Oturduğunuz yerde zayıflamak ister misiniz?

Evet yanlış duymadınız!

Haberin Devamı

Şimdi benim bu soruma karşılık sizin de aklınızdan şu sorular geçiyor olabilir: Oturduğun yerde zayıflamak mı?
Bunu kim istemez? Ama bu imkansız böyle bir şey nasıl olabilir? Evet, çok haklısınız. Ben de sizin yerinizde olsam ilk önce böyle düşünür ama yine de okumaya devam ederdim. Neden mi? Çünkü merak ederdim.
Bu yazıyı şu an okuduğunuza göre bunu siz de merak ediyor olmalısınız.
İşte bunun için kendinizi kutlayın.
Çünkü merak ediyor olmak bilgi edinmenin, öğrenmenin ve gelişmenin en önemli adımıdır.
Buradan anlaşılıyor ki; siz de öğrenmek ve kendinizi geliştirmek istiyorsunuz.
O yüzden bir de ben sizi kutluyorum.
Şimdi gelelim oturduğun yerde zayıflamanın mantığına....

Oturmak günlük hayatımız da hiç şüphesiz ki en sık gerçekleştirdiğimiz eylemlerden. Hayatımızın akışına şöyle bir dönüp baktığımızda gün içinde hemen hemen her yerde, iş yeri, hastane, postane, toplantı odası, evimizin salonu, bankada, arabada, vapurda oturma halinde olduğumuzu düşünebiliriz. Hatta sadece gittiğimiz yerlerde değil, gün içinde yapılan sohbetlerde bile oturmaya yönelik “Bu konuyu oturup konuşmamız lazım”, “Bana niye oturmaya gelmiyorsun” gibi cümleler kurduğumuzu görüyoruz.

Haberin Devamı

Peki, ayakta olmak yerine daha çok oturmayı tercih etmemizin sebebi nedir?

Bunun iki sebebi vardır:

1. Güvende hissettirmesi:Oturmak insanın doğal bir duruşu olduğu için insana kendini güvende hissettirir.

1. Rahat hissettirmesi: Ayakta durduğumuzda, ayak, diz ve kalça eklemleri statik kas aktivitesi nedeniyle gergin kalır. Oturduğumuzda, bu kas eforu geriler ve enerji tüketimi azaldığı için kişi kendini rahat hisseder. Buradan anlaşılıyor ki güvende ve rahat hissettirdiği için oturmayı seviyoruz.

Peki bir insan oturduğu yerde zayıflayabilir mi?

Zayıflama teorileri yıllardır her tartışmanın başlangıcı ve pek çok tartışmanın da sonu olmuştur. Fakat ne yazık ki bu kadar zayıflama teorilerinden (beslenme, egzersiz) bahsedilirken aslında işin en önemli kısmı olan psikolojik boyutu üzerinde pek durulmamıştır.

Halbuki kilo kontrolü için düzenli egzersiz ve dengeli beslenmek kadar psikolojik anlamda dengede olmakta bir o kadar önemlidir.

Haberin Devamı

Çünkü psikolojik anlamda hazır olmadan çıkılan bir zayıflama yolculuğu olumsuz düşünceler (kaygı ve motivasyon eksikliği) sebebiyle sonu hüsranla bitmiş bir macera turu olarak hafızalardaki yerini alır.

Ve bu da motivasyon düşüklüğü ve umutsuzluğa yol açar... İşte zayıflama mücadelesi veren birçok kişinin bu konuyla ilgili en sık kurduğu cümleler...

Zayıflamak için ne zaman yola çıktıysam motivasyon eksikliği yüzünden her defasında döndüm.

Zayıflamak için birçok kez yola çıkmak istedim. Fakat kafamdan geçen bir sürü olumsuz düşünce yüzünden bir türlü ilk adımı atmayı başaramadım. Sonra da bu iş olmayacak diyerek yedikçe yedim ve kilo aldım.

Oturduğum yerde zayıflama hayali kurarken geçmiş deneyimlerim aklıma geldikçe ‘bu sefer de olmayacak’ diyerek ümitsizliğe kapılıyorum. Sonra da kendimi mutfak da buzdolabının başında abur cuburlara saldırırken buluyorum.

