Siyaset kazanı

CHP neden bir türlü iktidar olamıyor. Genel seçimler hüsranla sonuçlandı. Onun üzerine bir kurultay süreci yaşandı. Kılıçdaroğlu ekibinin delege sayısında hayli önde olduğu söyleniyordu. Ancak son bir iki günde dengeler değişti. “Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu” kanadı yarışı kazandı. Özgür Özel Genel Başkan seçildi. Perde gerisinde Ekrem İmamoğlu’nun gücü belirleyici faktördü. Kurultay’da “değişim” sloganları seslendirilmişti.

Haberin Devamı

 

 

Buna göre parti tüzüğü demokratik esaslara göre düzenlenecekti. Ancak kısa bir süre sonra nepolitik, ahbap kayırmacılığı anlayışında değişiklik olmadığı görüldü. Yerel seçim adaylarına dair birikim, deneyim, performans gibi kaliteler her zamanki gibi nazara alınmadı. Bu arada Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu arasında çekişme emareleri gözleniyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ittifak politikaları sahiplenilmedi. Hoş bu konuda İyi Parti’nin tutumu da bir sebepti.

 Ekrem İmamoğlu için İstanbul seçimleri hayati önem taşıyor. Dem Parti ile dayanışma çok kritik bir önemde. Genel kanı, İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerini kazanması durumunda, kendisinin ve CHP’nin 2028 yılı seçimlerinde şansının çok yükseleceği. Yerel seçim sonucu ne olursa olsun, İmamoğlu CHP’de ikili yönetim yapısını gidermek üzere Özgür Özel’i tasfiye etmeye çalışacağı söyleniyor. “Siyasetin doğası”, geçmişin dayanışma ve vefa ipoteğini hiçbir zaman kabul etmemiştir. Bu arada mevcut yönetimin da olası bir yerel seçim başarısızlığında yeni bir kurultay süreci başlayabilir. Bu noktada kim kimle ittifak yapar? kestirmek güç.

Haberin Devamı

Bu ülkede kişilerin siyasete ilgisi parti farkı gözetmeksizin hep aynıdır. Sınırlı sayıda donanımlı ve idealistler dışında, insanlar kendilerine bir imkân yaratmak için siyasete yöneliyor. İş ve sosyal yaşamında bir yerlere gelmiş kişiler mesafeli kalıyorlar. Bu insan dokusuyla siyaset, kendi partisi dahil, seçim başarısızlıklarından bile medet umar hale geliyor. Sözün özü, parti içi çekişmeler normal ve sıradan seçmenlerin asla kavrayamayacakları parametreler üzerinden yürüyor ve onlara her daim “kadrolu figüran” rolü biçiliyor.

 

 



 

URLA-BAĞ EVİ

 

YARIMADA, özellikle de Urla, gastronomide başka bir lige koşuyor. Tabii ki sosyal medya ve TV programlarında tanıtılan otantik lezzetlerimizin müptelası, ulaşabildiğimiz ölçüde müdavimiyiz. Tencere yemekleri, kuyu tandırları, pideler, köfteler. Ama, bir yeme-içme mekânı için sadece “lezzet” esası yeterli olmamalı.

Haberin Devamı

Neyse, bizim konumuz daha üst seviye restoranlar. Urla, muhteşem doğasını daha da cazip kılmak için üzüm bağlarının arasına serpiştirilmiş gastronomik vahalar oluşturma yoluna gitti. Bu mekânlar; binasından, teşrifine, tabak çanağından, hizmetli kılık kıyafetlerine, doğru iletişimden, yaratıcı ve yenilenen menülere, eğitimli aşçılara, geniş şarap kavına, kaliteli malzeme ve tercihen yerel ürün kullanımına kadar… sürekli bir özen ve çaba içerisinde olan yerler. Böyle olunca da haklarını teslim etmek üzere değerlendirme kuruluşlarının ilgi çemberine dahil oluyorlar.

Sözünü ettiğimiz Michelin, Gault gibi rehberler 2023 yılında Od Urla, Vino Locale gibi yerleri yıldızlayarak teşhir etmişti. Ama bahse konu kuruluşlar henüz ilk yılları olduğu için bazı mekanları gözden kaçırdılar. Konu Urla olduğu için, mesela Urla “Bağ Evi” şahane lokasyonu, yukarıda ifade edilen kalitelere eksiksiz sahip oluşu ile, umarız 2024 ve sonrasında dikkatlerine dahil olur. Bu arada deniz ürünleri yönünden, yine Yarımada’da Çeşme Horasan, Özbek Akın , Sahil evleri Niyazi, umarız bu yıl takdir halkası içine alınırlar.

Yazarın Tüm Yazıları