Diyabetli çocuklara çağrı

Ben, 31 yıldır Tip-1 diyabetli çocukların sağlığı, eğitimi ve hakları için emek veren bir çocuk endokrinoloji ve diyabet uzmanıyım.

Haberin Devamı

Son 8 yılda İstanbul’da, Koç Üniversitesi Hastanesi’nde 2000 civarında diyabetli çocuk gören bir hekim olarak çalışıyorum.

Gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında ülkemiz bir tedavi standardı olduğu kabul edilen sensörler konusunda adım atmakta geç kalmıştır. Bu konuda diyabetli çocuklara ve tüm Tip-1 diyabetlilere haksızlık yapıldığını düşünüyoruz ve sensörler konusundaki görüşlerimizi tekrar iletmek istiyoruz.

1) Tip-1 diyabet, eksikliği yaşamı tehdit eden insülin hormonunun zorunlu olarak dışarıdan iğne veya insülin pompası ile alınması gereken, hayat boyu süren bir sorundur. Ülkemizde 18 yaş altında 26 bin civarında Tip-1 diyabetli çocuk yaşamaktadır.

2) Çocukluk çağında, yani erken yaşlarda başlayan diyabet, diyabetle geçen süreye bağlı olarak kümülatif (birbirine eklenerek artan) organ hasarı riskini artırır ve daha erken hayat kaybına neden olur.

Haberin Devamı

3) Sensörler, Tip-1 diyabet tedavisi için bir tedavi standardı olmuş hayat değiştirici bir ilerlemedir. Sensörler sayesinde Tip-1 diyabetlilerin glukoz sonuçlarını iyileştirmek, hipoglisemiye (yaşamı tehdit eden ani kan şekeri düşmesi) yol açmadan kronik şeker yüksekliğini kontrol altına alarak uzun vadeli organ hasarını önleyebilmek mümkündür.

4) Diyabetle ilgili sağlık harcamalarının yüzde 50’sinden fazlası diyabetle ilişkili komplikasyonların tedavisi için kullanılmaktadır ve HbA1c düzeylerini ve dolayısıyla diyabetle ilişkili komplikasyon risklerini azaltan her türlü müdahale yalnızca birey ve toplum sağlığı açısından değil, aynı zamanda bir ülkenin sağlık bütçesinin daha rasyonel kullanımı açısından da önemlidir.

5) Günümüzde sensörlerin başta 18 yaş altındaki diyabetli çocuklar ve gebe diyabetliler olmak üzere tüm Tip-1 diyabetlilerin hakkı olduğu ve devletlerin sensörlere eşit erişimi sağlaması gerektiği konusunda, ulusal ve uluslararası diyabet kuruluşları arasında tam bir uzlaşma vardır.

6) Ülkemiz, gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında, diyabette tedavi standardı olduğu dünyaca kabul edilen sensörler konusunda adım atmakta geç kalmıştır. Bu konuda diyabetli çocuklara ve tüm Tip-1 diyabetlilere haksızlık yapıldığını düşünüyoruz. Bizler, ülkemizin, 26 bin Tip-1 diyabetli çocuktan hayatlarını değiştiren bir teknolojiyi esirgemesini üzücü buluyoruz ve ülkemizin ekonomik zorluklarının farkında olarak, çocukların sağlığı ile ilgili bir konuda tasarrufun doğru olmadığını düşünüyoruz.

Haberin Devamı

7) SGK’nın sensörleri tam olarak karşılaması en iyi çözümdür ve SGK sensör desteği olarak ayda belli bir miktar (örneğin Yunanistan’daki gibi ayda 84 Euro) destek sağlayabilir.

8) Son haftalarda Sağlık Bakanımızca dillendirilen yerli sensör üretme yaklaşımı anlaşılabilir bir yoldur. Ama bu, tecrübelere göre o kadar kolay değildir. Yerli sensörle ilgili onay süreçlerinin uzayabileceği, uluslararası kriterlere uygunluğun güvenirlik bakımından şart olduğu, yayımlanmış klinik çalışmalara ihtiyaç olduğu, ayrıca insülin pompalarının hemen hepsinin kendi sensörleri ile bütünleşik çalıştığı, bu nedenle sensör çeşitliliğini dikkate alan bir ödeme yönteminin daha etkili olacağı, sensörlerin kullanılması için insülin doz ayarı yapmayı sağlayacak hassasiyete sahip olmasının kritik bir nokta olduğu bilinmektedir.

