Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Ekmeleddin İhsanoğlu izlenimleri

ÖNCEKİ gün Aydın’da, dün de İstanbul Salı Pazarı’ndaki kısa turunda Ekmeleddin İhsanoğlu’nu izledim, sohbet olanağı buldum, gözlemler yaptım.

Haberin Devamı

Seçime 30 gün kaldı, oruç ve sıcağın etkisine rağmen çok hızlı hareket şart; çünkü aşılması gereken ciddi sıkıntı ve sorunların varlığı gözlemleniyor. Rakibin Tayyip Erdoğan gibi bir isim olunca ilk kıyas ‘tanınırlık’ oluyor.
Gerçeği bilmeli ki bu konuda daha alınacak epey mesafe var; güçlü bir organizasyon ve organizasyon ekibinin henüz kurulamamış olması bu alandaki sıkıntıyı anonslara dahi yansıtabiliyor.

MHP DAHA GÖRÜNÜR OLMALI

İhsanoğlu ve ekibinin, ‘her geçen gün çok daha iyi’ inancı önemli; ancak MHP ve CHP’nin parti olarak ağırlıklarını daha fazla hissettirmesi, özellikle MHP’nin İhsanoğlu çevresinde daha güçlü görüntü vermesi gerektiği görülüyor.
CHP tanınan yöneticileriyle İhsanoğlu’nun her adımında kendisini gösteriyor, ama MHP için aynı şeyi söylemek, en azından şu ana dek mümkün değil. İhsanoğlu, sözleri, ikili ilişkileri, tutumu, davranışlarıyla tevazu ve saygı örneği, sesini hiç yükseltmiyor; ancak göz ve el temasının bir siyasetçi özelliklerine uymadığı her an hissediliyor. Kendisine yapılan bazı telkinlere, “Mütevazılığı ailemden öğrendim, böyle de sürdüreceğim. Halkın beni böyle seveceğine inancın tam” diyor.
Halkla temas ettiğinden beri adaylık heyecanı artmış; en çok da “Kurtar bizi” diyenlerin sayısındaki yüksekliğe şaşırmış.
Anladığım, iktidardan yakınmanın bu düzeyde olduğunu daha önce düşünmemiş.
Örneğin dün de Salı Pazarı’nda türbanlı bir kadın, “Kurtar bizi” diye başladı; yoksulluktan, Suriyeli sığınmacılardan, bonzaiden dert yandı.
İhsanoğlu’nun Suriye için, “Tüm uyarılarımı ciddiye almadılar, hem Türkiye’yi hem de Ortadoğu’yu sıkıntıya soktular” demesinin altını çizmeli.

DÜNYA LİDERİ

Haberin Devamı

Kendisini anlatmaya başladığında seçmenle daha sıcak bir iletişim kuruyor.
Siyasi polemiklerden ısrarla kaçıyor; ancak bilinçli yaptığını sanmıyorum, aralara öyle cümleler serpiştiriyor ki sanki doğrudan Tayyip Erdoğan’ı hedef almış gibi bir izlenim bırakıyor.
‘Dünya lideri Erdoğan’ sıfatına hiç atıf yapmadan, BM’den sonra dünyanın en büyük ikinci örgütünü yönettiğini, tam 62 kez devr-i âlem yaptığını, tanınmış tüm isimleri sayarak buluştuğu dünya liderlerini sıralıyor.
Ardından, “Dün başarılarımı büyütenlerin bugün tersini söylemesine aldırmıyor, kem söz sahibine ait” deyip, çalışmaları konusunda tezler yazıldığını, akademik çalışmalar yapıldığını ve gördüğü çok önemli hizmetleri tarihin kayda alıp takdir edeceğini anlatıyor.
Bu konudaki son noktayı da seçilmesi halinde yeterli güç ve donanıma sahip olduğu için Ortadoğu’daki sorunların çözümü noktasında büyük başarılar sağlayacağına inancını ifade ediyor ve ekliyor:
“Ama komşularla birlikte, dostluk ve diplomatik kurallar içinde kalarak.”
Siyasi denebilecek sözlerini de doğrudan ‘hedefli’ söylemiyor.
Oysa, Türkiye’nin eski vesayetlerden kurtulurken, yenilerine girmemesi gerektiğini söylerken de “Bu ülkede herkes cumhurbaşkanı adayı olabilir, bu nitelikte çok insanımız var; ama buna sadece kendisini layık görenler milleti tanımıyor” derken de hedefin kim olduğu belli.

Yazarın Tüm Yazıları