Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Döverek anlatmak yerine yumuşacık anlatmak

Birine bir şeyi öfkeyle, şiddetle, tehditle ve bağıra çağıra, döven bir tonda anlattığında vereceği tepki, aynı şeyi tatlı tatlı anlattığında verecek olduğu tepkiden çok farklı.

Haberin Devamı

Olay, senin neyi nasıl anlattığın ve o insanın içine nasıl bir duygu ektiğinle alakalı.
Geçenlerde otomobilimi sokakta bir evin önüne park ettim.
Dönüşte aracın camında bir not buldum:
“Bi daha buraya park etme! Özel park yeri!”
Notu bırakan arabasını da öyle bir dayamış ki bana, ya ona ya da ancak karşımdaki duvara çarpıp çıkabilirim.
İyice sıkıştırmış beni. Bin manevrayla zar zor çıkabildim.
Park ettiğim yer, evet o evin önü, ama orası upuzun bir sokak.
“Özel mülktür park edilmez” işareti yok.
Belli ki kiracı orasının kendi özel park yeri olduğuna kafasına göre karar vermiş.
Bu arada o evlerin her birinin kendine ait kapalı otoparkı da var. Ben de, kapısına, garajına asla mani değildim. Sokak da bomboştu.
Yüzlerce araba park edebilirdi hâlâ her yere.
Notu elime aldım: “Keşke araya bir yere “lütfen” sıkıştırsaymış. Emir değil, ricacı bir uyarı yazsaymış” diye iç geçirdim.
Yanımda oğlum Aslan Cem vardı.
O da okudu: “Anne bu çok kaba bir not” dedi. “Bence de” dedim sakince; ama içimdeki öfkeyi anlatamam.
Şeytan diyor ki arabasına küüt küüüt küüüüt vura vura çık git.
Oysa o notta: “Arabanızı lütfen buraya park etmeyin, burayı evimizin önü olduğu için biz kullanıyoruz. Anlayışınız için teşekkür ederiz” yazsa, bi daha oraya park etmezdim. Hatta kendimi biliyorum bir de özür notu yazardım.
Bu olay üzerine çok düşündüm.
Bazen içimden “vur, çak, patlat, yerin dibine sok, isyan et, çığlık at; öfke, şiddet ne varsa içinde topla dağıt ortama” şekilli yazılar yazasım geliyor.
Bazen kendimi tutamıyorum yazıyorum.
İnanın o gece uyku haram bana.
Ertesi gün kendimi görmek istemiyorum. Sinirli oluyorum.
O not üzerine bunları düşündüm.
“Ben böyle duygular beslemek ve ekmek istemiyorum ki” dedim.
Çiçek, arı, böcek, insan, hayvan sevgisi diye yırtın, içinde iflah olmayan umut besle, nefes aldığın sürece illa umudun olduğunu ve en çok da bunu yeşertmeyi sevdiğini bil, sonra da kalk çata pata döve söve öfkeyle yaz öyle mi?
Yooook.
Bi daha düşün Yoncacım.
Bak bakalım aynı konuyu öfke ekmeden de anlatabiliyor musun?
Sen öyle sinirli öfkeli yazınca karşındaki de öfkeleniyor.
O da doluyor ve her iki tarafta da sinir patlaması oluyor. Bunun da hiç kimseye faydası yok, zararı çok.
Kaba kuvvet ekip şiddet biçiyorsun, net.
Sana oluyorsa bu, başkasına nasıl olmasın?
Sevmediğin, kınadığın, olmak istemediğim o şeye dönüşüyorsun.
Hem de kendi elinle, kendi dilinle, kendi kaleminle.
O yüzden, yumuşacık yazmayı dene.
Yumuşacık anlatmaya çabala.
Sözde, tende, yazıda, dilde yeterince şiddet var her yerde.
Sakince, nezaketle konuşur yazışırsak, ortam da yumuşar elbette.
Burası Anadolu.
Bereketli topraklar, ne ekersen anında onu biçersin...
Yeşertmek istediğin duygular adına,
Denemeye değer her şekilde.
Yonca
“içses”

Yazarın Tüm Yazıları