10 maddede kur neden arttı

Döviz kurunda artış sürüyor ve dün gün içinde 3.8433 liraya kadar tırmandı. Bu 1 haftada neredeyse 17 kuruşluk artışa işaret ediyor. Bir ayda da yüzde 10 değer kaybı var. Peki neden? Tek bir cevabı yok; ABD de çok etkili, içeride yaşananlar da...

Haberin Devamı

DÖVİZ kurunda son bir ayda yaklaşık yüzde 10’luk artış var. En başta nedeni, değişen uluslararası konjonktür. İkincisi de içeride bozulan enflasyon ve bekleyişler. Buna tam tersi “faizleri indirme” çabası eklenince, bir de içeride yalanlansa da bankalarımızla ilgili çeşitli iddialar içeren haberler yayıldıkça TL değer kaybediyor. Hatta, buna bağlı olarak “TL’ye operasyon yapıyorlar?” yorumlarını da duyuyoruz, en başta TL’ye operasyon yapılabilecek zayıflıkta bir ekonominiz ve finansal koşullarınız olduğunu dünyaya ilan etmek haksızlık olur.

PEKİ NE OLUYOR? 10 MADDEDE BAKALIM:

10 maddede kur neden arttı

1- Son birkaç aydır enflasyonda gerileme değil, özellikle çekirdek enflasyonda yükseliş eğilimi ortaya çıktı. Çekirdek enflasyon yüzde 11’e çıktı. Bu da, Ankara TL faizlerini aşağı bastırmaya çalışırken, artan dolarizasyon kur üzerinde baskı yaratıyor.

Haberin Devamı

2- ABD’de Merkez Bankası Fed’e, “Cumhuriyetçi” bir adayın atanması olasılığı güçlendi. Trump’ın kafasında üç aday vardı; Jerome Powel, John Taylor ve  Janet Yellen. Ama Kongre’de senatörlere kapalı kapılar ardında nabız yoklaması yaptığı ve büyük bir çoğunlukla Taylor’ın adının telaffuz edildiği sızdırıldı. “Kurallı para politikasının” babası sayılan Taylor’ın başkan olması durumunda, daha “şahin” bir para politikası izlenmesi olasılığı doları güçlendiriyor.

3- ABD’de uzunca süredir düşük olan uzun vadeli faizlerin sonuna gelindiği düşüncesi kabul görmeye başladı. Özellikle büyük fonları yöneten uzmanlar, faizlerin yukarı doğru seyredeceğine dair görüşlerini açıkça paylaşmaya başladılar. 10 Yıllık ABD devlet tahvili faizleri Çarşamba günü yüzde 2.40’ı geçerek, mayıs ayından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Bu seviye, “önemli bir eşik” olarak görülüyordu. Bu yukarı yönlü tarihsel dönüşün yeniden düşüşe dönmesi artık mümkün görülmüyor. 1981’deki yüzde 16’lık bir faiz seviyesinden sürekli düşüşle yüzde 2’lere kadar inilmişti. “Sürekli gerileyen faizler dönemi” olarak adlandırılan bu dönemde tarihsel bir son olabileceği dillendiriliyor. Yeniden yükselişle kısa sürede yüzde 3, hatta kimi büyük fon yöneticilerine göre 2020’de yüzde 6’ya ulaşılabilecek. ABD’de tahvil faizinin yükselmesi dolar endeksini yukarı çekiyor. Bu da TL’ye değer kaybı getiriyor.

Haberin Devamı

4- ABD’de tahvil faizlerini yukarı çeken başka bir unsur; Trump’ın bütçe tasarısının ve vergi indirimlerinin Kongre’den geçmesi olasılığının  güçlenmesiydi. Bütçe açığını büyüten, vergi indirimleriyle ekonomiye ivme kazandıran, en önemlisi de Fed’i faiz artırmaya bir adım daha yaklaştıracak olan enflasyonda yükseliş getirecek bir tablo belirdi. Nitekim ABD Temsilciler Meclisi’nde bütçe geçti. İş son aşama olan Senato’ya kaldı. Bu da Trump’ın vergi indirim politikasının hayata geçmesi için çok önemli bir aşamanın atlatılması demekti. Faizleri yukarı itecek bir eşik.

5- Geçen hafta sonu, Türk bankalarının aleyhinde iddialar yayıldı. Bunlar Türkiye’deki otoritelerce yalanlansa da, bu en başta döviz kurunda bozulmayı getirdi. Hafta içindeki Hazine borçlanma ihalelerinde de, öncekilere kıyasla değişken ve TÜFE’ye endeksli ihalelere katılım dikkat çekti. Uzun vadeli (10 yıllık) tahvil ihalesine gelen teklif satışın 1.5 katı oldu. Bu geçmiş ihaleler ortalaması olan 2’nin altında. Yani sabit faizli tahvil ihalelerine katılım iştahı düştü.

Haberin Devamı

6- Çarşamba günü Güney Afrika’da gevşek bir bütçenin ortaya çıkması ulusal parası Rand’a hızla değer kaybı getirdi. Bu da gecikmeli olarak TL’ye yansıdı.

7- Alman finans kurumlarının Türkiye’ye olan kredi limitlerini daraltacakları yönündeki haberler, adı geçen EBRD gibi kurumlarca yalanlansa da; bu gecikmeli etkiye “son damla” etkisi sağladı. TL’deki değer kaybı belirginleşti.

8- Perşembe günü Merkez Bankası faizleri değiştirmedi. Sözlü müdahale çabası işe yaramadı.

9- Avrupa Merkez Bankası (ECB) aylık tahvil alım programını, Ocak 2018’den itibaren 60 milyar Euro seviyesinden 30 milyar euroya düşüreceğini, Eylül 2018’e kadar böyle süreceğini ilan etti. Analistler en geç 2019 başında alımların son bulacağını, sonra da faiz artışlarının geleceğini tahmin ediyor

Haberin Devamı

10- Dolar endeksi 2015 başından beri ilk defa eylül başında en düşük seviyesine düşmüşken, şimdi yeniden yükselişe geçti. Eylüldeki en düşük noktadan yüzde 3.3 artış olurken, dolar TL’ye karşı yüzde 10 arttı.

PAZARTESİ-SALI GEÇMİŞ OLACAK

- EKONOMİ Bakanı Nihat Zeybekci, Anadolu Ajansı editör masası canlı yayınında “Döviz kurundaki yükselişin geçici olduğunu düşünüyorum, bunu hep beraber göreceğiz. Merkez Bankası’nın imkan ve kaynaklarıyla piyasadaki spekülatif hareketlere müdahale etmesini doğru bulmuyorum. Dokunmamak lazım, müdahale etmemek lazım. Spekülatif hareketlere karşı yapılabilecek en etkili çalışma budur. Şu an gelinen kur noktası kesinlikle reel değildir” dedi. Zeybekci, Türkiye ile ilgili spekülatif ve kurgulanmış haberlerin belli bir saate kadar speküle edildiğini dile getirerek şöyle konuştu: “Ancak kurla ilgili haberlerin yarısı da dünyadaki hareketle ilişkili. Aşırı değerli dolar ABD ekonomisi için iyi ve sürdürülebilir değil; kendimize ve ülkemize güveniyoruz, bununla ilgili endişemiz yok. Kurdaki durum aşılacak, görecekler; pazartesi-salı bunlar geçmiş olacak.”

 

Yazarın Tüm Yazıları