‘Gelecekteki Hekimini Destekle’ projesi için sahnedeler

Sosyal sorumluluk projesi olarak geliştirilen “Müzikli Miras” tiyatro oyunu, “Gelecekteki Hekimini Destekle” diyerek yola çıktı. İnsan ruhunun sanatla nefes aldığının bilinciyle sahnelenecek oyun aynı zamanda günümüzün önemli sorunlarından dijital bağımlılığa da dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Haberin Devamı

YAZAR Ayşe Alagöz tarafından kaleme alınan, Dr. Yaşar Can Bağatırlar tarafından yönetilen oyun, Minteks Sanat ev sahipliğinde Majör Tiyatro Topluluğu’nun gönüllü oyuncuları tarafından sahnelenecek. Aralarında hekimlerin de bulunduğu projeyle, maddi yetersizliği olan tıp fakültesi öğrencilerine destek amacıyla Türk Eğitim Vakfı (TEV)’in “Hekimler Söylüyor” burs fonuna bağışta bulunulacak.
Röportajımıza geçmeden önce bu anlamlı sosyal sorumluluk projesine benim için de sürpriz olan bir rolle destek vermenin mutluluğunu yaşadığımı heyecanla paylaşmak isterim. Oyundaki Zekiye karakterimin güleç sesiyle başlayalım mı? “Yaz gazeteci hanım yaz! Yaz ki mahallemizin hikayesini duymayan kalmasın!”

‘Gelecekteki Hekimini Destekle’ projesi için sahnedeler

Haberin Devamı

‘VEFA BORCUMU ÖDÜYORUM’

- Sanat ile sosyal sorumluluk projelerini bir araya getiren bir yazar olarak yine ses getiren bir oyunla sahnedesiniz. Bu kez hangi mesajla ve projeyle yola çıkıyorsunuz?
Ayşe Alagöz: Tiyatro ile başladığım yolculukta, sosyal sorumluluk projelerini, sanatla birleşmek gibi bir misyon edindiğimi söyleyebilirim. Yirmi yılı aşkın sağlık ve medya sektöründe çalıştıktan sonra artık kariyerime sadece yazar ve oyuncu olarak devam ediyorum. 2015 yılında bir sosyal sorumluluk için yazdığım ilk oyunumu da yine sizin röportajınızla duyurmuştuk. Bu süreçte beş farklı oyunum farklı amaçlarla destek için binlerce kişiyle buluştu. Şimdi altıncı oyunum “Müzikli Miras” ile maddi yetersizliği olan tıp fakültesi öğrencilerine burs sağlayacak olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Aynı zamanda bir hekim kızı olarak “Gelecekteki Hekimini Destekle” diyerek bu oyun ile hem rahmetli babama hem de sağlık camiasına vefa borcumu ödemiş gibi hissediyorum.

BİZ OLMA DUYGUSUNA SARILDIK

- Oyunun öyküsü nedir? Ekip olarak nasıl bir duyguyla bir araya geldiniz?
Ayşe Alagöz: Oyunun öyküsü günümüzde Bursa’nın göç almış hayali “Giren Çıkmaz Mahallesi”nde geçiyor. Birbirinden farklı karakterlerden oluşan mahalleli arasında yaşananlarla birlikte, insan sevgisi ile yoğrulan birlik duygusunu da aktarmak istedim. Oyunda yaşamın her alanında “sanata evet” diyerek, müziğin hayatımızdaki vazgeçilmez; iyileştirici ve birleştirici yönünü de vurguluyoruz. Tiyatro, içinde birçok olguyu barındıran önemli bir sanat dalı. Aynı zamanda bir hekim de olan yönetmenimiz Yaşar Hoca ile çalışarak, ekip olarak bunu tam anlamıyla deneyimleme şansı bulduk. Gönüllü oyuncularımızla sadece tiyatroda değil, yaptığımız her işte “ben” değil, “biz” olma duygusuna sarılan bir ekip olduğumuzu tüm çalışma süresince hissettik.

