GeriEğitim Okul seçiminde dikkat edilmesi gerekenler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Okul seçiminde dikkat edilmesi gerekenler

Okul seçiminde dikkat edilmesi gerekenler

Okul, aile ve çocuk üçgeni…

Okul seçimi çocuğun geleceği için çok önemlidir. Bu yüzden ailelere büyük sorumluluk düşer. Okul seçiminde nelere dikkat etmek gerektiği hakkında ailelere yardımcı olacak tüm bilgileri, Yıldız Koleji Genel Müdürü Gülnur Kuzucu Atay veriyor.

Okul seçiminde nelere dikkat etmek gerek?

- Çocuğun yaşı itibariyle ulaşım koşullarına dikkat etmek gerek. Özel bir durum için velinin okulla irtibatı gözetilmeli ve eve ya da velinin işyerine uygun mesafede bir okul seçilmesi önemli.

- Çocuğun evde karşılanması için velinin çalışma saatlerine uygun bir okul seçmek gerek. Okulun tam gün eğitim - öğretim vermesi ders bitiminde etüt uygulaması gözetilebilir.

- Ailenin gelirinden çocuğunun öğrenimi için ayıracağı bütçe koşullarına uygun bir okul olması önemli. Bütçe; okul ücretinin yanında ulaşım, ders araçları, giyim, rehabilite edici etkinlikleri de içine almalıdır. Öğrencinin hafta sonları spor - sanat merkezlerinden, yaz okullarından da istifadesi düşünülebilir.

- İdari yapısı, boyutu, çalışma düzeni ve sundukları ile çocuğun kişilik özelliklerine, velinin beklentilerine uygun bir okul seçilmeli. İdari kademelere kolay erişim, çocuğun kendisini ait hissedeceği bir ortam düşünülebilir.

- Referansı bulunan, önceliği eğitim - öğretim olan fiziksel koşulları uygun olan bir okul önemli. Okulun sunduğu imkânlardan çocuğun ne oranda ve sürede istifade edeceği, bunların eğitim - öğretime nasıl katkı sağlayacağı sorulabilir.

- Süreklilik açısından ileri öğretim kademelerinde de hizmet veren bir okul. Bu, velinin ara kademelerde tercih kullanmasını engellemez ancak çocuğun alıştığı ortamda, velinin tanıdığı ve güvendiği bir okulla işbirliğinin devamı tercih edilebilir.

- Çocuğa edindirmek istediğiniz özellikleri sağlayacağına inandığınız bir okul: Özgüven, öğrenme isteği, katılımcılık, paylaşımcılık, yabancı dil, akademik düzey, sosyal – kültürel - sportif etkinlikler gibi.

Otoriteyi nasıl tanımlıyorsunuz, çocuklarla ilişkileriniz nasıl?

Otoriteyi, tesir kabiliyeti olarak tanımlarım. Bu da öncelikle güven aşılamayı gerektirir. Öğrenci, sözünü dinlemesi gereken kişiyi adil ve güvenilir bulmalı, inisiyatifin onda olduğunu hissetmelidir. Topluluk üzerindeki otoritenin bireysel yaklaşımdan geçerek sağlanabileceğini düşünürüm. Çünkü her çocuk kendi bireyselliğine uygun yaklaşımla yönetilebilir. Çocuklar uymak, uyumlu olmak ister ve birbirlerini, liderlerini taklit ederler. Otoriteye aykırı davranışlar farklı olma, farkındalık yaratma, dikkat çekme arzusu içerir. Okulda karşılaşılan bu tür durumlarda velinin ilgisini çeker, öğrencinin bu tür bir çabaya girmesine neden olabilecek durumları işbirliği ile gidermeye çalışırım. Velinin iş yoğunluğu, kardeş kıskançlığı, evdeki sorunların çocuğa hissettirilmesi gibi nedenler bir şekilde dikkat çekme arzusu yaratabilir. Çocuk, doğası gereği beğenilmek, sevilmek, okşanmak ister. Beğeniyi, sevgiyi cömertçe kullanırım. Arzulanan davranışları kazandırmada çocuğun sebep - sonuç ilişkisini kurabilmesi önemlidir. İyi davranışların sergilenmesi, kusurlu davranışların düzeltilmesi fark edilmeli çocuk, onu motive edecek şekilde ödüllendirilmelidir. Otoritesiz bir toplulukta öğrenme ortamı yaratılamaz. Gerek bireysel gerekse toplu etkinliklerde çocukların tümünün istifadesini sağlayacak düzen ve ortam oluşturulmalıdır.

Annelik - babalık ve öğretmenlik rolleriniz birbirlerini nasıl etkiliyor?

İyi bir öğretmen olmak için çocuk sahibi olmak gerekmiyor. Çocuğa yönelik sevgi, sabır, anlayış mesleki eğitimin içeriğindeki pedagojik ve metodolojik bilgilerle bir arada etkin olur. Öğretmenin çalışkan, araştırmacı ve yaratıcı olması gerekir. Ebeveyn olmanın öğretmenliğe katkısı ise empati yeteneğini geliştiren, çocuğunuzla edindiğiniz deneyimi yansıtan davranışlarda görülebilir.

Okul, aile ve çocuk üçgeninde, ailenin eksik kaldığı durumlarda nasıl bir önlem alıyorsunuz?

