Doktorlar nasıl düşünür

Hastalarımızın sağlık sorunlarına çözüm ararken nasıl bir yol izlediğimiz ve nasıl düşündüğümüz çok önemlidir.

Doktor-hasta ilişkisi bir "sır alanı" da olduğu için bu konu bir giz olarak kalmıştır. Yakın bir gelecekte doktor-hasta ilişkileri yeniden masaya yatırılacak ve bu konu gündeme mutlaka gelecek. Üzülerek belirtelim hasta-hekim ilişkisinin ihtiyaç duyduğu güven duygusu gittikçe zayıflıyor. Saygı, ilgi, dikkat, hoşgörü, empati gibi kavramlar günden güne anlamını kaybediyor.

SİZ ÇOK ÖNEMLİSİNİZ

Elimde Doktor Jerome Groopman tarafından yazılmış ilgi çekici, etkileyici, içinden ciddi dersler çıkarılması gereken farklı ve önemli bir kitap var. Dr. Groopman bir hematolog, yani kan hastalıkları uzmanı. Sadece tetkik-teşhis savaşçısı bir doktor değil. Aynı zamanda işine, mesleğine, hastalarına ve aldığı tıbbi kararlara kafa yoran biri o. Son kitabı "New York Times Best Seller" oldu. Doktor Groopman bu kitabında doktor-hasta ilişkilerine her iki taraftan da bakmaya ve ortaya çıkan sorunların kaynaklarını bulmaya çalışıyor. Bu kitap bizim de sizin de öğrenmemiz gereken birçok doğruyu (öğretmek bir yana) neredeyse gözümüzün içine sokuyor. İşte Groopman’ın kitabından alıntılar:

"Tıbbı ihtiyaçtan ziyade bir iş kolu olarak görenler tedavinin değişmez şekilde ve tam verimli olarak sürdürülmesi için zorlamaktadırlar. Bir doktorun muayenehanesi montaj hattı değildir. Bir doktor bir gözü saatte, bir gözü bilgisayar ekranında düşünemez. Ancak düşünen bir doktor zamanını iyi değerlendirir. Tam belirgin ve tek düze hastalıklar 15-20 dakika içerisinde çözülebilir, hasta ve ailesi viziti bilgilenmiş ve tatmin olmuş bir halde terk edebilir. Karmaşık sorunlar ise aceleyle çözülemez. Kaçınılmaz gerçek şudur ki düşünmek zaman alır. Telaş içinde çalışmak ve kestirmeden kaçmak yorum hatalarına girilecek en kısa yoldur."

Doktorunuzun sizinle ilgili kararlarında siz çok ama çok önemlisiniz. Öneminizi bir kez daha fark etmek, ona alacağı kararlar konusunda yardımcı olmak düşüncesindeyseniz bu kitabı (*) mutlaka okumalısınız.

(*): Doktorlar Nasıl Düşünür, Dr. Jeome Groopman, Mikado yayınları.

Egzersiz tedavi eder

Araştırmalar düzenli egzersiz programı uygulamanın kan basıncını düşürdüğünü ve hipertansiyon problemini azalttığını gösteriyor. Düzenli egzersiz kan basıncının kontrolünü kolaylaştırıyor. Düzenli egzersizin ayrıca kan şekerinin kontrolünde de olumlu bir etkisi var. Şeker hastaları egzersiz yaptığında daha az hap veya insüline ihtiyaç duyuyor. Her iki hastalıkta da egzersizin ne zaman, hangi yoğunlukta ve ne süre yapılacağını deneyimli bir uzmanla görüşmek gerekiyor. Düzenli egzersiz programı ile desteklenen bellek kaybını önleme programlarında başarı şansı artıyor. Egzersizin depresyonunun tedavisini kolaylaştırdığını destekleyen yeni ve güvenilir çalışmalar var. Osteoporoz tedavisine alınan hastalarda düzenli egzersiz tedavinin başarı şansını artırıyor. Kısacası egzersiz sadece sağlığınızı korumuyor, bozulan sağlığınızı iyileştirmeye de destek oluyor. 

Egzersiz Uzmanı Özcan Kızıltaş

A vitamini akneye faydalı

Cildinizdekiler de dahil tüm hızlı büyüyen hücrelerin A vitaminine ihtiyacı vardır. Antioksidan etkili bu önemli vitaminin eksikliğinde ciltte kuruluk, sertlik ve soyulmalar oluşabilir. A vitamini vücuttaki pek çok dokuyu ve cildi kaplayan epitel hücrelerinin üretiminde rol oynar. Bu nedenle özellikle "kistik akne" gibi cilt hastalıklarında son derece faydalıdır. A vitaminin bir başka yararı da güneşe karşı yarattığı korumada saklıdır. Güneş koruma faktörü sürerken ağızdan "Beta karoten" (bitkilerde bulunan ve vücutta A vitaminine çevrilen bir antioksidan) desteği almak ultraviyolet radyasyon ve güneş ışığına karşı içten dışa koruma sağlar. Cildinizi yumuşak tutmak istiyorsanız günlük Beta karoten’den A vitamini ihtiyacınızı karşılamayı unutmayın. Beta karoten havuç gibi sarı-turuncu renkli sebzelerde bol miktarda bulunur ve A vitamininin aksine yüksek dozlarda bile toksik etki yaratmaz.