Haberin Devamı

SANAL ALEMDE BENLİĞİMİZİ KAYBETTİK

- Oyunda aynı zamanda günümüzün önemli sorunlarından olan dijital bağımlılığa da dikkat çekiyorsunuz? Karakteriniz de bir bağımlı değil mi?
A. Alagöz: Bilim ve bilgiye hızlı erişimde teknoloji bizlere araç olarak kolaylık sağlıyor fakat bir amaç haline getirdiğimizde dijital bağımlılık günlük hayatımızın tehditlerinden biri oluyor. Çoğumuz vazgeçemediğimiz akıllı telefonlarımızdan bazen bağımsız olmayı da hayal etmiyor muyuz? Sanal hayat olmadan zamanımızı daha verimli kullanabileceğimizi düşünüyoruz. Ancak dijital dünyaya kendimizi mahkûm edenin biz olduğunu da unutuyoruz. Benliğimizi kaybediyor ve yalancı kişilikler sergiliyoruz. İlişkilerimizi, ailelerimizi sosyal medya da sergilemek için kurguluyoruz. Oyunda hayat verdiğim Ürperi Kördüğüm karakterim ile de tüm bu söylemlere dikkat çekiyorum aslında.

Haberin Devamı

MİNTEKS SANAT’IN İLK OYUNU

- Minteks Sanat’ın ve de Majör Tiyatro Topluluğu’nun da ilk oyunu olması vesilesiyle projenin sizin için de ayrı bir anlamı olmalı?
Özkan İrman: Minteks olarak kurulduğumuz günden beri kültür ve sanata olan bağlılığımızı, destek verdiğimiz projelerle göstermeye çalışıyoruz. Ancak sanatın gücünü her alanda hissetmek ve de toplumsal farkındalığı arttırmak amacıyla bir adım daha atarak “Mintek Sanat” topluluğumuzu kurduk. İlk olarak da bir sosyal sorumluluk hedefi olan bir oyun sahneye koymak bizim için çok değerli. Fikir annemiz sevgili Ayşe Alagöz güzel bir oyun yazmakla kalmadı adeta hepimizi tılsımladı. Yorucu ve bir o kadar da anlamlı yedi ay geçirdik ama değdi.

Haberin Devamı

ŞİMDİ SAHNE ZAMANI

Bu vesilesiyle de bu anlamlı yolculukta 8 Mayıs’ta Nazım Hikmet Kültür Evi ve 10-11 Mayıs’ta Uğur Mumcu Sahnesi’nin kapılarını açan Nilüfer Belediyesi’ne ve de 12 Mayıs’ta sahnesi için Podyum Sanat Mahal’e katkılarından ötürü teşekkür etmek isteriz. Provalarımızda da sahnesi ile Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi, Şahinkaya Eğitim Kurumları ve Arena Sahne’nin de büyük destekleri bulunuyor.

‘Gelecekteki Hekimini Destekle’ projesi için sahnedeler

TİYATRO AŞKIM HİÇ BİTMEDİ

- Bir işinsanı olmanın ötesinde Bursalılar sizi yazar kimliğiniz ve de bir sinema filminiz ile de tanıyor. Şimdi tiyatro sahnesinde de izleyecekler, neler hissediyorsunuz?
Ö. İrman: Orta okul ikinci sınıfta Türkçe öğretmenimiz Sabit Bayıldıran’ın teşvikiyle kendimi sahnede bulmuştum. Sonra sayısız skeç, münazara ve yarışmalarda hep sahnedeydim. Kişiliğimin gelişmesinde çok faydası olduğunu düşünüyorum. O günlerde sahneye çıkmak beni öyle mutlu etmiş olmalı ki, “Sen ne olacaksın?” diye soran bir akrabama, “Tiyatrocu,” deyivermiştim. Hayat bizi işletmeci yaptı. Ama tiyatro ve sinema aşkı içimden hiç gitmedi. Elli yıl sonra böyle bir şeye kalkışmamı başka ne ile izah edebilirim ki? Son derece renkli bir kişilik olan rolüm ise izleyenlere sürpriz olsun (gülerek).

