Zeyno evleniyor

Düğün davetiyesi ulaştığında çok duygulandım. Küçücük bir kızdı tanıdığımda. O zamanlar Güneş gazetesi sonra da Anadolu Ajansı’nın Atina Temsilcisi babası, rahmetli hocam Ahmet Uran Baran’a gelirdi tatillerde. Babasının daha önce videoya kayıt ettiği çizgi filmlerini seyrederdik.

Biraz büyüdüğünde, genç kızlığa adım attığında "ağabey" görevini bile üstlendiğimiz oldu. Biraz dolaşmaya çıktığında çaktırmadan peşine bile takıldığımız da. Emir babadandı, hocamdandı.

Dolu dolu, cin gibi bir kızdı Zeyno.

Kaybedince Ahmet Bey’i, doğal olarak onunla da temasımız koptu. Amerika’ya gitti. Yılllar sonra birkaç gün içinde evleneceği sevdiği ile Atina’ya geldi. Uzun uzun sohbet ettik. Bildiğim, çok sevdiğim Ahmet Baran’ı anlattım damada. O gerçek İstanbul beyefendisini anlattım.

Bir ara Kıbrıs Rum Kesimi’nde gazeteci-yazar bozuntusu birinin babasıyla ilgili attığı palavralar ve çamur yüzünden canı sıkkındı. Gazeteci-yazar bozuntusu Kıbrıslı Rum’u kaç defa gördüysem, palavralarını yüzüne vurmayayım diye hep kaçtı sanki yanımdan. Yazdıkları ile görüşleri ile Türkiye’de sık gündeme gelen Zeyno Baran, şimdi koskoca bir kadın ve evleniyor. Ahmet Bey mutlaka cenetten bakıp gülümsüyordur biricik kızına.

Zeyno Baran’a ve Matthew Bryza’ya (ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı) mutluluklar dilerim.

Hürriyet’in "tahrik"i

"Hayır... Türkler bizi beslemiyorlar" diyordu bazıları kameraların karşısında. Bazıları için "Suç Türkler’de değil, Yunan hükümetinde". Belediye başkanı ise "Türkler’in iştahının kabardığını" söylüyordu.

Televizyonlardaki haber bültenlerinde ve önde gelen bazı gazetelerde yine Türkiye ile ilgili yaygara kopartılıyordu geçen hafta.
/images/100/0x0/55ead004f018fbb8f8984ab9
Neymiş? Hürriyet gazetesi "tahrik edici" yayın yapmış. Gazetelere bakılırsa Hürriyet’te yayınlanan "tahrikçi" bir yazı üzerine Yunan hükümeti kaynakları, "Bu yazı bir gezinin izlenimleri mi, yoksa Türkiye’nin talepler listesine bir yenisinin eklenmesi amacıyla ortam hazırlamak çabası mı, bunu anlamak için beklemek gerektiğini" söylemişler.

Aynı belediye başkanının açıklamaları gazete sütunlarından da eksik olmadı: "Buranın halkı Türkçe bilmiyor. Adamız için Türkiye’de bir tanıtım kampanyası yapacaktım. Bu yazı (Hürriyet’teki) üzerine vazgeçtim".

Efendim, Yabancı Damat dizisinden de tanıdığımız Simi adasına giden Mehmet Y. Yılmaz, espri dolu ve hatta bazen "ti"ye alan bir uslupla izlenimlerini köşesinde anlattı. Ancak bu yazı Yunan medyasında adeta "hilkat garibesi"ne dönüştürüldü.

Yılmaz ne yazdı ve Yunan gazetelerine nasıl "yansıdı" bir bakalım:

Yılmaz: Simi’de işgal var (ünlem işareti).

Bu tatilde geleneksel "Simi Adası" turumuzu da yaptık. Bir kez daha gördük ki, ada aslında Yunanistan’a bağlı olmakla birlikte sinsi bir işgal altında!

GARİP BİR YAZI!

