Bu Lozan başka Lozan...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Taner Baytok, Türkiye'nin Bern'deki büyükelçisidir. Bu satırların yazarının da kardeş yakınlığında bir dostudur. O nedenle Türkiye'nin onurunu, haklarını savunmak için nerdeyse 40 yıla yaklaşan diplomatlık yaşamında ne tür mücadeleler verdiğini biz iyi biliriz.

Biliriz ama ‘‘dostunu kollamış’’ diyenler çıkabilir düşüncesiyle onun çabalarını çoğu kez gözardı etmişizdir.

Lakin İsviçre makamlarının, Lozan Antlaşması'nın 75'inci yıldönümü dolayısıyla Baytok'un yapmak istediği görkemli ‘‘kabul resmi’’ne engel oldukları haberi kamuoyuna da yansıyınca, artık o ambargoyu kaldırdık.

Baytok, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra imzalananlar arasında yaşayan tek antlaşma olan Lozan'ın önemini dünyaya anlatmak istiyordu. Çünkü Lozan, Almanlar'la imzalanan Versailles ve Osmanlılar'la imzalanan Sevres gibi, taraflardan birini ezmeyi öngören antlaşmaların değil, hak ve adalet ilkelerine uygun antlaşmaların ömrünün uzun olduğunu ispat etmişti.

Ama Sevres'çiler bandosuna meğer, ‘‘tarafsız ülke’’ sandığımız İsviçre de çoktan katılmış. O yüzden olacak, ‘‘Kürt ve Ermeni grupların tepkisi’’ gibisinden uyduruk bir gerekçeyle Baytok'un ‘‘24 Temmuz günü, Lozan Antlaşması'nın imzalandığı Rumine Sarayı'ndaki tarihi salonu dev bir anma töreni resepsiyonu için kiralama’’ isteği, kentin bağlı olduğu Vaud Kantonu ve Federal Hükümet tarafından resmen geri çevrilmiş.

Dahası... ‘‘Lozan'ın İsviçre'de imzalanmasını, bu ülkenin bir günahı imiş gibi’’ gören zihniyet egemen olmaya başlamış ki aslında kendileri için onur nedeni olan Lozan'ı dışlamaya başlamışlar. Baytok'un şahsında Türkiye'yi -deyim ağırımıza gidiyor ama daha uygun bir kelime bulamıyoruz- aşağılama yolunu seçmişler.

Aslında İsviçre'nin yaptığıyla Avrupa Birliği'nin geçen yıl Lüksemburg'da aldığı ‘‘Türkiye'yi dışlama’’ kararı aynı resmin görüntüleridir.

Türkiye'nin Güneyoğu'sundaki PKK terörü ile son zamanlarda tekrar hortlatılan ‘‘Ermeni soykırımı’’ iddiaları keza o resmin içindedir. Avustralya, Belçika, Fransa ve Kanada ile Yunanistan ve Rusya'daki yasama organlarının ‘‘Ermeni soykırımını tanıma’’ kararları keza o diziye dahildir.

İngiliz, İtalyan ve Alman Dışişleri Bakanları'nın ‘‘Türkiye'nin Doğu sınırlarının belirsiz olduğu’’na ilişkin beyanları öyledir.

Dikkat edilirse bunların tek ortak noktası, ‘‘Lozan'ı yok saymak. Onun yerine bir olanak yaratıp Sevres Antlaşması'nı -daha doğrusu aynı nitelikte bir antlaşmayı- yürürlüğe koymak’’tır.

Gördüğünüz gibi Türkiye yoğun bir kuşatma altındadır. Kuşatmadan çıkmak için açık bıraktıkları tek yolun ucunda da Sevres vardır.

Onların bunu istemesi normal... Önemli olan biz buna razı mıyız?













Yazarın Tüm Yazıları