Haberin Devamı

Yukarıdaki cümlelere baktığımızda otururken gerek psikolojik gerekse fizyolojik olarak “kendini iyi hissetme” duygusu için kendini yemeğe verdiğini ve kilo problemi yaşadığını anlıyoruz.

Ve ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor:

Eğer insanoğlu oturduğu yerde stresten veya hareketsizlikten ya da herhangi bir sebepten dolayı (motivasyon eksikliği, stres, kaygı, aşk acısı, maddi, manevi zorluklar) kilo almayı başarıyorsa yine oturduğu yerde bu aldığı kiloları vermeyi de başarabilir!

Peki ama bunu nasıl yapacağız?

Cevap: Tabii ki düşünce egzersizi yaparak...

Oturduğunuz yerde zayıflamak ister misiniz

DÜŞÜNCE EGZERSİZİ = İÇSEL DİYALOG

KONU: O kadar stresliyim ki rahatlamak için oturduğum yerde hep bir şeyler yemek istiyorum

Haberin Devamı

Danışan (Burada danışan siz oluyorsunuz): Aslında hiç aç değilim ama günüm o kadar kötü geçti ki canım sıkkın olduğu için oturduğum yerde hep bir şeyler yemek istiyorum.

Terapist: Aslında hiç aç değilsin fakat canın sıkkın ve kendini iyi hissetmek için yemek yemek istiyorsun doğru mu anladım?

Danışan:

Evet, maalesef öyle!

Terapist:

Peki duygusal olarak iyi hissetmek için yemek yedikten sonra kendini nasıl hissediyorsun?

Danışan:

Yemek yerken o an için mutluluk hissi, yemeği bitirdikten sonra da kilo alacağımı düşündüğüm için mutsuz hissediyorum. Hatta bu duygu günlerce bana kendimi kötü hissettiriyor!

Terapist:

Peki, gerek şimdi gerekse daha önce kendini duygusal olarak kötü hissettiğinde yemek yeme davranışı yerine seni bu duyguyu hissetmene yol açan sebebin ne olduğunu düşündün mü? Yemek yerine yine kendini iyi hissetmeni sağlayacak başka bir çıkış yolu olup olmadığını araştırdın mı?

Haberin Devamı

Danışan:

Hayır hiç düşünmedim. Bunu düşünmek yerine kendimi iyi hissetmek için hep yemek yedim.

Terapist:

O zaman şimdi burada olduğumuza göre düşünmeye başlayabiliriz.

Uygulama:

Evet şimdi kendinizle yüzleşme zamanı. Şu ana kadar oturduğunuz yerde karşınıza boş bir sandalye alarak önce sanki karşınızda bir terapist varmış gibi size sorular yöneltildi. Şimdi hayatınızdaki sizi mutsuz eden durum karşısında ne yapmanız gerektiğiyle ilgili kendinizle konuşup yüzleşme zamanı.

Şimdi karşınızdaki boş sandalyeye oturun Ve kendinize aşağıdaki soruları sorun

Soru: Eğer ki şu an yemek yersem belki mutlu olacağım ama sonra neden aç olmadığım halde o kadar yemek yedim diyerek mutsuz olacağım. Ve bu pişmanlık duygusu saatlerce hatta ertesi günde peşimi bırakmayacak.Acaba ben bugün hayatımın hangi alanında (iş, okul, ev)  zorlayıcı bir durum yaşadım da can sıkıntısından yemek yemek istiyorum?

Cevap: Bugün işyerinde oldukça stresli bir gün geçirdim. Bu duygumu bastırmaya çalışıyorum.

Soru: Yemek strese sebep olan sorunlarımı çözecek mi?

Cevap: Hayır!

Soru: Stres duygum hafifleyip kendimi daha iyi hissedecek miyim?

Cevap: Hayır! Yemek yedikten sonra kendimi çok daha kötü hissedeceğim!

Soru: Şu an odağımı farklı bir yöne kaydıracak neler yapabilirim?

