Bir bilene sormalı ve İzmir Limanı’nı öyle yönetmeli

“Krizleri fırsata çevirmek...”

Lucien Arkas’ın ağzından bu sözü çok sık duyarım.

Haberin Devamı

Nitekim, Türkiye’nin 1994’teki, 2001’deki krizlerinde de yatırım yapan ender şirketlerden biri oldu Arkas...
O dönemlerde daha fazla büyüdü; Türkiye’nin avantajlarını kendi lehine çevirmeyi başarabildi.
Arkas bugün, Türkiye’nin en büyük deniz taşımacılığı filosu olduğu gibi Akdeniz’in de parlayan yıldızı haline geldi.
Egeli, İzmirli bir şirket olduğu için şahsen ben gurur duyuyorum.
“İzmir’in geri kaldığını” veya “İzmir’in büyük bir köy haline geldiği” söylendiğinde de Arkas’ı örnek gösteriyorum.
Çünkü, eğer iyi bir fikriniz, projeniz varsa bugün nerede olduğunuzun hiçbir önemi yok.
Yeter ki, doğru, planlı ve stratejik bir yatırım haritanız olsun.
***
Bu yazdıklarımı haklı çıkaran bir gelişme daha yaşandı.
Arkas, Türkiye’nin en büyük konteynır gemisini geçenlerde Almanya’da teslim aldı.
2500 konteynır kapasiteli geminin uzunluğu iki futbol sahası kadar...
Krizden önce 42 milyon Euro istenen gemi 23 milyona mal edilmiş.
Yani 19 milyon Euro kriz indirimi yapılmış.
Yeni gemiyle birlikte filo 31’e çıkmış.
31 geminin tamamı da Türk bayraklı...
Belki, birçok insan için gemide asılan bayrağın hangisi olduğu çok önemli değildir.
Ama bilin ki, geminize Türk bayrağı asıyorsanız, bunun anlamı ekstra maliyetleri göze almak demektir. Buna rağmen Lucien Arkas, bu maliyete katlanıyor ve gemilerinin tamamını İzmir Limanı’nda kayıtlı gösteriyor.
Arkas’ın gemi teslim töreninde söylediği çok önemli bir cümle var aslında...
***
Diyor ki...
“Türkiye, 2023’teki 500 milyar dolar ihracat hedefi için liman ve demiryoluna yatırım yapmalı...”
Bugün 100 milyar doların biraz üzerinde bir ihracatımız var.
Hedef beş katı olduğuna göre, bugünkü liman kapasitesinin bunu karşılaması mümkün değil.
Alsancak Limanı ile ilgili mutlaka yeni bir plana ihtiyaç var.
Özelleştirme olacağı için limana yıllardır yatırım yapılmıyordu.
Şimdi, hem bu yatırımlar bekliyor, hem de limanın bundan sonra nasıl yönetileceği tartışılıyor.
Uzun zamandır Lucien Arkas’ın bu konuda da bir önerisi var.
“Kamu ve özel sektör birlikte yönetsin” diyor.
Olmaz mı?
Neden olmasın...
Krizleri fırsata çevirmek nasıl bir öngörü gerektiriyorsa...
Türkiye’nin en büyük gemi filosuna ve hacmine sahip Lucien Arkas’ın bu fikri üzerinde de düşünmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Sanırsınız ki profesyonel gruplar

Haberin Devamı

BAZEN öyle anlar yaşıyorum ki, Türk gençliğine olan inancım ve güvenim daha da artıyor.
Anlatayım...
Hürriyet’in düzenlediği Genç Nota Liselerarası Müzik Yarışması’nın İzmir elemeleri için pazar günü İsmet İnönü Sanat Merkezi’ndeydik.
Birbirinden iyi hazırlanmış müzik grupları sahnede performanslarını sergilediler.
Sanırsınız ki, karşınızdakiler profesyonel gruplar...
Öyle zor parçaları, öyle ustalıkla çaldılar ve söylediler ki...
Şaşarsınız...
İnanın seçim yaparken zorlandım.
Hem onların heyecanlarını görünce mutlu oldum, hem de gençlerimizin müziğe olan tutkusunu ayakta alkışladım.
Genç Nota’nın finali 20 Mayıs’ta Ankara’da yapılacak.
İzmir’den altı okulumuz bu finale katılacak.
Ve eminim ki, en az birkaçı ödülleri alıp dönecekler.

Haberin Devamı

İki efsanevi başkan Karşıyaka’nın konuğu

1912 Karşıyaka Derneği’nin güzel bir organizasyonu var. Bu akşam İzmir Hilton Oteli’nde 18.30’da başlayacak geceye Karşıyaka’nın ve Galatasaray’ın en başarılı dönemlerine imza atan iki başkanı konuk olacak.
İbrahim Koç ve Faruk Süren...
Konu başlığı başarının şifreleri...
Koç ve Süren’in anlatacaklarını gerçekten merak ediyorum.
Neden mi?
Çünkü, her iki takım da son dönemde “futbol öğütme makinası” gibi çalışıyor.
Hadi diyelim; Galatasaray’ın sponsorluk ve maç gelirleri bazı harcamaları uzun vadede karşılayabilir.
Ya Karşıyaka...
Her sezon yeni bir takım kurulur mu?
İki yılda 50 yönetici küstürülür mü?
Hele bunlar camianın önde gelen ve yeşil kırmızılı renklere gönül veren çok önemli isimlerse...
Bazı şeyleri şimdi yazmıyorum.
Çok önemli bir gerekçem var çünkü...
Play Off...
Karşıyaka’nın son maçlarını büyük bir keyifle izledim. Takımın kendine olan inancı yerine geldi. Takım aynı takım... Ama sezon başından beri kısır tartışmalar olunca, yönetimle teknik heyet arasında diyalog kurulunca bir anda her şey değişiverdi.
O yüzden diyorum ki...
Karşıyaka’yı güçlü başkanlar ve güçlü teknik direktörler yönetmeli.

Yazarın Tüm Yazıları