Şehre hayvan gibi bakın

DEYİMLERİMİZ, çok kullanışlıdır bizim. Aşağılayacak, küfür mü edeceksin, sıfat mı yapıştıracaksın... Bul “deyim”ini tepe tepe kullan. Dava açarlarsa, “Etme birader, bu 40 yıllık deyim” dersin.

Haberin Devamı

Hem, lastiği kuvvetli, elastikiyeti yüksek Türkçemizde, “kaz”ı -yanmadan- çevirmek de zor değildir.
Hele “hayvan gibi” familyasından deyimlerde...
“İt” deseler kostaklanırız da, “İt gibi çalışıyorsun” diye omuzumuza vurup, bir de “Seni köpoğlusu...”nu ekleseler, kedi gibi mırıldanırız.

* * *

Deyimler, dün yazımda değindiğim sokak köpekleriyle ilgili "Sevgi başıboş kaldı" haberimiz bağlamında düştü aklıma.
“Onlar”a bakış açısı, vesilesiyle...
Şehre hayvan gibi bakın
“Şehre hayvan gibi bakın” çağrısını, Hayvan Partisi’nin fotoğraf yarışmasıyla duymuştum.
Tabi bu mevzuda, “Kadına-kıza hayvan gibi bakmak” deyimi geliyor önce akla da... O başka; onu, bilen iyi biliyor.
Ama “şehre hayvan gibi bakmak” ve o gözle, o açıdan fotoğraflar çekmek hem ilginç, hem önemli gelmişti bana.
* * *
Ayaklar, tekerler altında bir güvercin gözüyle mi olur çekilecek fotoğraflar... Yahut, yerden iki karış kaldırdığı kafasıyla, iyice devleşen insanlara bakan köpeklerin gözüyle mi...
Sonucunu merakla bekliyordum ama, yarışma “yeterli katılım (ilgi) olmadığı için” iptal edilmiş!
* * *
Evet... Şehre sadece “insan” gibi baktık, hep.
Ama “insan” gibi bakmak; bazen bir miyopluksa, ne menem bir göz süzme/gezdirmeyse...
Bir ülkede koca bir hayatın “güvercin tedirginliği içinde” nasıl geçtiğini bile, öldürülmeden önce Hrant Dink’in son yazısında “gördük”, fark ettik.
En acı, en zalim haliyle gözümüze sokulunca...
* * *
Şehre, yaşadığımız yerlere, bizim dışımızdaki canlıların hallerini de görerek baktığımızda...
Önyargısız, kibirsiz, hayatımızdan kovalamadan, vicdan gözüyle baktığımızda...
Sokak köpeklerinin “barınak ihtiyacı”nın ne’sini, nasıl’ını; sahiplendirme, kısırlaştırma, yaşadığı yerde sahiplenme gibi ek ya da farklı çözümleri, “insan gibi, adam gibi" konuşmaya hazırız demektir.
* * *
Barınaklar, Büyükşehir Belediyeleri’nin sokak hayvanlarına karşı asli görevi ve sorumluluğu.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde de, bu konuda karar alındı. Hem de iki kez...
Ancak ilçe belediyeleri “Benim sınırlarım içine yapamazsınız, benden uzak olsun” direncini gösterdi.
Hatta bazı ilçeler, en “zuladan”, en kendisine değmeyen “çözüm”ü, eskisi gibi sokak köpeklerini toplayıp, geceyarısı gizlice başka bir ilçenin sınırları içine bırakmakta buldular.
Yazım uzadı; farklı duygulara, psikolojilere göre, içi-dışı farklı yakan bu soruna, fikrimce yarın devam edeceğim.
Şehre hayvan gibi bakın
ANAYASAYA KUYRUK LAZIM

Haberin Devamı

Hayvan Partisi yeni anayasa çalışmaları sürecinde de, “Bu anayasaya kuyruk lazım” sloganıyla, kampanya başlatmıştı. (Bence Hayvan Partisi'nin ana yansımalarından birisini de, yukarıdaki fotoğrafta Müge Boz'un yüzündeki, sevecen, aydınlık, gülümseyen, muzip -ama aynı zamanda hafif muzır- ifade de özetliyor)
Çağrıları özetle şöyleydi:
“Hayvan Partisi olarak yeni anayasa sürecini Türkiye için bir milat kabul ediyor ve destekliyoruz.
Eğer yeni anayasa, darbe anayasalarından tümüyle bir kopuş olacaksa bunun
için atılması gereken bir adım daha var; bu dünyayı birlikte paylaştığımız hayvanların anayasaya girmesi!
Yeni anayasanın demokratik ve sivil bir anayasa olmasını istiyorsak, bu Anayasa’ya kesinlikle bir kuyruk lazım!
Dünyada kuyruklu anayasa var mı?
Evet var. Hem de çok...
Son olarak hayvan hakları aktivistleri 10 yıllık bir mücadele sonunda Alman anayasasına da hayvanları sokmayı başardı.”
Metnin tümü için: http://www.hayvanpartisi.org/bu-anayasaya-kuyruk-lazim/

Yazarın Tüm Yazıları