Doğan Hızlan: Birdenbire sonbahar

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Birdenbire geldi sonbahar. Yağmur, soğuk. Yazın avareliğinden bizi konser, tiyatro salonlarının sıcaklığına çağırıyor.

Arthur Rimbaud'nun unutmadığım bir dizesi. Hatırımda kaldığı kadar:

‘‘Birdenbire sonbahar.’’

Ruh nekahat dönemini yaşamadan kendini sonbaharda bulur.

Geniş bir ıskalada çok şey söylenebilir. Çağrışımları üzerine bir deneme kitabı yazılabilir.

Hazan ya da güz mevsimi de diyebilirsiniz. Hazan'ı kullanmasam da, şarkılardan, şiirlerden sözlüğümde bir köşede duracak.

İnsanı apansız avlayan, yağmurlar, soğuklar.

Ömrün mevsimlerle arasında ne paralellik vardır? Belli yaştakilere bu sorum. Mevsim değişiminin yansımadığı yaşlar vardır.

Sonbahar hüzünlü müdür? Öyle diyenler çıkabilir. Belki de bizi William Shakespeare yanılttı:

‘‘Nice yazlardan sonra, kaygılarımızın kışı gelir’’ diye yazarak.

Yazı çok sevmediğimi okurlarım bilir. Türk edebiyatında yazla ilgili bellek antolojimde ilk mısra Ülkü Tamer'indir:

‘‘Yazın bittiği her yerde söylenir.’’

Her sonbahar yazımda, o şiire duyduğum aşkı tazelerim.

Sanki elinde asa bir masalcı yaza vedaı anlatır.

Uzun bir sonbahar, mutluluk ile hüznün karışımıdır bence.

Yahya Kemal Beyatlı, ‘‘Günler kısaldı. Kanlıca'nın ihtiyarları/ Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları’’ demiş. Evet, onlar bir bir geçen sonbaharları hatırlıyorlar.

Ne güzel, ne ustaca bir şiirsel tutarlılık değil mi? İhtiyarlar geçen baharları değil geçen sonbaharları hatırlıyorlar.

***

EYLÜL başından beri ilan tahtalarında okuduğum tek cümle, sonbahara özlemimi tutkuya dönüştürüyor:

Ekim'de perdelerimizi açıyoruz.

Rüyamda bir gece ansızın uyanıp, perde diye bağıracağım nerdeyse.

Bu tek cümle bile bende; sonbahara, yağmurlara özlemi artırıyor. Jacques Prevert'in Barbara şiirinden dört dize. Teoman Aktürel'in çevirisinden:

‘‘Anımsa Barbara/ Yağmur yağıyordu o gün Brest'e durmadan/ Yürüyordun gülümseyerek yağmur altında /Şaşkın, hayran, sırılsıklam’’

Stefan Zweig'ın Amok romanındaki gibi, ruhumu, bedenimi, zihnimi ancak tropikal yağmurlar temizleyebilir.

Yağmur çiselemesini, Názım Hikmet'in şiiri yüzünden mi sevmiyorum:

‘‘Yağmur çiseliyor/ korkarak/yavaş sesle/bir ihanet konuşması gibi.’’

Sebzeler, meyvalar artık mevsim değişiklerini haber vermiyorlar bize.

Ağustos ayındaki lahana, üşütüyor beni.

Yaz ayvaları, çiçek açmamış ağaçlardan toplanmış sanki.

***

GALERİLERİN,salonların önünde kestaneciler. Havaya kestane kebap karışmış. Birlikte içeriye girelim yarın.



Yazarın Tüm Yazıları