Haberin Devamı

AMATÖR RUH YARATICIDIR

- Özlem Hanım, siz bu projede gönüllü oyuncuların amatör ama anlamlı ruhunu en iyi siz gözlemlemişsinizdir sanırım?
Özlem Özkoşar (Oyuncu Yönetmeni): Öncelikle amatör ruhun genç, diri, devingen, yaratıcı olduğuna inanıyorum. Ben de tiyatroya amatör ruhun adımlarıyla başladım. Konservatuar okuduktan sonra da bu ruhu muhafaza etmeye özen gösterdim. Yönetmen olarak uzun yıllar birçok amatör grupla çalışma fırsatım oldu. Beni Minteks Sanat’la birleştiren temel etken Yaşar Hoca›mın yönetmenliğindeki grubun bu yapıcılığının yanı sıra, sosyal sorumluluk projesine gösterdikleri hassasiyet oldu.
Amatör bir ruhu ve profesyonel çalışkanlığı ilke edinmiş bir grupla birlikte olmak benim için mutluluk verici. Bursa’ya bu kalitede bir tiyatro kazandırdığı için Özkan Bey’e çok teşekkür ediyorum. Gündelik hayatın dayattığı sıkışmışlığın ötesine geçmek için uğraş veren bu topluluk büyük bir özveriyle kendini gerçekleştirdi. Felaketlerle başa çıkmaya çalıştığımız bu dönemlerde sanatın var edici gücüne bir defa daha tanık olduk.

 

KENDİMİZİ GERÇEKLEŞTİRDİK

- Hem bir hekim hem de uzun yıllardır profesyonel anlamda tiyatro yönetmenliği yapan biri olarak bu projenin özünü sizden dinlemek isteriz?
Dr.Yaşar Can Bağatırlar (Yönetmen): Bir nefeslik hayatlar yaşıyoruz. Her güne bir gölge gibi girip, güneş battığında siliniyoruz. Ve bu yüzden biz kendimizi gerçekleştirmek adına bu sıkışmış yaşamda ancak sanata tutunuyoruz. Gizlenen şeyler görmesini bilenler için sorun değildir. Sorulmadığı halde yapılan açıklamalar, es geçilen noktalar da birçok sırrı ele verir. Kıpırtıların da bir grameri vardır. Yüreği kıpır kıpır bu grupla karşılaşmak ve yabancılaşmanın temel eleştirisini hikâyelemek benim için kıpırtıların grameriydi işte. Metin olarak ben heyecanlandıran bu güzel çabaya yönetmen olarak dahil olmak çok özeldi. Grubun ‘Geleceğin Hekimini Destekle’ projesi üzerinden birleşmesi bir hekim olarak beni fazlasıyla aynı kumaştan olduğumuzu hissettirdi.

HAYALLER UÇUŞTU

- Tiyatroseverler sanatsal anlamda nasıl bir oyun izleyecekler?
Y. Bağatırlar: Acının ve komiğin dili olan grotesk üslup bu grubun çabasının kuramsal eşiğiydi. Oyunu o yüzden grotesk bir tarza taşıyarak düzdük. Metin dili, dekor, ışık ve oyunculuk tarzı olarak lezzetli bir uyum yakaladık. Nükte Tiyatro’dan da beraber çalıştığımız Sayın Özlem Özkoşar’ın bu oyunculuk dilini yönetmesi benim için inanılmaz lezzetliydi. Ayşe Alagöz’ün uçuşan ve bacaklı dili, Minteks Sanat özelinde Özkan Bey’in yarattığı auranın içinde parlayan bir gerçek oldu. Tüm ekibin yaratıcı ruhu altıdan sonra başlayan bir çabayla birleşince kendi tavan aramız sahneye yakıştı. Oyun güzel bir dil yarattı. Ve bu coşku ve çabayla seyirciyle buluşacak. Hayaller uçuşuyor…İyi seyirler.

