İki lider çekişirken

ARTIK Washington’da da herkes kabullendi. İki oyuncu var Gazze’de.

Haberin Devamı

Biri Netanyahu’ysa diğeri de Erdoğan. “İsrail soykırım yapıyor” dedikçe kınıyorlar Erdoğan’ı. Tel Aviv Yönetimi’ne Nazi benzetmesi yaptıkça, “provokatif” diye suçluyorlar. Ama Hamas ve İsrail ateşkes yapacaksa anahtarın Türkiye’de olduğunu da kabul ediyorlar. Peki nedir sorun? Madem filmin esas oğlanları Amerikalıların bölgedeki en yakın müttefikleri... O zaman niye ateşkes olmuyor? Çünkü iki taraf da kazandığını düşünüyor da ondan. İki taraf da normalleşmeyi Washington’ın zoruyla yürütürken, aslında birbirlerine hiçbir zaman güvenmediler de ondan. Birbirlerini devirmek için çekişiyorlar. Ve olan çocuklara oluyor.
Bunu cuma günü İsrailli üst düzey bir yetkiliye sorunca itiraz etti hemen. “Hamas niye ateşkesi kabul etmiyor” dedim. “Hayır” dedi, “Hamas kazandığını zannediyor ama aslında askeri açıdan amaçlarına ulaşamıyorlar.”
Tamam da ya işin psikolojik savaş boyutu? Hamas, Mısır’da Mursi varken, sınırdan geçirerek edindiği mühimmatı büyük oranda yitirdi, kabul. Ve şimdi Sisi varken bir daha asla o seviyeye ulaşamayacaklar. Ama ya İsrail’in öldürdüğü masumların dünyada yarattığı etki? Zihinlere kazınan o korkunç fotoğraflar?


*

Haberin Devamı


ERDOĞAN da artık saklamıyor zaten. Perşembe günü CNN’de Hamas adına konuşmakta hiç sakınca görmedi. “İsrail ateşkeste samimiyse biz Hamas tarafını ikna edebiliriz” dedi. “Bir haftalık geçici bir ateşkes yapılabilir” deyip şartları bile açıkladı. Ama onun nedir tam olarak istediği? İki devletli çözüm ama ya Kudüs’ün durumu? Ya mülteciler?
Daha yeni başlıyoruz. Çünkü Suriye Rejimi vardı, artık kendine hayrı yok. Mursi vardı, gitti. Ürdün vardı, çekildi. Ve artık Filistin meselesi, Erdoğan’ın oldu.
Türkiye’de halka kimse sormadı. Ama Ankara kendi kendine büyük oyuna girdi. Dünyanın en karmaşık, en çetrefil meselesinin açıkça tarafı oldu.


*


ARTIK Türk halkı İsrail-Filistin meselesinin bütün yansımalarını, yeni dönemde iliklerine kadar hissedecek. Ve mücadele sadece bölgede değil, Washington’da da sürecek. Üst düzey İsrailli yetkilinin John Kerry’nin müthiş bir diplomasi beceresiyle kameralara verdiği “Ne Allah’ın cezası bir nokta operasyonuymuş” lafına yorumu ne oldu biliyor musunuz? O sabah İsrailliler Amerikalılara kayıplarıyla ilgili bilgi vermiş. Aslında Kerry o lafı İsrail’in kayıpları için söylemiş. Bunun daha beterlerini de göreceğiz. İhtilaf sürerken her iki taraf da Washington’ı kendi yanında göstermek için daha neler yapacak. Ama iki esas düşman, kendi mıntıkalarında gittikçe birbirlerine benzeyen yöntemlere çekişmeye devam edecek.
Bundan sonra yaşanabilecekleri düşünürken limitiniz gökyüzü olsun. Netanyahu’nun zaten hiçbir zaman öyle bir kaygısı olmamıştı. Ama Gezi’den beri artık Erdoğan da aynı. Demir yumrukla olayları bastırdı. İnsanlar öldü. Dünya ayaklandı. Ama ona rağmen dimdik. İkisi de artık fenafillah mertebesinde. İkisinin de ölçüsü yok. Ve ikisi de her şeyi manipüle edebilecek kadar usta.


*

Haberin Devamı


HAFTA içi Amerikan Yahudi Kongresi, 2004’te Erdoğan’a verdiği cesaret ödülünü geri istemişti ya. Artık sadece bir başkanı kalmış, hiçbir ciddi faaliyeti olmayan bir kurum haline geldiler aslında. Erdoğan’ın, iktidarın ilk yıllarında iç politikada yaşadığı sorunlar ve askerlerle girdiği çekişme sırasında dışarıda harıl harıl destek aradığı dönemlerden kalma bir hatıradır o ödül. Nitekim ödülün iadesini istediklerine dair duyuruyu geçtiklerinde doğrulamam bile bir saat sürdü. Ama Erdoğan’a 2005’te aynı türden bir ödül veren İnkâr ve İftiraya Karşı Birlik (ADL), çok daha kurumsal ve büyük bir organizasyondur.
Yahudi Kongresi geri isteyince sonra hemen ADL’in direktörü Abraham Foxman’ı aradım. “Siz de geri isteyecek misiniz” demek için. “Elbette istemeyeceğiz, bunlar çocukca davranışlar” dedi.
Ve ne anlattı dersiniz? Türk Dışişleri “ödülü iade et” çağrılarına cevap verip Başbakan’ın ödülü iade etmeyeceğini açıklamış ve “Bu tartışmayı, ülkemizin ve Başbakanımızın ilkeli duruşunun bir teyidi olarak görüyoruz” demişti. Meğer Erdoğan geçmişte ADL’den aldığı ödülü iade etmek istemiş ama Foxman vazgeçirmiş.
“Niye” dedim. “Ermeni meselesi (2007’de ADL 1915 Olayları’nın soykırım olup olmadığının tartışılması gerektiğini söylemişti) olduğunda aradı. Bizim bu konuda söylediklerimizden hoşlanmadı. Bu yüzden de ödülü geri vermek istedi” dedi.
“Peki siz ne dediniz” dedim. “Ben de bunun doğru bir şey olmadığı konusunda onu ikna ettim. Bizim ona verdiğimiz ödül, savaş sırasında Yahudileri kurtarmak için çok büyük risk alan Türk diplomatların tanınmasıydı. Ben de kendisine anlattım” dedi.
Daha yeni başlıyor. Daha böyle ne zikzaklar, ne vuruşlar göreceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları