Nedir bu Trump rüzgârı?

İzlediğim bir filmde, sergisi yeni açılan bir ressama resimlerinin çok çirkin olduğu söyleniyordu.

Haberin Devamı

Ressam da “evet biliyorum” diyordu. “Bunu bilerek yapıyorum. Amacım bu çirkin resimlerin bir virüs gibi yayılıp sanatı içeriden parçalaması.” 

 

Amerika’nın yeni başkan aday adayı Doland Trump’ı her izlediğimde, o ressamı hatırlıyorum. Sanki gaflarıyla, çıkışlarıyla o da bunu hedefliyor. Yani bir virüs gibi yayılıp sistemi içeriden parçalamalarını!

 

Amerikan halkı da bu yayılmayı teşvik ediyor gibi görünüyor. Zira Trump’ı hızla başkanlığa yaklaştırıyor.

 

TRUMP CLİNTON’A KARŞI

 

Geçtiğimiz Salı, “Süper Salı”ydı. Yani Amerikan başkanlık seçimlerini en çok etkileyen gün. Çünkü bir gün içinde en fazla eyalette seçim o gün yapılıyor.

 

Haberin Devamı

11 eyalette yapılan bu ön seçim sonunda da, artık gidişat aşağı yukarı belli oldu. CNN’e göre Clinton yüzde 90 ihtimalle Demokratların adayı olacak. Trump’ın Cumhuriyetçilerin adayı olma ihtimali de yüzde 75’in üzerinde.

 

Süper Salı’dan sonra ikinci kritik tarih ise 15 Mart. O gün 5 eyalette yapılacak seçimi kazanan, delegelerin hepsini alacak. Ve Trump kazanırsa, adaylığı kesinleşmiş olacak. Ki bu ciddi bir ihtimal olarak görülüyor.

 

*

 

Bununla birlikte hem Demokratların, hem Cumhuriyetçilerin Temmuz ortasında yapacakları kurultaylarında kendi adaylarını onaylamaları gerekiyor. Bu kurultayda Cumhuriyetçilerin Trump’ı onaylamama ihimali şimdilik var.

 

Bunun sebebi, çok sayıda Cumhuriyetçinin kendisini Trump gibi bir “radikal”in temsil etmesinden rahatsız olması.

 

Ancak bugüne kadarki gidişat ve 15 Mart’tan beklenen sonuçlar üstüste konulunca, şu aşağı yukarı belli oldu: Amerikalılar büyük ihtimalle Clinton ve Trump arasında seçim yapacak. CNN’in son anketine göre de, Clinton’ın Trump’ı yenme ihtimali yüzde 52.

 

Haberin Devamı

MERKEZİN ÇÖKÜŞÜ

 

Peki ne oldu da Amerikan halkı Trump’ı başkanlığa bu kadar yaklaştırdı?

 

Bunun başlıca sebebi, meşhur “merkez çöktü” tezi. Batı’da merkezi temsil eden politikacılar, karşı karşıya oldukları sorunlara çare bulamadılar. Göçmen sorunu; “öteki”nin entegrasyonu; terör, ekonomik sıkıntılar... Bunlardan sadece birkaçı.

 

Cevabı mevcut sistemde bulamayan seçmen de, uçlara savruldu. Çünkü seçmenin ihtiyacına, radikaller karşılık verdi.

 

*

 

İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı, İşçi Partili David Miliband bu durumu “küreselleşme”yle açıklıyor. Malum Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte hızla küreselleşen dünya, yerel kimlikleri bastırdı. Bu da hem sağ, hem sol kanatta rahatsızlık yarattı.

 

Haberin Devamı

Sol görüşlüler, eşitsizliklerin derinleşmesinden muzdarip. Sağ görüşlüler ise, kimliklerin aşınmasından. Ve her iki kanat da bu sorunlara karşı bir cevap bulamadı. Trump gibi “aykırılar” da, kolay cevaplar bulacakları vaadiyle ortaya çıktılar.

*

Washington Post’un kıdemli yazarı Fareed Zakaria ise “Trump fenomeni”ni romantizme bağlıyor. Ona göre politikada her zaman romantizm, yani devrim peşinde olanlar var. Zakaria mevcut problemlerin de, cevabın “devrimde” olduğuna inananları harekete geçirdiği görüşünde.

 

 

KORKULARIN TANRISI

 

Bununla birlikte, var olan sistemin hayrını görmeyen seçmen yeni birşey denemek istiyor. Ve bu yüzden hiçbir siyasi tecrübesi olmayan, resmen damdan düşmüş gibi başkanlık seçimine girmiş bir emlak kralının peşinden sürükleniyor. Bush ve Clinton gibi siyasetin çarkından geçmiş, yıpranmış soyadlardan ise sıtkı sıyrılmış durumda.

 

*

 

Haberin Devamı

Bir diğer sebep ise, korku. Amerikalılar 11 Eylül’den beri terörden, İslam’dan, Müslümanlardan korkuyor. IŞİD gerçeği bu korkularını iyice pekiştirdi. Mülteci dalgası da üstüne tuz biber ekti.

 

İşte tüm bu korkularını bas bas bağıran bir aday, onları rahatlatıyor. Bir nevi terapi gibi. Aynı zamanda da bu korkularını yenebileceğini düşündükleri, güçlü görünen bir lider istiyorlar.

 

Ve son olarak: Başkan Obama’nın izlediği pasif siyaset ters tepti. Halk artık eylem istiyor. Ve “iş bitirici işadamı” olarak gördüğü Trump’ın, siyasette de iş yapacağına ve ABD’nin liderliğini yeniden dünyaya ispat edeceğine inanıyor.

 

*

 

Yalnız dikkat! Trump’ın önlenemez yükselişi Cumhuriyetçileri ne kadar bölüyorsa, Demokratları da o kadar birbirine kenetliyor. Yani Clinton’ın ekmeğine yağ sürüyor.

 

O yüzden takibe devam.

Yazarın Tüm Yazıları