Okul – aile - çocuk üçgeninde her grubun rolü farklı ama birbirini bütünleyicidir. Ailenin rolünü, okulun ya da öğretmenin benimsemesi doğru olmaz. Ancak paylaşım sağlanabilir, tavsiye ile yönlendirme yapılabilir. Aileden de okula geri besleme yapılarak öğrenciye yönelik doğru yaklaşımlar saptanabilir. Çocuk resim, canlandırma, yazılı ve sözlü ifade, davranışları ile yaşantısındaki olay ve olgulara dair ipuçları vermektedir. Sosyal ortamları okuldur, evdekinden farklı davranışlar sergileyebilirler. Okuldaki eğitim, sınıf öğretmeni, branş öğretmenleri ve okul rehberi ile bir arada yürütülür. Aile, gerekli durumda devreye sokulur. Bunun dışında rutin yazılı ve sözlü bilgilendirmelerle okul - aile işbirliği sağlanır. Ailenin eksik kaldığı durumlarda okul, çocuğun kendini ait hissettiği ikinci yuvasıdır. İdareci ve öğretmenleri okul misyonu sınırları içinde ihtiyacı olan desteği sağlar ve yoksunluk hissetmemesi için gerekli tedbirleri alırlar.

Okulla ilgili öğrencilerinizin anne - babalarına neler önerirsiniz?

a) Aile yaşantısı, çocuğun okul yaşamı gözetilerek sürdürülmeli; beslenme – uyku - temizlik düzenini bozacak programlara okul döneminde yer verilmemelidir.

b) Oklun öğrenci üzerindeki tesirini hafifletecek, arkadaşları ile ilişkisini bozacak yorum ve söylemlerden kaçınmalı; çocuğun şikâyetleri varsa dinlenmeli ve okul idaresi nezdinde girişimde bulunarak tedbir alınması sağlanmalıdır.

c) Evde ortak aktivite saatleri oluşturulmalıdır. Okuma saatleri, çalışma seansları, dinlenme saatleri mümkün olduğunca paralellik içinde yürütülmelidir.

d) Araştırma, proje hazırlama türü çalışmalarında kaynak oluşturma, araç - malzeme temini ve fikir oluşturmada yardımcı olunmalı ancak çalışmanın çocuk tarafından yapılmasına, ürünün onun eseri olmasına fırsat verilmelidir. Çocuğun yaratıcılığının sergilenmesi ve geliştirilmesi için bu gereklidir.

e) Çocuğun çalışması sırasında velinin varlığı kendi işiyle meşgul dahi olsa çocuğu motive eder. Öğretmek, öğretmenin işidir. Çocuk ihtiyaç duyduğunda yol gösterilebilir, ipucu verilebilir ancak asla sabırsızlık, tahammülsüzlük, acelecilik sergilenmemelidir. Bu, çocuğun cesaretini kırar ve kendisini yetersiz görmesi sonucunu doğurabilir. Sınıf içindeki yetersizliğin giderilmesinde öğretmen gerekli desteği sağlar, veliyle iş birliğinin şekil ve sınırlarını tayin eder. Çocuğun evdeki çalışma düzeninin kurulması ve ev yaşamında da ona birlikte yapılabilecek bazı görevler verilerek sorumluluk bilinci oluşturulması veliden beklenebilecek yeterli bir davranıştır.

f) Okul ile iletişimde süreklilik, olabilecek sorunların süresinde çözümlenmesinde yararlıdır. En başarılı, en olgun çocuk dahi zaman zaman velisinin okula gelerek onun hakkında bilgi almasını ve hakkında söylenebilecek güzel görüşleri duymasını, onunla iftihar etmesini görmeyi diler.

g) Okulda olan bitenlerde, okulun kitlesel bir eğitim - öğretim kurumu olduğunu, bir düzen ve plan dâhilinde görev yapıldığını ve özellikle çocuk üzerinde çalışıldığından azami dikkat, hassasiyet ve özenle emek sarf edildiğini bilerek yaklaşmak gerekir. Çünkü emanet edilen en değerli varlık, çocuktur. Önemli olan çocuktur. Onun sağlıklı, mutlu, hevesli bir öğrenci olarak öz güvenle yetişmesidir.

“Mesleğimi seviyorum çünkü…” cümlesini nasıl devam ettirirsiniz?

Çocukların hepsi sevilesi varlıklardır ve bu sevgi kişiyi beslemektedir. Onlar kişiye güvenirler, saf ve temizdirler. Duygularını açık eder, sevgiyle bağlanırlar. Bir insanın yaşamını biçimlendirmede rol almak, yıllar sonra dahi olsa katkısının sonuçlarını görebilmek kişiyi tatmin eder, yararlı olduğunu hissettirir.

Vermek de kişiyi mutlu eder. Zamanını, emeğini, bilgisini, deneyimini aktarabilen bir kişi, bunu yaşamının misyonu olarak görür. Öğretmen, şiirlerde söylendiğinin aksine mum gibi eriyen bir varlık değil, ürettikçe beslenen eseriyle gururlanan topluma olan katkısının bilinciyle güçlenen bir kişidir. Bu meslek, kişiyi güncel ve zinde tutar. Yorucudur ama manevi tatmini yüksektir. Öğretmelik, herhangi bir meslek ve iş dalı olarak görülmemelidir. Çünkü bir yaşam biçimidir. Çocuklarla çevrelenmek kadar güzel bir şey olabilir mi? Onlar bize kendi sorunlarımızı unutturur, bizi iyileştirirler.  

False