Cevap: Müzik dinleyebilir, bulmaca çözebilir, televizyon seyredebilir, kitap okuyabilirim ya da uyuyabilirim. Ve sonuç itibarıyla yemek yemediğim için kendimi kötü değil iyi hissederim.

Evet yukarıdaki örnek “oturduğumuz yerde zayıflama” olduğu için stres ve beslenme üzerineydi. Sizler boş sandalye tekniği ile birçok konuya göre bu egzersizi yapabilirsiniz.

İşte düşünce egzersizi

Düşünmek, bir anlamda insanın kendisini inşaa etmesi sürecidir. Hepimizin bunu gerçekleştirmek için büyük bir potansiyeli var ama her zaman onu nasıl algılayacağımızı ya da bundan nasıl yararlanacağımızı bilemiyoruz.

İşte düşünce egzersizi bize bu potansiyeli gerçekleştirmemize yardımcı olur. İnsan soru sorarak öğrenen bir varlıktır. Biz de bunu doğamıza uygun bir şekilde kendimize sorular sorarak düşünce egzersiziyle yapacağız.

Bunun için de uygulayacağımız tekniğin adı Boş Sandalye Tekniği...

Şimdi aklınızdan “boş sandalye tekniği mi, o da nedir” dediğinizi duyar gibiyim.

Bu teknik, psikolojik danışmalarda kullanılır. Boş sandalye tekniğiyle düşünerek kişisel deneyimlerinize farklı bakış açılarıyla bakmanın yeni yollarını bulabilirsiniz. Eğer hatalı düşüncelerinizi kabul eder ve belirli bir eylemin getireceği riskler hakkında fikir oluşturabilirseniz bağımsızlığa erişebilirsiniz.

Bu sadece sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için zayıflamakla ilgili değil, sosyal, işyeri ortamın hatta aşk hayatınızda bile gerçeklerinizi kabullenerek kaynakları seferber etmemize yardımcı olur.

Boş sandalye tekniği ile düşünce egzersizi ne zaman yapılır?

Zihnimiz gün içinde geçmişe ya da geleceğe yolculuk yapar. Kimi zaman geçmişe takılır, kendimize kızar bugünden umudumuzu kaybeder kaygı ve stres yaşarız. Bu egzersizi şimdiki yaşantımızı tekrar yakalamamıza yardım etmesi adına, dikkatimizi tekrar şimdiye yöneltmek için uygulayabilirsiniz. Hazırsanız şimdi sizleri bu teknikle tanıştırmak istiyorum.

Boş sandalye tekniği:

Boş sandalye tekniği psikoloji biliminde Frederic Pearls tarafından geliştirilen Gestal terapi (bütün), kişinin farkındalığını geliştirilmesine yardımcı olarak uygulanmaktadır.

Bu terapi de kişi ve terapist karşılıklı bir sandalyeye oturup danışmanın yaşadığı içsel çatışmaların kaynağını anlamaya çalışır. Terapi de terapist ve danışan kimi zaman yer değiştirir. Bu terapinin en büyük özelliği geçmişle değil şimdiyle ilgilenmesidir.

Zayıflama yolculuğuna çıkmadan önce siz de geçmişinizle değil şimdiki halinizle ilgilenmelisiniz.

Geçmişte birçok kötü tecrübe yaşamış olmanız bugün de aynı sonuçları yaşayacağınız anlamına gelmez. Daha mutlu olmak istiyorsanız kendinize çok yakından bakmalısınız. Bu terapi kendinize dışarıdan bakıp davranışlarınızı değerlendirebilirsiniz.

Uygulama: 

Boş bir sandalye alın, rahat bir yere geçin ve oturun. Sandalyenizin tam karşısında size terapi yapacak bir terapist olduğunu düşünün. (Burada terapist de danışan da siz oluyorsunuz!) Ve bu terapist, zayıflama yolculuğunuzda sizi en çok zorlayan içsel çatışmalarınıza neden olan düşünceleriniz üzerinde bir çözüm yolu bulmanız adına sorular soracağını ve terapinin sonunda düşünerek terapiye başlayacağını düşünün...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları