Demirel, mevcut ama meknuzu arıyor

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

ETİMESGUT Askeri Havaalanı'nın VIP salonunda Cumhurbaşkanı'nı bekliyoruz. Çorlu'ya uçacağız. Manisa Milletvekili Sümer Oral, 8 Temmuz günü de buradan Cumhurbaşkanı ile Çorlu'ya gittiklerini hatırlatıyor:

‘‘Çorlu'ya yaklaşırken hava birdenbire bozdu, geri döndük. Cumhurbaşkanımız, ‘Alacağın olsun El Nino, bugün bizim yolumuzu kestin' dedi gülerek.’’

Cumhurbaşkanı, Casa uçağının ön bölümüne Genel Sekreter Necdet Seçkinöz, Başdanışmanı Ahmet Sarp, Sümer Oral ve beni davet ediyor: ‘‘Her şeyin bir olacağı vardır. 8 Temmuz'da El Nino bize engel oldu. Bize zaiyatı olmadı. Tekirdağ'da tören alanına büyük zaiyat vermiş. Açılış bugüne kısmetmiş.’’

Seçim kararı ve YAŞ toplantısı sonrası ortamın durulduğunu söylüyorum. Müstehzi bakarak, ‘‘Bunu siz nasıl gösterirseniz öyle oluyor’’ diyor:

‘‘Vatandaş gelip, ‘Demokrasilerde çare tükenmez' demiştin; ‘hadi bize de çare söyle' diyor. Benim dediğim, sadece demokrasilerde çare tükenmez değil ki; meşruiyet içinde tükenmez demektir. Ama sizin dediğiniz de doğru, demokrasi ile meşruiyet zaten birbirini tamamlar. Çare, demokratik sabır ve tavırla bulunur. Hür ve serbest sistemi işletirken sıkıntılarımız var; biz tartışmaları kâfi bilgiyle yapmıyoruz. Geçmiş hadiseleri çabuk unutuyor ya da çarpıtıyoruz. Bu yüzden disinformasyon ve misinformasyon, yanıltma ve yanlış bilgilendirme oluyor. Adamın dediği şey, ‘Only truth, only truth...' Sadece ve sadece hakikat. Mesele hakikati aramak olsa seviye kazanabilir. Yine de gözünü sevdiğimin açık toplum!’’

Sümer Oral, Türkiye'nin boşa çok zaman yitirdiğini söylüyor. Demirel, zamanın durduk yerde değil, bir bedelle kazanılacağını vurguluyor:

‘‘Nereden geliyoruz? Cumhuriyetle 50 dolardan başlayan, 1950'lerde 300 dolara gelen susturulmuş değil suskun bir toplum. Buradan konuşan topluma geçiyorsunuz, kolay değil. Bu yüzden, gözünü seveyim açık toplum! Değerleri açık bir toplum ortaya çıkıyor. Ben, haftada iki gün toplumun her kesimini çağırıp konuşurken ne yapıyorum? Halka ve Türkiye'ye de bir şeyler intikal etsin istiyorum. Gözden kaçıyor; hepsinde bir rüzgâr, bir mesaj vardır.’’

Araya girip, ‘‘Bunca gezi; temeller atıyor, kurdeleler kesip okullar, fabrikalar, huzurevleri, iş merkezleri ve santrallar açıyorsunuz. Bu coşku ve yoğun tempo içinde neyi arıyorsunuz?’’ diye sorunca keyifle anlatıyor:

‘‘Mevcut ve meknuzu (toprağa gizlenmiş, gömülü, saklı) arıyorum. Toprağa gizli madeni bulmak gibi, gizli kalmış insan kaynaklarını Türkiye'ye vermenin zamanı geldi, bunu arıyorum. Nasıl ki sular gözeneklerden akıp dere, dereler akıp ırmak, ırmaklar da nehir oluyorsa, işte öyle! Ki nehir, muhteşem bir enerjidir, müthiş bir kaynaktır. Türkiye nehirleşme safhasındadır. Ben bu nehirleşmeyi Türkiye'nin her tarafında yaymak istiyorum.’’

İstanbul üzerinden geçerken aşağıya bakıp, 30 yıllık hayalini anlatıyor:

‘‘İstanbul'un iki yakasında da sanayi patladı. Tıkandı İstanbul. Çorlu şurada; ne var? NATO'ya bu alanı yaptırdık, Ben Başbakan'ken başlattım. Bu imkân iki üç yıldır tekliyor. Bir peron yapılmalı ki, kullanılsın. Askeri yasak demiyor. Devlet yapacak, bir-iki trilyon lazım. Geç de olsa açıyoruz. İstanbul buraya 40, Edirne'ye 75 dakika. Bir de liman olsa! Devlet iskeleyi bir türlü liman yapamıyor, ‘Gelin yapın işletin' dedik. Ali ve Ömer Dinçkök gelip yaptılar. Bir de Serbest Bölge lazım. Beyşehir'in Zekeriya Köyü'nden bir çocuk çıkmış, Kemal Şahin. Almanya'da okuyup iş hayatına atılmış. Şimdi Serbest Bölge kuruyor. İşte, mevcut ama meknuz bu kabiliyetleri arıyorum. 44 Kemal Şahin arıyorum. 20 idi, 40 oldu. Neden 400 olmasın?’’

Çorlu Havaalanı ve Tekirdağ Limanı'nı açarken, Serbest Bölge'nin temelini atarken bu yüzden çok coşkuluydu. Meknuzu dün de Eskişehir'de aradı...

Hazindir... Buna bile kızanlar çıkacaktır Türkiye'de!













Yazarın Tüm Yazıları