Ertuğrul Bey, Tayyip'i mi destekliyor

SON günlerde özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'deki tanıdıklarımdan, çok sayıda mesaj alıyorum.

Hemen hepsi aynı soruyu soruyor:

‘‘Ertuğrul Bey, Tayyip Erdoğan'ı mı destekliyor?’’

Bu mesajları getiren herkese aynı şeyi söylüyorum.

Benim desteklediğim ve savunduğum tek şey var.

HEPSİNE DİYORUM Kİ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda belirtilen ilkeler ve hayat tarzım.

Her 29 Ekim günü, Hürriyet Gazetesi'nin birinci sayfasına konulacak Atatürk fotoğrafını büyük bir titizlikle seçiyorum.

Çünkü o fotoğraf, bütün Hürriyet mensupları gibi benim de ruhuma kazınmış temel ilkelerin ifadesidir.

Bunu çok iyi biliyorum.

Gerektiğinde ‘‘garnizon demokratı’’ suçlamalarını göğüsleyerek, laik düzeni savunuyorum.

Malum şahısların bana yapıştırdığı etiketler, taktıkları aşağılayıcı unvanlar, vız geliyor tırıs gidiyor.

Çünkü savunduğum şeyin demokrasi ve hayat tarzım olduğunun yüzde yüz bilincindeyim.

Arkamda bıraktığım bu ayak izleri hálá bütün canlılığıyla yerinde dururken, bana bu sorunun sorulmasını da yadırgamıyorum.

Tam aksine bu tetikte duruşu yararlı buluyorum.

Çünkü benim de içinde yaşadığım ‘‘çevrenin’’ kafasında, Tayyip Erdoğan'la ilgili soru işaretleri hálá silinmiş değil.

Benim kafamda da bazıları silindi, bazıları hálá duruyor.

Öyleyse ne yapmak istiyorum?

Ben 4 Kasım sabahı karşımıza çıkabilecek muhtemel bir duruma dikkati çekiyorum.

Bütün kamuoyu araştırmaları, Türkiye'nin her yerine gönderdiğimiz arkadaşlarımız hep aynı işareti veriyor.

Tayyip Erdoğan'ın partisi, 3 Kasım seçimini, en kötü ihtimalle birinci parti olarak bitirecek.

Tayyip Erdoğan'ı iktidara getirecek olan kim? Bizler miyiz?

Hayır, krizden bunalan geniş halk kesimlerinde oluşan tepki.

Ekonomik kriz, bunun ağırlığı altında ezilen insanların kafasında siyasi bir milat yarattı.

ANKETLER DİYOR Kİ

Türkiye'de orta sınıf çöküp, yoksul ve garibanların sayısı alabildiğine arttığı sürece, seçimlerde böyle sürprizler olacak.

Merkez partilerin liderlik sıkıntısı çektiği ve çöktüğü ülkelerde, siyasetin kenar mahalleleri harekete geçer.

Şimdi ne yapacağız?

Ya hep birlikte AKP'yi sistemin dışına itmeye çalışacağız ya da onları akla ve mantığa davet edip, sistemin içine çekmeye çalışacağız.

Ben ikincisini yapmanın doğru olduğuna inanıyorum.

28 ŞUBAT ORADA

Ama buna karar verecek olan AKP'nin liderlik kadrosudur.

Onlar ya akıllı davranır, sistemin meşruiyet coğrafyasını sağlam bir temele oturturlar.

Ya da Erbakan'ın yaptığı hataları tekrarlarlar.

Tekrarlarlarsa ne olur?

28 Şubat'ta o hataların karşısına çıkanları yine karşılarında bulurlar.

Bunlardan biri de Hürriyet Gazetesi'dir.

Yani logosunun kenarında Türk bayrağını ve Atatürk resmini koruyan tek gazete.

Ben Türkiye'de herkesin 28 Şubat'tan gerekli dersleri aldığı kanaatindeyim.

Ayrıca Avrupa Birliği, iki konuda çok sağlam içtihat oluşturdu.

Birincisi ırkçı, ikincisi ise şeriatçı partiler konusunda.

Avrupa'nın son 10 yıllık tarihi bu iki özelliği savunan partilerin, seçim kazansalar bile iktidar olamayacağını kanıtladı.

Yani bu tür partilerin iktidardan uzaklaştırılmaları için meşru ve hukuki mutabakatı sağladı.

Tayyip Erdoğan'ın partisi bu içtihatı bozmaya kalkarsa Avrupa Birliği'nin meşru desteğini alan Türkiye o partiyi iktidar yapmaz.

Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, ‘‘Biz bu mutabakatı kabul ediyoruz’’ diyorlar.

Öyleyse yapabileceğimiz tek şey var.

Uygulamayı görmek...

Tabii kendileri ve Türkiye açısından bir ihtimal daha var.

AKP'nin karşısında güçlü bir merkez ittifakının seçimden galip çıkarak bu endişeleri geçersiz kılması.

Yargıtay'ın Erdoğan'la ilgili kararına gelince.

Türkiye'de bazı çevreler bu karardan medet umuyor. Ama bana göre, Erdoğan'ın bu yolla engellenmeye çalışılması, benim endişemi azaltmıyor, tam aksine artırıyor.

Çünkü krizden çok çekmiş insanların vereceği oyu engellemeye kalktığınız zaman, bundan hem hukuk hem devlet yara alıyor.

YA BİZDEN, YA ONDAN

Ben sadece bunları anlatmaya çalışıyorum.

Ama birçok tanıdığım benden ‘‘ya bizdensin, ya ondan’’ tavrı koymamı bekliyor.

Benim ve Hürriyet'in kimden yana olduğumuz apaçık belli.

Hangi tarafta olduğumuz genlerimizde kazılı ve onu her gerektiğinde ispat ettik.
Yazarın Tüm Yazıları