Haberin Devamı

9) Bütün bunların dışında yerli sensör haberleri ile ülkemizdeki Tip1 diyabetli çocuk ailelerinin tekrar beklentiye girip hayal kırıklığı yaşamalarının onların zaten mevcut olan hayat zorluklarını artıracağını tahmin etmek zor değildir.

Bütün bu nedenlerle sensörler, Tip-1 diyabetli çocuklar için hiç gecikmeden ve yerli sensörü beklemeden SUT (SGK Sağlık Uygulama Tebliği) kapsamına alınmalıdır.

Prof.  Dr.  Şükrü HATUN
Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı,
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi

GÜNÜN SÖZÜ

“İddia ediyorum, 68-78 kuşağının lise diploması, profesör diplomasından çok daha değerli!” Prof. Celal ŞENGÖR

BİLİYOR MUSUNUZ?

-OYUNCU Mert Fırat’ın Belediye Başkanı Prof. Ahmet Özer’i makamında ziyaret ettikten sonra hem sanat alanında hem de sosyal alandaki çalışmalarını Esenyurt Belediyesi’nde yürüteceğini açıkladığını...

Haberin Devamı

-YAZAR Banu Yüksel’in mitoman hukukçu bir kadının çarpık yalanlarla dolu hikâyesini anlattığı kitabı ‘Esrarengiz’in 24 Mayıs tarihinde kitapçılarda yer alacağını...

MESAJ PANOSU

-CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel diyor ki: “Üretim maliyetlerindeki artış, hem de sahte bal, arıcılık sektörünü 3 yıldır sekteye uğratmıştır. Sektörden kopuş yüzde 30 dolayındadır.”

-GOOGLE Türkiye’yi uyarıyor: Yapay zekâda 5 yıl geç kalırsanız bedeli büyük olur.             E.Ö.

- “AK Parti il başkanından daha AK Partili davranan valiler var...” Ali Haydar FIRAT

CHP’DE ESKİLER KIRGIN

-2009-2014 yılları arasında görev yapan CHP İl Genel Meclis üyeleri dün Florya İBB Tesisleri’nde kahvaltı yaptı. Kahvaltıyı İBB Meclis İkinci Başkan Vekili Gökhan Gümüşdağ ve İBB Meclis üyesi Gökhan Can düzenledi. Davete 70 eski meclis üyesi katıldı. Katılanların neredeyse tamamı, mevcut CHP Genel Merkez yönetimini, İBB yönetimini ve İmamoğlu’nu eleştirdi.

Haberin Devamı

Kurultayda söz verildiği halde önseçim yapılmamasından, tüzüğe uyulmamasından şikâyet ettiler. Yerel anlamda eleştiriler ise Ekrem İmamoğlu’na yönelikti. Kendilerine hiçbir konuda danışılmadığını, hiçbir alanda değerlendirilmediklerini, tecrübelerini aktaracak ortamın sağlanmadığından şikâyetçi olduklarını, adeta atıl kaldıklarını belirttiler.

Seçim sonucunu başarılı bulduklarını belirttiler ancak yaklaşık 350 bin oyun bir önceki seçimden daha az olduğu şerhini de düştüler.

Bakalım Gümüşdağ, İmamoğlu ile görüşüp birlikte görev yaptığı arkadaşları ile ilgili bir girişimde bulunacak mı?

AYDIN BİR İLAHİYATÇIYDI

-BİR süredir tedavi görmekte olan ilahiyatçı Nazif Ay aramızdan ayrıldı. Yaşadığımız dönem için çok cesur, açık sözlü ve ilkeli duruşu ile dikkat çeken bir aydın olan Ay, laiklikten beslenen bir Cumhuriyetçi, yurtsever ve siyasete alet edilmeyen dinin düzgün temsilcilerinden biriydi.          Yaşar ALTINTARTI

ADİL DÜNYAMIZ OLSUN

SAYIN milletvekilleri... Toplumun kanayan yarası kiracı olayları bize yakışmıyor!

TBK 347. Maddesi acilen yargı paketi ile iptal edilmelidir. Kiracı faciası, olaylar ve cinayetler daha ne kadar devam edebilir? Türk Borçlar Kanunu’nun 347. Maddesi’ne göre, 10 yılı dolduran konut ve işyeri kiralarında, kira sözleşmesinin sebepsiz olarak feshedilmesi insan haklarına aykırıdır.

Hiçbir sözleşme sebepsiz yok etme hakkı ile sona eremez.

Bu kanun, sözleşme hürriyetine haksız müdahaledir.        Yavuz KAYA

Yazarın Tüm Yazıları