DİĞER OYUNCULAR VE KARAKTERLERİ:

Hande Özemre Gençosman (Semiramis Bıçakçıgil): Oyunculuk içimde kalan bir uhdeydi. Sosyal projeler kapsamında oynadığım tiyatro oyunları ile attığım ilk adım, şimdi geriye baktığımda kariyerimin ilk basamakları imiş... Tutkuyla, gönülle yapılan her iş, önce kendine sonra çevrene muhteşem bir farkındalığa sebep oluyor. Kısaca tiyatro iyidir, iyileştirir.
*
Esra Mütevelli (Firdevs Fırtına): Tezcanlı, sevgi dolu, yardımsever, anaç ve sanatsever bir insan olarak; oyundaki Muhtar Firdevs Fırtına karakteri ile çok ortak yönümüz var. Özellikle projenin amacına; sanatın iyileştirici ve birleştirici gücüne ikimiz de yürekten inanıyoruz. Teşekkürler Sanat iyi ki varsın.
*
Dr. Özlem Kaya (İrem Bıçakcıgil): Tıpkı gerçek hayatımdaki gibi müziğe tutkun bir doktoru canlandırıyor, şarkılarımla da ses veriyorum. Üstelik oyuna, bir önceki sosyal sorumluluk projem de olan TEV’in “Hekimler Söylüyor” burs fonu aracılığıyla eğitime katkı koymak benim için ayrıca anlam taşıyor.
*
Arda İrman (İlhan Bıçakcıgil): İlhan karakteri, benim için ismi ve müzik aşkı dolayısıyla zaten özel bir karakter. Hayatı da benden çok farklı değil. Ben İlhan’ın aksine hem tekstildeki işimi hem de müziği beraber yürütebiliyorum. O aslında ailesine ve aşkına hayatını adamış, gerçek bir sanatçı.
*
Dr. Enis Egel (Dijitalci Nuri): Tam sağlık için bedenen biyolojik, ruhen tiyatral, sosyal anlamda “dijital” bir bütün olarak kalın diyorum.
*
Ece Köksal Uyanıklar (Kristal Parıltı): Mahallenin moda evi sahibiyim. Ama kendimi mahallenin üç beden üstü sanıyorum. Renkli ve yaratıcı bir kişilikle sahnedeyim. Pandemiden üç sene sonra çok anlamlı bir proje için tekrar sahneye çıkmanın mutluluğunu yaşıyorum. Tüm ekip el ele verdik, gerçekten çok çalıştık, çok eğlendik. Umarım herkes izlerken en az bizim kadar eğlenir.
*
Dr. Şule Aydın (Gülnazik Hanım): Havlu mağazasında çalışan, her zaman yapıcı olmaya çalışan, neşeli bir esnaf rolündeyim. İlk sahne deneyimimi meslektaşlarıma katkı koymak amacıyla gerçekleştirmek benim için çok değerli.
*
Alparslan Aşan (Yaşar Kaşar): Mahallenin delikanlılık kitabının yazarıyım! Kendine has bir kişiliği olan ama herkesin de mahallesinden tanıdık bulacağı bir kişiyim aslında. Yeniden bir sosyal sorumluluk projesinde harika bir ekiple sahnede olmanın heyecanını yaşıyorum.
*
Selin İrman (Sema): Tıp fakültesini yeni kazanmış ayrıca çalışan bir öğrenciyi canlandırıyorum. Gerçek hayatta ise müzik öğretmeni olmam, oyunu verdiği mesaj açısından benim için daha da anlamlı hale getirdi.
*
Dr. İlknur Gürel (Mahalle Sakini): Hekimlik onuru ve gururu olarak meslek mirasımızı bırakacağımız genç meslektaşlarımıza destek olma fırsatı yaratan bu sosyal sorumluluk projesinde yer almak harika.
*
Aslı Âdemoğlu (Afacan Pro): İçimdeki çocuk afacan ile can buldu. İlk sahne deneyimimi böyle ekiple yaşadığım için kendimi ayrıca şanslı bulduğumu söylemeliyim.
*
Tolga Ataç (Bay Ve): Mahallenin katatonik karakteriyim. Gerçek hayatta TEV bursu ile okumuş bir müzik öğretmeni olarak, yıllardır TEV aracılığıyla öğrencilere katkı koymak hayalimi bu proje ile gerçekleştirdiğim için mutluyum.

Yazarın Tüm Yazıları