Amerika, Kürt devleti istiyor mu?

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in ‘‘ABD Irak'ı parçalayıp, kuzeyde uydu bir Kürt devleti kurmak istiyor’’ şeklindeki çıkışı, Türk kamuoyu ve resmi çevrelerinde yaygın bir şekilde paylaşılan bir kaygının ifadesidir.

ABD, gerçekten de Irak'ı parçalamak istiyor mu?

Beyaz Saray'da Başkan'ın onayından geçmiş olan ulusal güvenlik talimatları esas alınırsa, bu yönde resmi bir politikanın bulunmadığını belirtmek gerekir.

Amerikan politikası, başından beri Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olmuştur.

Teraziye konduğunda, Amerika'nın bu politikasına sadık kalmasını zorunlu kılan faktörler, bu politikadan ayrılmasını cazip kılacak hesaplara kıyasla daha ağır basmıştır.

Birinci nedeni, parçalanmış bir Irak'ın, bölgede dizginlenemeyecek ölçüde kuvvetli bir İran nüfuzu yaratacak olmasıdır ki, bunun Amerikan çıkarlarına hizmet edeceğini düşünmek gerçekçi olmaz.

İkincisi, kuzeyde kurulacak bir Kürt devleti, bütün Arap dünyası tarafından ‘‘Arap toprağından bir kayıp’’ olarak algılanacaktır. ABD, bu yönde bir tasarımı desteklediği takdirde, bütün Arap ülkelerini karşısında bulacaktır.

* * *

Parçalanan bir Irak'ın içine gireceği türbülansın, kendilerini oldum olası güvenlikte hissetmeyen ürkek Körfez ülkeleri için bir kâbus senaryosu olacağı ayrıca belirtilmelidir.

Ve nihayet, ABD, Irak'ın parçalanmasını teşvik ettiği takdirde, ‘‘pire için yorganı yakabilecek’’ bir Türkiye'yi karşısında bulacaktır.

Amerika, Türkiye'nin kapılarını açtığı çok geniş bir coğrafyada nüfuzunu koruyabilmek için istikrarlı ve iyi geçindiği bir Türkiye'ye mahkûmdur.

Bütün bu faktörler Amerika'yı birleşik bir Irak'tan yana olmaya itiyor.

Gelgelelim, Amerika'nın bugün Irak karşısında uyguladığı tecrit politikası, fiiliyatta kendi resmi politikasıyla da çelişen bir durum yaratıyor.

Amerika'nın Saddam Hüseyin'in Kuzey Irak'ta egemenliğini icra edebilmesini engellemesi ve kuzeyin merkezle olan bağlarını zayıflatması, yarattığı sonuçlar itibariyle ‘‘toprak bütünlüğünü destekleme’’ politikasını geçersiz kılıyor.

Tecrit politikasının Kuzey Irak'ta yarattığı ‘‘kuvvet boşluğu’’, uzun dönemde kuzeyin ‘‘kopmasına’’, buradaki Kürtler'in kendi başlarına giriştikleri iktidar egzersizinin kurumsallaşmasına yol açıyor.

* * *

Bu oluşum, kaçınılmaz olarak, Türkiye'nin ulusal güvenlik hedeflerini tehdit eden ciddi riskler yaratıyor.

Belirsizliğin sürmesi, ‘‘Kürt sorunu’’nun enternasyonalize olmasına ve pek çok Batılı merkezin geleceğe dönük hesaplarla Kuzey Irak'a ‘‘elini sokup’’ şimdiden pozisyon almasına yol açıyor.

ABD'nin 1991 sonrasında Kuzey Irak'ta Türk resmi çevrelerinde kuşku yaratan başka davranışları ayrı bir yazı konusudur.

Sonuçta, Amerika'nın şimdilik Irak'ı parçalamak gibi bir resmi siyasetinin bulunmadığı, ancak uygulamada bu politikanın hedeflerinin tam tersi sonuçlar doğuran, bu hedeflerin içini boşaltan fiili bir tutumun söz konusu olduğu belirtilebilir.

Bu nedenle, Amerika, Bülent Ecevit'in çıkışlarına kızacağı yerde, Türkiye'nin haklı kaygılarına anlayışla yaklaşmaya çalışmalıdır.













Yazarın Tüm Yazıları