Şu anda Simi’de (eski Sömbeki) yaşayan insanların anadillerine bakacak olursak ezici çoğunluk Türkçe konuşuyor. Az sayıda Yunanca ve tek tük İngilizce konuşana da rastlanıyor. Cumartesi günü gazetede okuduğum bir haber Simi halkının, Yunan merkezi hükümetine isyan ettiğini anlatıyordu. Ada’nın ana kara ile bağlantısını sağlayan gemi seferlerine yapılan sübvansiyonun kaldırılmasının fiili tek sonucu olmuş: Ada, Türkiye’ye bağlanmış durumda".

Elefteros Tipos gazetesi (hükümet yanlısı): Türklerden Yunan karşıtı tahrik.

Simi, anadili Türkçe olan bir ada gibi gösterildi. Hürriyet gazetesinin 6 Ağustos tarihli sayısında garip bir yazı yayınlandı. Yazıda, Simi sakinlerinin anadillerinin Türkçe olduğu, ada ile kıtasal Yunanistan arasındaki ulaşım bağlantısı için yaptığı sübvasyonu kaldırdığı için Yunan hükümetine karşı isyan ettikleri ve adanın hem Türk turistlerle dolup taştığından hem de tüm ihtiyaçlarını karşıladığından ekonomik açıdan Türkiye bağlanmış olduğu ileri sürüldü

"Etnos gazetesi (muhalefet yanlısı): Türkler Yunan deniz ticaret bakanına teşekkür ediyorlar.

Türk basını ve özelikle Hürriyet gazetesinin Yunanlı bakana bir tek teşekkür etmediği kaldı. Tanınmış yazar Mehmet Yılmaz "Yunan adası Simi’yi işgal" başlıklı tahrikçi yazısında, Atina hükümetinin tavrı nedeniyle adanın Türkiye’ye bağlandığını savundu. Tatillerinde Simi’nin mutad ziyaretçisi olan Türk gazeteci, adanın "sinsi bir işgal altında olduğu" tespitinde bulunuyor, Simi sakinlerinin büyük bir çoğunluğunun Türkçe konuştuğunu ileri sürüyor ve "tabii Yunanca ve İngilizce konuşanlar da var’ diyor.

Yılmaz: Adanın lokantacı esnafının çoğunluğu, Manos’un lokantası ağzına kadar Türk ile dolarken, neden kendisinin sinek avladığını bir türlü anlayamıyor.

Etnos: "Adadaki lokantacıların çoğu, bu sineği ezmek (Simi’deki Türk etkinliğini) isteyen bazı sakinleri anlayamıyor.

Pes ve özelikle şu "sinek avlama"nın yorumuna binbir defa pes.

Birileri anlamadan bilmeden yanlış tercüme etti. Gazeteler, televizyonlar da saçma sapan bir milliyetçilik yaklaşımı ile değerlendirmelerini yaptı. Sonuç ortada.

Dayanamadım Elefteros Tipos gazetesindeki "haberi" yazan meslektaşı aradım:

OKUMADAN TEPKİ GÖSTERDİ

"Bu haberi yazarken yazıya iyi baktın mı?

"İngilizce tercümesi kötüydü. Burada Türkçe bilen birine çevirttim"..

"Yazının esprisini, dalga geçtiğini hiç anlamadın mı?"

"Bir ara şüphelendim ama..."

Yine dayanamadım Simi Belediye Başkanı Lefteris Papakalodukas’ı aradım:

"Başkan ayıp ya."

"Neredesin? Televizyoncular geldi buraya ortalık karıştı."

"Başkan neler demişsin sen?"

"Ne dedim?"

"Yahu başkan, açıklamalar yapmana sebep yazıyı okudun mu? Anladın mı?"

"Yoo..."

"Simi’de işgal var" (Ünlem işareti) yazısını okurken epey gülmüştüm. Yunanistan’daki tepkiyi görünce önce kahkaha attım sonra kara kara düşündüm.

(Not: Yılmaz’ın, Atina’da kopan yaygara ile ilgili "Yunan milliyetçisi dangalak olunca" başlıklı yazısı hakkında Yunan medyasında tek kelime duymadım, görmedim.)
Yazarın Tüm Yazıları