede kapalı kapılar ardında başlık açmak için Türkiye’nin Ermeni soykırımı iddiaları konusunda adım atması için direten, basına ise gayet olumlu bir tablo çizen Fransa’ydı.

Haberin Devamı

Türkiye’ye süreçte destek olacağını ve müzakere sürecinin ilerlemesi için elinden gelen katkıyı sunacağını beyan edip destek zamanı geldiğinde ortadan kaybolan yine Fransa’ydı.

Türkiye bağlantılı konularda çoğu zaman kendi imajını bozmamak için geleneksel olarak arıza çıkaran ülkelerin arkasına saklanıp eylemsizliği tercih edenler arasında Fransa da bulunuyor.

Fransa'ya, "Madem bu kadar çok başlık açmak istiyorsun o halde Türkiye'nin hiç sorunsuz şekilde hemen açabileceği 17 numaralı 'ekonomik ve parasal politika' başlığının açılmasına neden izin vermiyorsun?" diye de rahatlıkla sorulabilir.

Fransa istemesi halinde ilgili iki başlık konusunda Rum Kesimi üzerinde baskı kurabilecek ve diğer ülkeleri de bu doğrultuda adım atmaya ikna edebilecek imkan ve yeteneklere sahip. Sorun ise bunu gerçekten isteyip istemediği. Paris’in şu ana kadar izlediği politikalar son açıklamaya da ihtiyatlı bir iyimserlikle yaklaşılmasını zorunlu kılıyor.

Haberin Devamı

Fabius’un başından bu yana Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkması, popülaritesi iyiden iyiye düşmüş Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın, ülkede tam bir Türkiye karşıtı olan aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin yükselişini sürdürdüğü bir ortamda elini Ankara için taşın altına sokma ihtimalinin çok düşük olduğu dikkate alınırsa son açıklamanın akıbetinin de daha önce başka ülkelerden de duyulanlarla aynı olması ihtimalinin oldukça yüksek olduğu söylenebilir.

Yazarın Tüm Yazıları