Ertuğrul Özkök: Bir üst düzey yönetici hastalığı

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Charles de Gaulle Havaalanı'nda uçağa binmeyi beklerken gazete ve dergi satan kioskta oyalanıyorum.

Gözüm Fortune Dergisi'nin kapağına takılıyor.

‘‘Gel beni al’’ diyen bir kapak konusu.

ABD'de büyük şirketlerin üst düzey yöneticilerinin büyük sorunu: ‘‘Seks bağımlılığı.’’

* * *

Tabii dergiyi alıp, kapak konusunu sonuna kadar okuyorum.

Meğer ABD'de birçok tanınmış şirketin CEO'su (icra kurulu başkanı) seks bağımlılığından şikáyetçiymiş.

Bu yöneticiler için ABD'nin çeşitli şehirlerinde özel klinikler kurulmuş.

Bu kliniklerden birinin doktoru, ‘‘Müşterilerimizin çoğu üst düzey yöneticiler, doktorlar, avukatlar ve rahipler’’ diyor.

Yani çoğu, elinde belli bir iktidarı tutan insanlar.

Klinik doktoru, geçen yıl, Fortune Dergisi'nin ‘‘En büyük 500 şirket’’ sıralamasına giren dört şirketin en üst düzey yöneticisini seks bağımlılığından kurtarmak için tedavi etmiş.

Stephen Pesce isimli tanınmış bir psikoterapist, daha da ileri giderek adres veriyor:

‘‘Bugün Amerika'nın finans merkezi olan Wall Street'te seks olayı inanılmaz boyutlara ulaşmış durumdadır.’’

O yüzden iki yıl önce kendi muayenehanesine bir seks terapisti almak zorunda kalmış.

* * *

San Jose seks kliniğinin doktorlarından Al Cooper, Amerikan halkının yüzde 6'sına yakın bölümünde böyle bir bağımlılığın bulunduğunu söylüyor.

Aşırı seks düşkünlüğü, bir bağımlılık olarak kabul edilebilir mi?

Amerikan Psikiyatri Derneği'ne göre, ‘‘hayır’’.

Çünkü onlara göre bağımlılıktan söz edebilmek için, alkol veya uyuşturucu gibi kimyasal bir nesneye bağımlı olmak gerekiyormuş.

Dolayısıyla aşırı seks düşkünlüğünü bağımlılık olarak kabul etmek mümkün değil.

Ama Amerikan Milli Seks Bağımlılığı Konseyi aynı fikirde değil. Konsey her hafta, bu bağımlılıktan kurtulmak isteyen en az 50 kişiden e-mail, bir o kadar kişiden de telefonla imdat çağrısı aldıklarını belirtiyor.

Amerika'da dört beş tane ünlü seks kliniği açılmış.

Bunların ortalama 60-70 odası bulunuyormuş.

Hemen hepsi tam kapasite ile çalışıyormuş.

Bazıları için bir bekleme listesi bile varmış.

* * *

Dergi, tedavi yöntemini de anlatıyor.

Bunun için 26 günlük bir tedavi uygulanıyormuş.

Kliniğin günlük maliyeti 900-1000 dolarmış.

Bu gibi durumların çoğunda sigorta, masrafları karşılamıyor.

Dolayısıyla seks bağımlılığının tedavisini cepten yapmak zorundasınız.

Tedavinin ilk haftası, ‘‘Hayatta kalanlar’’ adı taşıyan bir kamp şeklinde geçiyor.

Önce kendi elinizle hayat hikáyenizi yazıyorsunuz.

En az üç beş saatiniz okuma ile geçiyor.

Bunu 12 aşamalı bir toplantı ve günde üç saatlik grup terapileri izliyor.

Tedavi boyunca dışarıyla telefon konuşmaları minimuma indiriliyor.

Hiçbir konuşma 5-10 dakikayı geçmiyor.

Öyle 900'lü telefonlara falan telefon etmek de yok.

Yani tam anlamıyla bir seks sıkıyönetimine giriyorsunuz.

Seks muhafızları başınızdan hiç eksilmiyor.

* * *

İşte ABD'de durum böyle.

Ya Türkiye'de?

Benim bildiğim, Türkiye'de henüz böyle bir klinik yok.

Zaten böyle bir klinik kurulması için, böyle bir hastalığın kabul edilmesi, böyle bir teşhisin konulması gerekir.

Oysa bakın durum nasıl?

Önemli bir kuruluşun en üst düzey yöneticisi olan bir arkadaşıma dergide okuduklarımı özetledim.

Tepkisi şu oldu:

‘‘Peki adamları niye tedavi ediyorlarmış ki?’’

İşte size, belki de çoğu Türk erkeğinin bu tarihsel soruna bakışı.



Yazarın Tüm Yazıları