ehattat@yasasinhayat.org

Dr. Ece HATTAT

Ağız kuruluğu neden olur, nasıl azaltılır

Ağız kuruluğu sık karşılaşılan bir problemdir. Temel sebebi tükürük bezlerinin yeteri kadar tükürük salgılayamamasıdır. Eğer bu bozukluk ciddi bir düzeye ulaşırsa yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltır. Ağız kuruluğunun en önemli nedeni yaşlanmadır. Şeker hastalarında da ağız kuruması sık görülen bir problemdir. Tükürük bezlerini etkileyen sistemik bazı hastalıklarda örneğin nörolojik bir bozukluk olan Parkinson hastalığında, romatizmal bir hastalık olan Sjögren sendromunda fazla miktarda alkol ve kafein tüketiminde bu sorun sık görülüyor. Boyun ve çene bölgesinde yapılan radyoterapi uygulamaları sonrasında bu sorun ortaya çıkabiliyor. Ağız kuruluğuna yol açan bazı ilaçların olduğu da biliniyor. Tansiyon düşürücü ilaçlar, idrar söktürücüler, antihistaminik grubu alerji ilaçları, antidepresanlar ve bazı antibiyotikler gibi.

Eğer böyle bir sorununuz varsa sigara, alkol ve kafeinden uzak durun. Şekerli yiyecekleri azaltın. Ağzınızı sık sık ıslatın. Gece yatarken başucunuzda su bulundurun. Şekersiz sakız çiğnemeniz yararlı olabilir. Ağız kuruluğu problemi yaşayanların C vitamini, KoenzimQ-10 gibi desteklerden ve bu amaçla geliştirilmiş ağız hijyenini düzelten jel ve gargaralardan faydalanabilecekleri de belirtiliyor.

ealtinel@yasasinhayat.org

Dr. Evren ALTINEL

Öğle öğünü için

-100 kalori


Öğle yemeklerinizi dışarıda yeme zorunluluğu diyetinizi bozan bir unsur olmamalı. Tercihlerinizi yaparken -100 kalori için önerilerimize kulak verin.

1. En önemli kural: Ara öğününüzü atlamış bir şekilde ana öğününüze başlamamaya özen gösterin.

2. Öğününüzde makarna tüketme hakkınız var ise yanından salatayı eksik etmeyin. Böylece makarna porsiyonunuz küçülecektir. Bununla birlikte makarnanızı sebzeli (mantar, yeşilbiber, domates...) ile süslemek, kremalı sostan vazgeçmek sizin elinizde.

3. Hazır hızlı bir öğle yemeği yemek zorunda olabilirisiniz. Hamburgerinizin içinden peyniri çıkartın ve domates ile yeşillik ilave edin.

4. Etli salatalar (tavuklu, ton balıklı, peynirli...) zaman zaman öğün kurtarıcınız olabilir. Bu masum salataları mayonezli ve yağlı soslara boğmayın. Ve mutlaka yanında kepekli ekmeğinizi tüketin.

5. Çorba seçimlerinizi kremalı (kremalı tavuk, kremalı sebze) olanlardan yana kullanmayın. Başka şansınız olmadığı durumlarda o öğüne ait salatayı yağsız tüketin.

6. Sos ilavesi yapılabilecek herhangi bir yemeği (ızgara etler, makarna, salata gibi) sipariş verdikten sonra masanıza gelen tereyağı, mayonezli yoğurt ve benzeri seçimleri kullanmayın.

niluferinceis@yasasinhayat.org

Son birkaç haftadır saçlarım iyice dökülmeye başladı. Acaba diyetimi artık bırakmalı mıyım? Ama daha vermem gereken 5-6 kg daha var. Neden olabilir?

Saçlarınızı da düşünün

Saç sağlığını korumanın yolu düzenli ve dengeli beslenmekten geçer. Sağlıklı ve dökülmeyen saçlar istiyorsanız beslenmenizde protein, çinko, B 12 vitaminleri, folik asit ve bakır eksikliği olmamasına özen göstermeniz gerekiyor. Bu besinlerin eksikliği saç sağlığınızı olumsuz yönde etkiliyor. Eğer uyguladığınız bir program size bir diyetisyen tarafından verildiyse zaten kontrol altındasınız demektir. Kendi kendinize bir uygulama yapıyorsanız ve düşük kalorili bir diyet ise vitamin ve mineral yönünden de yetersiz besleniyor olabilirsiniz. Bu konuda bir uzmana danışmanızda fayda var. Saçlarınızın dökülmemesi daha da güçlü olması için diyetinizde şunlara dikkat edin:

Düşük kalorili diyet yapmayın. (900 kalori altı)

Günlük protein hakkınızı eksik bırakmayın.

Bir öğünde mutlaka et tüketin ve bu et haftada 2 gün beyaz et (balık) olsun.

Hergün 1 ceviz+2-3 badem ve 2-3 fındık atıştırın.

Salatalarınız rengarenk olsun (turuncu, kırmızı, yeşil...)

Mutlaka sebze yemeklerinde veya salatalarda çok olmamak şartıyla zeytinyağı kullanın. (1-2 tatlı kaşığı)

Hergün en az 2 porsiyon sebze tüketin.

Hergün 3-4 porsiyon (kişiye göre değişir) taze meyvelerden tüketin.

Hergün 1 bardak az yağlı süt veya yoğurt tüketin.

gunes@yasasinhayat.org
Yazarın Tüm Yazıları