Yüksek sosyeteye ne oldu

Son dönemde bakıyorum, gazetelerde Kosif, Kamhi, Mermerci, Hasman, Tahincioğlu, Tezman, Benardete, Taşpınar haberlerinden geçilmiyor.

Bu kişilerin, bildiğimiz kadarıyla "yüksek sosyete" olmaktan başka özellikleri de yok. Bir süre önceye kadar da bu tür "yüksek sosyete" haberleri sadece özel dergilerde yer alır, gazetelere düşmezdi. Şimdi ne oldu? Sinema, televizyon, futbol, basketbol siyaset ünlüleri çiğnene çiğnene sakız oldu, yerine yeni taze ünlüler mi aranıyor?

Oturulan yerden magazincilik yapılıyor, dergi haberlerini gazeteye koyma gibi bir kolaycılığa mı kaçılıyor?

Yoksa "yüksek sosyete" televizyonla rekabet edebilmek için mecra mı değiştiriyor? Neden, neyse ne... Sonuçta "yüksek sosyete" irtifa kaybediyor, halka iniyor, alçalıyor.

Haydi onlar da tükendi diyelim.

Magazin basını yeni taze ünlüleri nereden bulacak? Hayvanlar aleminden? Şaka yapmıyorum...

Reha Muhtar da haberciliğinin son dönemlerinde sürekli hayvanlar alemine gitmez miydi?

Ankara Emniyet Müdürü’ne sorular

Hürriyet Cuma’da Ankara’da bir taksi şoförü evire çevire diğer taksi şoförleri tarafından dövülürken izleyen iki polisi yazdım. Olayı televizyonda izlemiştim. İşin peşini de bırakmayacağımı belirttim. Bırakmıyorum. Bırakmıyorum çünkü bu olay polisin yetkileri, yasalar ve eğitimi konusunda çok büyük ipuçları veriyor.

Hürriyet Ankara’dan polis muhabiri arkadaşım İsmail Çalışkan sağolsun olayın Etlik’te sabaha karşı 04.00 sularında gerçekleştiğini öğrendi. Dövme olayından sonra taksiciler ekip arabasına doldurulup karakola götürülmüş, daha sonra nöbetçi savcı tarafından ifadeleri alınıp serbest bırakılmışlar. Dövülenin de tahminen ifadesi alınmış. Hepsi bu... Olayı izleyen iki polise ne muamele yapıldığını henüz bilmiyoruz.

Cuma günü yazdığım yazıda Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner’in yerine "Bu konuda ne diyorsunuz" diye İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a seslenmişim. Dalgınlık değil görünülürlük sorunu...

Celalettin Cerrah’ı o kadar çok görüyorum ki galiba ’emniyet’ deyince aklıma sadece o gelmeye başladı. Sağolsun Cellalettin Cerrah hemen aradı, "Hocam beni ilgilendiren bir şey olsa hemen ilgileneyim" dedi.

Ben de, "Gönlümün Emniyet Genel Müdürü galiba sizsiniz, o yüzden size seslendim" deyip sıyrılma havasına girdim. Aslında seslenmem gereken kişi tabii ki Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz.

Sayın Yılmaz bilmiyorum Etlik’teki olayın kasetlerini izlediniz mi? Eğer izlemedinizse ben size sağlayabilirim, polis eğitimleri için iyi malzeme olur. Gözleri önünde taksicinin canının çıkarılmasına izin veren polis kardeşlerimiz niye böyle davranmış olabilirler? Herhangi birimiz beş on kişi tarafından dövülsek ve orada iki polis olsa bizi kurtarmayacak mı? Canımız ve malımız emniyette değil mi? Yasalar mı yetersiz? Bu iki polisi kutladınız mı? Taksici nerede? Dövenler nerede? Yanıt bekliyorum sayın Yılmaz...

Baydı

Türkiye’de detoks çılgınlığı aldı başını gidiyor. Türkiye’nin resmen detoksu gelmiş benim haberim yokmuş. Hergün bir yerde, bir otelde detoks eğitimi var. Amerikalısı burada, Almanı burada, Fransızı burada...

Ünlüler, yüksek sosyete, herkes kapıda. Hepsi de dünyanın en ünlü detoksçularıymış. Ama hepsi...

Kitapçılara bakıyorum. Türkiye kitap okuma oranını da detoks mucizesi sayesinde artırmış. Çevrilen detoks kitabının haddi hesabı yok. Gördüğünüz gibi ülkem tüm ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmüştü, geriye bir detoks kalmıştı. Anladığım kadarıyla artık o da çözülmüş, artık gönül rahatlığıyla uyuyabiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları