Aşağıdan gelen sesler

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Bir gün bir parti genel başkanının, bir başbakanın politik bir soruya şöyle bir cevap verdiğini hayal ediyorum:

‘‘Bugün politikadan konuşmayacağım. Dün Fazıl Say'ı dinledim çok etkilendim, İdil Biret, Brahms piyano sonatlarını doldurmuş, arkadaşlarım onu tavsiye etti, ben de beğendim, bugün 14.00'te onunla randevum var.’’

Hürriyet Pazar'ı politika dünyasında, sadece politika yapılacağını sananların okumasını istiyorum.

Değişen Türkiye'yi, kültür çeşitliliğini, bari ses haritasından izlesinler. Genç kuşağı sesten tanısınlar.

Fazıl Say, ‘‘Büyük bir kamyonun arkasına piyanomu koyup Anadolu'nun en ücra köşelerinde, gerekirse köy meydanlarında konser vereceğim’’ diyor.

Ne iyi olur. Yavan siyaset nutukları yerine, gerçek bir müziğin yankılanması, bir çok kişinin hayatını değiştirebilir, orada yaşayanlara bir şifa gibi gelir.

İstanbul'da Hürriyet'in salonunda dinlediğim Anadolu Yıldızları çok kültürlü Anadolu'nun çok sesli müziği nasıl sevdiğinin göstergesi.

Gila Benmayor'un Midyat'ta Ave Maria yazısında, Şükriye Tutkun'un Ave Maria'Mar Barsavmu Kilisesi'nden Midyat sokaklarında yankılandığını anlatırken, çok kültürlü Anadolu imajını tazeliyor.

Ertuğrul Özkök, dikkatimi çekti, kilisenin duvarındaki Meryem Ana'nın bir Ortadoğulunun yüz hatlarını taşıdığını. Aynı cam altı resimleri gibi.

***

MİTHAT Cemal Kuntay, İmparatorluğun çöküş nedenlerinden birinin de, ses idrakindeki yanılmadan kaynaklandığını yazmıştı.

'Padişahım açız' diye bağıranların, kulaklara,'Padişahım çok yaşa!' diye iletildiği için.

Politikacılar, nedense sadece birbirlerini dinliyorlar, birbirlerinin sesiyle tahrik oluyorlar. Tek sesli bir dünyanın cılızlığı, her şeye yansıyor.

Oysa, büyük şehirlerden, Anadolu'dan, değişik kesimlerden sesler geliyor ve şiddeti de gittikçe yükseliyor.

Çünkü bu, yaşanan, acı çekilen bir kültürün sese dönüşmüş gerçek belgesidir.

Bir gün, bir politikacının, bir sanatçı, bir müzikçi, bir ressam, bir şair hakkında fikir beyan ettiğini, yargısını söylediğini duymak istiyorum. Gerçekten beni yönetenlerin bu göreve layık olduklarını, benim ölçütlerim içinde ispatlamalarını bekliyorum.

***

ANADOLU Yıldızları'nın sesinin ulaşmadığı, Fazıl Say'ın Mozart'ını dinlemeyen, Şükriye Tutkun'un Ave Mariası'nın ürpertisini hissetmeyen kulakların sahiplerinin yönetiminden umudum yok.













Yazarın Tüm Yazıları