AKP iktidarının hiç mi suçu yoktur: Esas mağdur TSK’dır

TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin Silahlı Kuvvetleri, bize kalırsa dünyanın en demokratik, en özgürlükçü ve parlamenter sisteme inanmış, destek vermiş tek ordusudur.

Haberin Devamı

27 Nisan Bildirisini yorumlayanlar, lütfen ellerini vicdanlarına koysunlar ve sağduyularının sesine kulak versinler. Bu hükümetin 4.5 yıl süren iktidarında, Türk Silahlı Kuvvetleri, Parlamenter rejimin önünü kesecek hangi davranışta bulunmuştur?

Bırakın hükümetin önünü kesmeyi, onun bütün uygulamalarına en munis haliyle yaklaşmış, demokrasi bekçiliği adına sabır ve sadakat göstermiştir.

Nasrettin Hoca’nın evine giren hırsız hadisesinde olduğu gibi ve yine hoca’nın deyimiyle "Hırsızın hiç mi suçu yok?" örneğinde olduğu gibi, burada biz de soruyoruz, "Bu iktidarın hiç mi suçu yok?"

İktidara ait kimi belediyelerin yemediği halt kalmadı. Yolsuzluk, hırsızlık dizboyu süregiderken ; yağan yağmurlar caddeleri basıp, lağım borularını patlatırken; kent içi ulaşım hizmetleri rezilane seyrederken; ya dini merasim peşindeler ya dinsel içerikli tiyatroları çoluk, çocuğa oynatma sevdasındalar, ya da ’müslümanlar nasıl gerdeğe girer...’ türünden ipe, sapa gelmez yayınlar ve etkinlikler peşinde koşturmaktalar. Bunlara birisi ’ne yapıyorsun’ demese dur-durak tanıdıkları yok. Maşaallah gemi azı almış gidiyorlar. Adeta Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin esaslarını paspas gibi çiğneyip, bir köşeye atma sevdasındalar.

Laikliğe atılmayan çentik, vurulmayan darbe yok gibi... Hükümet bunları görmemiş, bunlardan habersiz olmuş olabilir mi? Her Ramazan ayında bu belediyeler; adeta kentlerine, kasabalarına, beldelerine bir ’Medine kültürü’ yerleştirme çaba ve yarışındalar. Kurulan çorba, pilav çadırlarını Başbakan ve Bakanlar ile Milletvekilleri ziyaret edip, bunlara destek vermiyorlar mı?

Laiklikle demokrasi birbirinden ayrılabilir mi? Siz birisini alır, öbürünü ötelerseniz, demokrasi adına doğru bir iş yapmış olabilir misiniz?

Cumhurbaşkanlığı seçimini içinden çıkılmaz hale getiren de bu iktidarın başıdır. Başbakan "Düşündüm, taşındım; uzun uzun inceledikten sonra Abdullah Gül kardeşim üzerinde karar kıldım" diyor.

Tek başına incelemiş, tek başına düşünmüş, tek başına karar vermiş. 70 milyonun başına bu yolla Başkan seçilebilir mi?

Yine Başbakan "Balıkçılara danıştım, taksi durağındaki şoförlere danıştım, epey insana danıştım" diyor. İyi de, balıkçılara danışan Başbakan, mecliste 150 milletvekili olan, ana mıualefet partisine niye danışmıyor? O 150 milletvekili ile onlara oy veren milyonlarca seçmenin, onun gözünde hükmü yok mu ? Bu mu demokrasi iradesi?

"Abdullah Gül kardeşimi seçtim" diyerek, bir abi, kardeş ilişkisi içinde Cumhurbaşkanı seçilebilir mi? Bu bir feodalite olmaz mı?

Allahaşkına, bütün AKP milletvekilleri, ellerini vicdanlarına koysunlar ve objektif düşünsünler. Burada mağdur olan kimlerdir? Cumhuriyetin ve demokrasinin sekteye uğramasının kapılarını ardına kadar zorlayan ve felaket tellalığına soyunanlar kimlerdir?

Kimse mağdur pozlarına girmesin. Burada asıl mağdur olan Türk Silahlı Kuvvetleridir. Zira; onlar hiç de istemedikleri halde, bu mecranın içine adeta zorla itilmekte, sabırları zorlanmakta, duruşları ve karakterleri test edilmektedir.

C.Y.-ANKARA

Haddini aşmış

Haberin Devamı

arhavim.net.com sitesinde yeralan ’forumda kon konular’ kısmındaki yazıları dikkatle incelerseniz, Genel Kurmay Genel Başkanlığına ve bize emanet edilen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu ulu önder Atatürk’e: savunmakta ve sahip olmakta kararlı olduğumuz "laik ve demokratik rejime" yönelik rencide edici aleyhte yazılar yeralmaktadır.

İncelemeye alınıp haddi aşan yazılardaki sözler nedeniyle sitenin kapatılması beni mutlu edecektir.

Cengiz ŞAHİN

Kaldırımlar motor yolu oldu

SON
zamanlarda sıkça, kaldırımlardan giden ve yolları ters yönde kullanan motorlara rastlıyorum. Motorlar çoğunlukla pizzacı-hamburgercilere(Fast food) ait. Bu sebeple bu pizzacılar vb.nden alışveriş yapmıyorum ve diğer vatandaşlara da aynı çağrıyı yapıyorum. Acaba yetkililer de, yayalar zarar gördükten sonra mı harekete geçecekler?

Nihal EMRE

"AKP İktidarı, Cumhuriyeti koruma ve demokrasiyi işletme görevini ve yetkisini kıskançlıkla korumak istiyorsa, Cumhurbaşkanı adayını çekip derhal genel seçime gitmelidir. Bunun dışındaki her tutum, Türkiye Cumhuriyetini ve halkını ateşle imtihan etmeye kalkmak olacaktır."

(DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan)

BEN Atatürkçüyüm.

Ben cumhuriyetçiyim.

Ben laikim.

Ben anti-emperyalistim.

Ben tam bağımsız

Türkiye’den yanayım.

Ben özgürlükçüyüm.

Ben insan hakları

savunucusuyum.

Ben terörün karşısındayım.

Ben yobazların,

vurguncuların,

çıkarcıların,

düşmanıyım!..

UĞUR MUMCU

Yazarın Tüm Yazıları