Yeter! Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Biraz da bizi dinleyin Uluengin!..

Gazetenizin yazarlarından Hadi Uluengin'in 23.08.1997 tarihli, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nı eleştirdiği ‘‘Orkestra ve Nalburiye'' başlıklı yazısından duyduğum üzüntüyü ifade etmek isterim. Uluengin'in gerçek amacı şu paragrafta gizlidir:

‘‘...Kimse Mustafa Kemal'in arkasına sığınarak 20'li ve 30'lu yıllardan örnek vermeye kalkışmasın. Artık ne o Türkiye'de, ne de o dünyada yaşıyoruz.''

Uluengin, Atatürk çağdaş bir liderdir. Cumhuriyete numara vermeye kalkışanlar önce Atatürkçü olsunlar, sonra Atatürk'ün yolunda ondan ileri gitmeye çalışsınlar.

CSO için 'Ankara Muzıkası' diyen zihniyetle ‘Cumhurbaşkanı da zurna dinlemesin' diyen zihniyet aynı zihniyettir.

Uluengin'in yazısındaki bazı yanlışlıklara da dikkati çekmek isterim. Kendisinin halen CSO'nun şefi olarak bildiği Hikmet Şimşek, 11 yıl önce orkestramızdan ayrılmıştır. Orkestra şefine Maestro (İta.), Chef, Maitre (Fr.), Meister (Alm.), Master, Conductor (İng.) denebilir. Fakat MAİSTRO herhalde kendisinin nazik aksanının icat ettiği bir sıfat olmalı.

Şu noktayı da düzeltmek isterim; orkestra sanatçılarının önünde duran partisyon değil, çaldığı çalgının partisidir. Partisyon yalnızca orkestra şefinin önünde durur.

CSO'yu 3. sınıf bir taşra bandosu ilan eden, ‘‘Türk halkına şu ya da bu muziği empoze etmek kimsenin haddine düşmüyor'' diyen Uluengin'e Hürriyet Gazetesi'nde Sayın Doğan Hızlan gibi sanattan anlayan değerli insanları okumasını salık veririm. Keşke işi erbabına bıraksaydı.

Seçkin orkestra sanatçılarının yanı sıra uluslararası değerlere sahip devlet sanatçılarını da bünyesinde bulunduran tarihi kurum Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na not vermeye çalışan, ‘‘Laiklik adına icra ettiğiniz 9. Senfoni'de ortalamayı tutturun'' nasihatında bulunan Uluengin anlaşılan aktüaliteyi de takip etmiyor. Çünkü bu konser, CSO, Bilkent Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Operası Koro Sanatçıları ve Devlet Çoksesli Korosu ile birlikte icra edildi. Tüm sanatçılar bu onuru birlikte paylaştı. Bu konserin sanatsal ve siyasal sonucunu öğrenmek için Hürriyet Gazetesi'nin arşivine bakmak yeterlidir.

Fakat bir konuda hakkını yememek lazım; sanat değil ama nalburiye konusunda derin bilgisine hayran kaldım.

Kişi uzman olduğu işi yapmalı.

Ancan ÖZASKER, CSO Viyolonsel grubu üyesi

Hem korkak hem saldırganlar...

Şeriatçı gazetenin köşe yazarları kadınlarımızı sürekli aşağılamak ve doğa olaylarını kıyamet belirtisi saymakla kalmayıp, aynı zamanda kendi yandaşlarını korumak için basın çalışanlarını tehdit ediyorlar.

Malum gazetenin yazarı Hasan Karakaya, ‘Ayna' adlı köşesinde, Hürriyet muhabiri Ergün Çolakoğlu'nun, 8 yıl tahrikçilerinden Hüseyin Mavilioğlu hakkındaki şikâyetini emniyete gidip geri almasını istiyor. Yazarın iddiasına göre, Hürriyet muhabiri Ergün Çolakoğlu'nun kamerasını kıran Hüseyin Mavilioğlu olmadığı halde Çolakoğlu sırf sakallılardan intikam almak amacıyla Mavilioğlu'nu gammazlamış!

Bakın Karakaya, gazeteci arkadaşımızı hangi sözlerle tehdit ediyor:

‘‘Ergün Çolakoğlu, bana kalırsa, hiç durma git emniyete ve şikâyetinden vazgeçtiğini söyle. O garibanı boşu boşuna yatırma içerde. Ha; inadım inat diyorsan, o da senin bileceğin iş!

Benim bildiğim ise; 'kesin teşhis edildiğin'...''

(Dikkat, bu paragraf sadece taşra baskılarında vardır. Şehir içi baskılarında çıkarılmıştır.)

Bunların gerçek yüzü budur; yalan, iftira, saptırma, tehdit, katliam...

Üstelik hedef gösterdiklerini gazetecinin okuyacağı kalıptan çıkaracak kadar da korkaktırlar.

Türkiye uyansın artık...

Cüneyt CANVER / İSTANBUL

Uyumadım, ihbar ettim

KADIKÖY Sahracıyedid Mahallesi Muhtarı Şadan Batok, 'İstanbul sincice yağma ediliyor' (26.8.1997) başlıklı yazımızın özünün doğru, ama uyuduğunun doğru olmadığını söyledi. E-5 Karayolu koruma alanı üzerinde Mengi ve Derya sokaklarının köşesindeki kamu alanına önce taksi, sonra şehirlerarası otobüs durağı yapıldığını, durumu Büyükşehir ve Kadıköy belediyelerine, son olarak taksilere satış için bir gecede LPG tankının gömülmesini 'Beyaz Masa'ya duyurduğunu bildirerek, ‘‘Bu şikâyeti yaparken konuyu siz gündeme getirdiniz'' dedi. Uçar Sokak'ta Adalet Bakanlığı Lojmanları'nın yeşil alan terki olan arsada kurulu spor tesisinin de yıkılarak lokanta, otopark ve yıkama-yağlama istasyonu yapılmasına karşı 1991'den beri nasıl mücadele ettiğinin tüm mahalle sakinlerince bilindiğini anlatan Batok, ‘‘Mahallemizin nüfusu 60 bindir, bir metrekare yeşil alan yoktur. Ben ne yapabilirim, gücüm bu kadar'' dedi.

DÜZELTME

Turizm İl Müdürlüğü'ne hizmet binası olması için kapatılması gündeme gelen Turizm Eğitim Merkezi (TUREM), Etiler'de değil Kumkapı'dadır. Bu yanlışlık için özür dilerken, bir eğitim kurumuna nasıl kıyılacağı konusunda ilgililer bir kez daha düşünmelidirler.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘8 yıllık eğitimle bütün okullar imam hatipleşmiştir.''

(CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin)

Yazarın Tüm Yazıları