Yeni ‘İYİ Parti’

MERAL Akşener, “Biz bu partiyi yancılık yapsın diye mi kurduk?” diyerek, artık hiçbir büyük partiyle ittifak ilişkilerine girmeyeceklerini ifade ediyor.Bu noktaya nasıl gelindi, kısaca hatırlayalım.

Haberin Devamı


İyi Parti siyasi haritada merkez sağda büyük bir boşluk görmüş, eskinin ANAP ve Adalet Partisi’nin ulaştığı sınırlar hedeflenerek kurulmuştu.
Hem AK Parti, hem de CHP seçmenlerinin bir kısmının böylesi bir oluşuma yönelebileceğini öngörmüşlerdi.
Kuruluşunda milliyetçi bir nüve de barındırdığından, hata yapılmadığı takdirde siyaseten dört eğilimi birleştirmek suretiyle önlerinin çok açık olabileceğini hesap ediyorlardı.
Bu amaçla ilk etapta iktidar karşıtlığı üzerinden yola çıktılar.
Aynı pozisyonda olan CHP ile yakınlaşmaları bir ‘yol arkadaşlığı’ idi.
Kısa zamanda iktidar bileşenlerine ve aynı zamanda CHP’ye ihtiyatla bakan seçmen nezdinde özel bir dikkatle izlenen bir siyasi oluşum haline geldiler.
Meral Akşener moralli ve özgüvenli bir profil çiziyordu.
Partinin ekonomi kurmayları kapasiteli ve seküler kesimin onaylayacağı kişilerdi.
Eski Ülkücülerden oluşan örgüt bahse konu üst yapıya uyumlu izlenim veriyordu.
Açıkça, İzmir’e ESİAD’ın konuğu olarak geldikleri iki toplantıda çok yoğun ilgi gördüler.
İş dünyasında, “İYİ Parti’ye oy atabilirim” diyenlerin sayısı oldukça fazlaydı.
Türkiye genelinde yüzde 15, hatta 20’lere ulaştıkları söyleniyordu.
İşte bu noktada işin en zor kısmı başlamıştı.
Bu teveccühe yol açan beklentilerin doğru teşhis edilip hayal kırıklığı yaratmamaları önem taşıyordu.
Diğer deyişle iktidar rüştü için artık sıkı gözlem altındaydılar.
Başlangıçta iş birliği içinde olmaları siyasetin doğal icabıydı.
Nitekim bu yolu izlediler.
Muhalefet bloğunun parlayan yıldızı olmuşlardı.
Ama orada hala en büyük parti CHP’ydi.
İkinci doğru adım, yeterince güçleninceye kadar uyumlu bir ikinci rolünü kimseyi tedirgin etmeden sürdürmeleriydi.
Zira aynen iktidarda olduğu gibi muhalefette de bir yıpranmışlık söz konusuydu.
Süreç içinde taze nefesleri ile önce muhalefetin, bilahare de ülkenin en büyük siyasi oluşumu olmaları yolunda hata yapmadıkları taktirde önleri açıktı.
Ama bu sabrı gösteremediler.
Siyaseten yaşanan yalpalamalar, kullanılan ‘zehirli dil’ partinin tekrar keskin milliyetçi söyleme yönelmesi onlara olumlu bakan bazıları nezdinde tereddütle karşılanır hale gelmeye başladı.
Yanı sıra ilk sinyal seçimlerde MHP’nin arkasında kalmalarıydı.
Pek tabii tek sorumlu İYİ Parti değildir.
Türkiye’de çok sayıda siyasi oluşum var.
Bunların pek çoğu sıradan partiler.
Oysa İYİ Parti zoru başarmıştı.
Ancak henüz siyasetin ‘ağır topu’ olmamışlardı.
Şimdilerde yeni belirledikleri tutumlarıyla yerel seçimlere hazırlanıyorlar.
Revize ettikleri duruşlarının kendilerine yarayacaklarını düşünüyorlar.
Şunun şurasında 31 Mart’a çok kalmadı.
Kim bilir, belki de doğru düşünüyorlardır.
Yaşanıp görülecektir.

Yazarın Tüm Yazıları