Biraz yavaşlayın, yoksa hayatı ıskalayacaksınız

Beni yavaşlat Tanrım!.. Zamanın sonsuz görüntüsüyle hızımı azalt!.. Bir çiçeğe bakmayı, iyi bir kitaptan birkaç satır okumayı ve yarışın daima daha çok hız için olmadığını anımsat her gün bana...

Köklerimi yaşamın katlanılan değerler toprağının derinliğine -daha çok- göndermek ve kaderimdeki yıldızlara doğru -daha çok- büyüyebilmek için beni yavaşlat Tanrım!..

Wilfred A.Peterson'un bir şiirinden alınmış bazı satırlar bunlar.

Eğer hayata endişeden ve korkudan uzak, sevgi dolu gözlerle bakabilen, beyninizi daima olumlu düşüncelere yönlendirip yüreğindeki sınırsız sevecenliği cömertçe yansıtabilen ve tüm iyilikleri bir mıknatıs gibi çevresinde yoğunlaştırabilen biri olmayı gerçekten istiyorsanız, yavaşlamalısınız. Yavaşlayıp biraz soluklanmalı, hayatı duymaya ve anlamaya çalışmalısınız.

Benliğinizden sessizce yayılan inançlarınızın, düşünce ve duygularınızın sentezi olan titreşimlerin doğru okunmasını, doğru frekanslarla size geri dönmesini istiyorsanız... Sürekli olarak zorluklar ve sorunlarla karşılaşmayı beklediğinizde, bu olumsuz düşüncelerin geleceğiniz için mutsuzluk tohumları olabileceğine yürekten inanıyorsanız... Evrende var olan tüm karmaşık ilişkilerin, benzer frekanstaki tüm enerjilerin bir mıknatıs gibi birbirlerini çektiğini, çoğalttığını ve büyüttüğünü düşünüyorsanız... Hayat çizginizde gerçekleşen her olayın benliğinizde gezinen olumsuz veya olumlu duygu ve düşünceleri yansıttığını siz de kabul ediyorsanız, yavaşlamanın ‘‘daha iyi ve daha kaliteli bir hayat için’’ zorunluluk olduğunu farkında olmalısınız.

YARGILAMAZSINIZ

Bir insanın beyninden günde ortalama 40-50 bin kadar düşüncenin geçtiği, yargı, eleştiri ve endişe içeren olumsuz düşüncelerin olumlulardan daha fazla olduğu belirtiliyor. Bu doğru bir bilgi ise yavaşlamalı, mutsuzluğunuza, umutsuzluk ve sevgisizliğinize kısacası başarısızlığınıza neden olan olumsuz duygu ve düşüncelerden kendinizi arındırmalısınız.

‘‘Olumsuz düşüncelerinizin temel sorumlusu olan yargıdan mutlaka kurtulmanın bir yolunu bulmalısınız. Yargının sevgiyi parçaladığı, benliği böldüğü, barışı sildiğini söyleyenler, evrensel bir doğrunun altını çiziyor. Daha az yargılamak ve yargıdan kaçmak istiyorsanız, yavaşlamak zorundasınız.

FARKLILAŞIRSINIZ

Yavaşlarsanız, en zor dönemeçlerde bile, karşılaştığınız olumsuzluklarda bile ‘‘Neden ben?’’ isyanından mümkün olduğunca uzak kalırsınız. ‘‘Bu da geçer’’in sadece tedavi edici değil, aynı zamanda önleyici bir ilaç olduğunun yavaşlayınca farkına daha iyi varırsınız. Yavaşlarsanız, farklılığınızı hisseder, farkındalığı fark eder, yaşamınıza anlamsız korkular ve hırslar yerine olumlu ve mantıklı düşünceler katarsınız.

Yavaşlarsınız, ‘‘sevgi ve korkunun duygusal bütünlüğünüzün birbirine zıt iki ucunu oluşturduğunu’’ daha kolay ve daha çok fark edersiniz. Bu iki zıt nokta arasında gidip gelen algılarınızın sevgiden uzaklaşıp korkuya yaklaştıkça, daha sık hastalandığınızı da kolayca gözlemlersiniz. Sevgide daha çok kalıp iyiliğin gücünü daha çok hisseder ve hastalıklarınıza kalıcı çözümler üretirsiniz.

ÇABUK İYİLEŞİRSİNİZ

Yavaşlarsanız, ‘‘sevgi ile attığınız her adım, ağzınızdan yargısızca dökülen her kelime gerçek kimliğinizi bulmak için sarfettiğiniz her dürüst gayret sizi daha kolay değiştirecektir.’’ Eğer bu değişim ve yavaşlamayı sürdürebilirseniz, ‘‘sık tekrarlayan baş ağrılarınızın, yorgunluk, bıkkınlık ve unutkanlık gibi can sıkıcı sorunlarınızın, uyku bozukluklarınızın’’ ve daha pek çok şeyin sizi bir bir kendiliklerinden terk ettiğini hayretle göreceksiniz.

İNANÇLIOLURSUNUZ

‘‘Yanınızda kimlerin yürüdüğünü bilseydiniz, kendinizi yalnız hissetmezdiniz.’’ Bu olağanüstü cümleyi ben de duyar duymaz ürperdim. Yavaşlarsanız inanmanın gücünü ve gizemini, sevginin, dostluğun tükenmez desteğini ve daha pek çok şeyi yanınıza alırsınız. Yalnız olmadığınızı, bu yürüyüşte size pek çok şeyin eşlik ettiğini daha iyi fark edersiniz. Yardım istemekten daha az korkar, daha kolay affeder, hoşgörür, daha çok özür diler, bedeninizi ve ruhunuzu kısacası hayatınızı daha iyi dinlersiniz. Yeter ki, biraz yavaşlayın. İçinizdeki inanca güvenin, geleceğinize inanın.

HAFİFLER SAFLAŞIRSINIZ

j. Krishnamurti, ‘‘Yoğunlaştığınız ve yavaşladığınızda sessizleşir, sakinleşir, kendinizi unutursunuz. İşte o kendinizi unuttuğunuz ve yavaşladığınız anlarda güzelliği daha çok görürsünüz. Çünkü güzelliğin özü ben'in yokluğudur. Yavaşlayıp yoğunlaştığınızda zihninizin derinliğine daha çok dalar, niçin yaşadığınızı ve enerjinizi nelerin tükettiğini daha akıllıca sorgularsınız. Meditasyonun özünde Ben'i unutmak vardır. Meditasyon her şeyin kendinden kaynaklandığı, o olağanüstü Şey'e ulaşmaktır. Onu bulana ne mutlu’’ derken belki de meditasyonun verdiği yavaşlığın erdemini vurguluyordu.

‘‘İnsanlar zamanın ötesinde bir şeyin olup olmadığını hep sormuştur ve hálá da sormaktadır. Mutlak saf olan bir şey gerçekten var mıdır? Hiçbir düşünce ve deneyimin etkilemediği tamamen saf, tümüyle saf bir şey! O saflığı bulabilene ne mutlu’’ cümleleriyle ifade edilmek istenen amaca ulaşmanın yolu da öncelikle durup biraz yavaşlamaktan geçiyor gibi görünüyor. Unutmayın! Aşırı hız hayat otobanında da tehlikelidir.
Yazarın Tüm Yazıları