Pandemide Cihangir: 19.00’a kadar maskeli balo, 19.00’dan sonra balkabağı

Karantinanın ünlü semtteki etkisi ‘Külkedisi’ masalı gibi... Mekânlar açıkken oturanlar, kaldırımda ikili-üçlü gruplar halinde ayakta takılanlar, motosikletler, scooter’lar, yürüyüş yapanlar, puset ittirenler... Kapandığı andan itibaren sadece kedi ve köpekler.

Haberin Devamı

Pandemide Cihangir: 19.00’a kadar maskeli balo, 19.00’dan sonra balkabağı

İzlediğimiz birçok dizi ve filmin çekildiği ve onlarda oynayan ünlülerin kendilerine ‘mahalle’ bellediği meşhur Cihangir semti aslında iki cadde ve onları birbirine bağlayan 4-5 küçücük sokaktan ibaret.

Gazetelerde okuduğumuz ‘el ele görüldüler’, ‘arkadaşlarıyla buluştu’ gibi haberler de buraya serpiştirilmiş mekânlarda cereyan ediyor/ediyordu.

Semtin pandemideki halini görmek için bu iki anacaddeden Akarsu Yokuşu’nun başladığı Firuzağa Camisi’nin önündeyiz. Caminin etrafındaki mekânlardan hiçbiri kapanmamış. Çeşme Kafe, Cafe Firuz, Elvan Pastanesi ve Kardeşler Kebap yerli yerinde. Kardeşler’i açık görmekten bilhassa mutlu oluyorum. Muhteşem kelle paça çorbası vardır ama gerçekten güzel mi, sabahın beşinde eğlence dönüşü mü öyle geliyor insana, orası biraz karışık...

Haberin Devamı

Firuzağa’dan Akarsu Yokuşu Caddesi’ne giriyoruz. 250 metrelik caddenin sağ tarafında sırasıyla Riko Teras, Smyrna, Rose Marine, Hayat Restaurant ve Journey var. İnanılır gibi değil: Hepsi açık ve tıklım tıklım.

Maskeler olmasa sanki salgın hiç uğramamış gibi... Masalarda oturanlar, kaldırımda ikili-üçlü ayakta takılanlar, motosikletler, scooter’lar, köpek gezdirenler, yürüyüş yapanlar, puset ittirenler... Sokak klarnetçisinin çaldığı ‘Hasretinden Yandı Gönlüm’ şarkısı yankılanıyor bütün caddede.

İçlerinde en çok semtin simgelerinden Smyrna için seviniyorum. Kapandığı dedikoduları yayılmıştı. Fakat 17.52 itibariyle hiç yer yok. Ta caddenin en sonundaki Journey’de bir masa bulup atıyoruz kendimizi.

Boşluklarına mı geldi bilmiyorum ama ateş ölçen, HES kodu soran olmadı.

7’YE 5 KALA HESAP GELİYOR

Masaya oturur oturmaz maskelerimizi çıkarıyoruz. Ona izin var. Ama içeriye, tuvalete gitmeye kalksanız “Maskenizi takın” diye üzerinize atılıyor personel.  

Caddenin bizim oturduğumuz tarafında salgın hasarı az ama karşı taraf için aynı şey geçerli değil. Sırasıyla Özkonak, Kahvedan, Tanisia, Villa Zurich, Mellow ve Geyik Bar vardı. Özkonak neyse ki yerinde. Kapanır mapanır aklınızda olsun, mutlaka bir kazandibi yiyin burada. Kahvedan, Mellow ve shot kokteylci Geyik de yerinde. Önünde eskisi gibi sıra sıra insanlar, virüsleri seçemiyorum ama her üç çokhücreliden biri köpek...

Haberin Devamı

Ama aynı sıradaki Villa Zurich Teras ve eskiden Hazine Kulüp olan Tanisia sizlere ömür. En son İstanbul’da yaşayan Yunan hatunlarla sirtaki yapmıştık orada. Şimdiki terk edilmiş hali iç karartıyor. Nereden nereye...

Yasağın başlayacağı 19.00’a tam beş kala bütün masalara hesap dağıtılıyor. İki bira, bir su ve iki kahve 80 lira. Eski Cihangir ortalaması. Demek ki pandemide fiyatlara çok zam gelmemiş.

Hesabı ödeyince Susam Sokak üzerinden semtin diğer büyük arteri Cihangir Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçiyoruz.  

Sağdaki Kahvealtı pert. Kendi de önü de zifir. Halbuki kalabalığın uğultusundan dibinizde oturanı duyamazdınız. Komşusu Kasabım faal ama yanındaki Demeti Meyhane gitmiş. 

Haberin Devamı

Yol kıvrıla kıvrıla ilerliyor. Arada kafamı Güneşli ve Havyar sokaklara uzatıyorum. Sıkma meşrubatçı Cuppa nanay. Açıldığında ilk yazısını ben yazmıştım, çimenin bile suyunu sıkıyorlardı. Havyar Sokak’ın köşesindeki Ops yerinde. Karşı köşesindeki Bir Kahve de... Kapısına “Kapasitemiz 25 kişiyle sınırlıdır” yazısı asmışlar.

Yürümeye devam. Susam Sokak’ta solda White Mill vardı. Seda Sayan burayı (3.5 milyon dolar olduğu söyleniyor) alıp oğluna vermiş, Oğulcan Engin de Emily’s adında bahçeli bir semt mekânı açmıştı. Oğulcan’ı görüyorum kapısında. Yasak başlayınca kepenkleri indirmiş ama kapısında bir çalışanıyla sohbet ediyordu. Ohh, demek hâlâ açık.

Haberin Devamı

Pandemide Cihangir: 19.00’a kadar maskeli balo, 19.00’dan sonra balkabağı

BİR AÇIK, BİR KAPALI...

Cihangir Caddesi’ne vardık. Sağdan say: Kaktüs Kafe (açık). Eskilerin cool kafesi... Vay bee... Şimdi rengârenk, yanıp sönen paket servis tabelası asmış. Aklınıza düşerse: (0212) 243 57 31. Yanındaki Pürtelaş Kebapçısı da faal. Eski Adana İl Sınırı...

Soldan say: Hello Kitchen (açık), Ermeni lezzetleri bulabileceğiniz Jash Meyhane (açık), Puff Puff sağlıklı yemekler (kapalı), Ole Cihangir (kapalı), Sis Brasserie (açık), Koeftek (kapalı), Cihangir’in ağır abi ve ablalarının takıldığı No.22 (açık)... Burada ister otur, biraz ünlü seyret, ister devam et. Ondan sonra Cihangir bitiyor zaten: Sıraselviler ve Taksim...

Aynı yoldan gerisingeri Firuzağa Camisi’ne dönüyoruz. Daha yarım saat önce cıvıl cıvıl olan yerler, yasak saati itibariyle birden boşalmış, napalm bombası atılmış gibi. Mekânlar kapanınca herkes evlere çekilmiş, cadde ve sokaklar yasak bitene kadar semtin kedi ve köpeklerine emanet.

Haberin Devamı

Pandeminin ve mekân yasağının Cihangir’deki etkisi ‘Külkedisi’ masalı gibi. Saat 19.00’a kadar maskeli balo, sonra balkabağı...

PANDEMİDE SEMT GEZİLERİNE
önümüzdeki hafta Kuruçeşme ile devam edeceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları