Doğan Hızlan: Şevki Vanlı’nın mimarlık serüveni







Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

TÜRKİYE'nin önemli uygulamacı mimarlarından Şevki Vanlı'nın Mimarlık Sevgilim adlı anılar toplamını okurken mimarlık konusunda bilgimizin azlığının, bizi nasıl zevksizliklere, yaşanılmaz kasvet şehirlere sürüklediğini farkettim.

Kimdir Şevki Vanlı?

1926 yılında Konya'da doğdu. Mimarlık eğitimini ve doktorasını Floransa Üniversitesi'nde yaptı. Or-an projesini gerçekleştirdi.

47 yıldır uygulamacı mimar olarak çalışan Şevki Vanlı'nın yurt içi ve dışında aralarında Cezayir Ulusal Merkezi'nin de bulunduğu 100'ü aşkın projesi bulunuyor.

1992 yılında Mimarlar Odası tarafından Büyük Sinan Ödülü verildi. 1989'da Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı'nı kurdu.

Vanlı'nın anılarında; mimarlığın, bir dünya görüşü ile, başka türlerin kültürel ögeleri ile birleştiğini sezdim. Hiç kuşkusuz insanları tasvirdeki ince alayı, anıları beğenmemde, okumamda en büyük faktör oldu.

Şevki Vanlı'nın mimarlık konusundaki düşünceleri, mimarlık tasarımındaki özgün yaratıcılığının uygulamasını görmek istiyorsanız, bu kitaptan sonra Şevki Vanlı- Düşünceler ve Tasarımlar'ı da incelemenizi isterim.

Çünkü söylediklerini nasıl uyguladığını, orada yaptığı açıklamalarla da daha net biçimde anlayabilirsiniz. Vanlı, hayatta, giyimde farlılıktan yana değil, hatta benzerliği tercih ediyor. Doğal ve sade olmanın tadını almış.

Dostları Japonya'daki otomobil parkında hepsi beyaz, birbirine benzer otomobillerle karşılaştıklarında sebebini sorunca şu cevabı almışlar:

Biz Japonlar komşularımızdan çok farklı olmak istemeyiz.

Savaş yıllarında İstanbul'da yatılı öğrenciliğin sıkıntısını, bir yandan çocukça zevklerini ve mahrumiyetini bir arada okursanız, buradan yola çıkıp bir çok insanın ortak serüveninde buluşursunuz.

Çünkü her kuşağın anısında o kuşaktan bir çok kişinin ortak hayat noktaları bulunur.

Gene savaş dönemindeki İstanbul'da öğrencilere yansıyan siyasal hareketlerin de öyküsünü bu anılarda okuyabilirsiniz. Anı türünün hoşuma giden yanı,orada adı geçenlerdir, hele tanıdıklarınızı bir başkasının kaleminden okumak, benim için ayrı bir oyundur. Sevindiren ve kızdıran. Çünkü sevdiklerinizin hepsini o sevmeyebilir.

Mimarlıkta yerellik?

Sedad Hakkı Eldem'in Maçka Taşlık'taki eski Taşlık Kahvesi'nin mimarisine değinerek, yerellik konusunda ilgi çekici görüşler ileri sürüyor:

'Batı'yla güçlü ilişkileri olan daha sonraki hocalarımız da, Batılıların bizi yerelliğe hapsetme isteklerini içeren düşünceleri ve davranışlarının etkisi altında bu olaya, ilginç bir milli-yerel fenomen gözüyle baktılar.'

Mimarlık konusunda fikir yürütemeyeceğim ama yerelliğe hapsedilme konusundaki düşüncelerini, edebiyat, müziğe uyguladığmızda ben Vanlı'dan yanayım.

Türkiye, İtalya ile ilgili yaşamından kesitler, birer öykü tadında. Hele Türklerin eğlence kültürü üzerine tanıklıkları, sanırım hepimizin benzer anılarını canlandırmaktadır.

Floransa'da yanında kaldığı aileden başlayarak herkesin müzik tutkusunu öyle imrendirici bir üslupla anlatıyor ki, benim gibi müziği seven herkes, darısı başımıza diyecektir.

Tek cümle ile bunu özetliyor:

'İnsan sesinin güzelliğini yakalamış bir toplum.'

Eğer Vanlı'ya ülkemizin en talihsiz gününü sorarsanız cevabı hazırdır: 'Cumhurbaşkanımızın Çankaya'da yetmiş yedi kişiye Devlet Sanatçısı adını vermesi, ülkemin en talihsiz günüydü!'

İlk iş olarak da Muammer Aksoy'un evini yapmış.

'Bir mimarın ilk yapısına, ilk sınavı ve ilk aşkı diyebilirsiniz,' diyor mimar Şevki Vanlı.

Ünlü bir mimarın kitabıyla, hem onun hayatını hem de mimarlığımızı / mimarlarımızı öğrenebilirsiniz.

Bir taşla istediğinizden fazla kuş vurabilirsiniz.

Bernard Shaw her zaman haklıdır.

Şevki Vanlı, dünya mizahının ustası G. Bernard Shaw'un bir sözünü yazmış:

'Yapamayan öğretir.'

Elbette çağrışımlarını okurlara bıraktığımız bu sözün doğruluğunu o, eserleriyle kanıtlamış.

Şevki Vanlı'nın Düşünceler ve Tasarımlar kitabına da bakınca, anılarla, anılardaki kuramsal bilgilerle birlikte her şey yerine oturuyor. Düşle Düşünce Arasında'dan Yapıyla Konuşma'dan sanatçı yaratıcılığını,hayal gücünü gösteren bir bölüm:

'Çevredeki yapılar bize bir şeyler söyler. Bazıları zaman ve mekándan bağımsız, bazıları da bağımlıdır; alışkanlıklarımızla onlara anlam veririz. Herkes kendi gelişmiş duygularıyla hisseder; bir müzisyen yapının güzelliğini onu sese çevirerek algılayabilir. Görsel sanatla uğraşan bir çok kişi mimariyi bir tür kompozisyon olarak görebilir. Güzelliğin, insanların bütün duygularıyla ilişkisi vardır. Biz de müzik dinlerken binalar görür, hayaller kurarız.'

Düşünceler ve Tasarım'a baktığınızda, Türkiye'nin dünyanın nice kentinde, onun tasarlayıp uyguladığı yapıları hatırlayacaksınız, birini önünden geçerken mutlaka görmüşünüzdür.

Görselliğin önemini bir kez daha hatırlatıyor bu kitap.

DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ

Karamazov Kardeşler / Dostoyevski / İletişim

Gutenberg Galaksisi / Enis Batur / YKY

Tıkanan Siyaset / Tarhan Erdem / Sel

Barış Sofrası / Cengiz Bektaş / Evrensel

Düş Yorgunu / Cahit Tanyol / Gendaş

Yazarın Tüm Yazıları