Hava, su ve toprak kirlendi

Annem, “Niye yemeklerimiz çocukluğumuzdaki gibi lezzetli değil, sebzeler artık çok tatsız” deyince hemen sözünü yapıştırırdı: “Evladım artık toprak, su, hava çok kirlendi. Hiçbir şey bizim zamanımızın tadında değil. Yine sizi doğal besledik ama Allah torunlarımın yardımcısı olsun...”

Haberin Devamı

Annem, büyük bir felaket olarak depremi çok iyi bildirdi de gitgide artan sel felaketlerine, kasırgalara, büyük yangınlara bir türlü akıl erdiremezdi. Hele biz “Annecim küresel ısınma, iklim değişiklikleri, kuraklık” dedikçe şaşkınlıkla yüzümüze bakardı. “Yoksa kızım kıyamet mi yaklaşıyor” derdi.

Hava, su ve toprak kirlendi

2019 yılı insanlık tarihinde yaşanmış olan en sıcak ikinci seneymiş. Şimdi ise daha da sıcak günler bizi bekliyor.
Dünya gitgide ısınıyor. Felaket habercisi gibi oldum ama bir diğer sorunumuz da her geçen gün artan dünya nüfusu.
Eh nüfus arttıkça gıdaya olan talep de yoğun bir biçimde artıyor.
Buna bir de, tarım alanlarının azalması, verimsizleşen toprak, her geçen gün artan su ihtiyacımızı katarsak, çözüm bekleyen problemlerimiz çoğalarak karşımıza çıkıyor.

Haberin Devamı

Anadolu kadını atalık tohum yetiştiriyor

Peki, çözüm var mı ve geç kalmadan neler yapabiliriz?
Çevreciler, bilim insanları ve herkesin ortak fikri, doğru tarım uygulamaları.
Yani önce toprakla, tarımla işe başlamak gerek. Biz toprağa değer verirsek toprak da bize hayat verecektir.
Size ülkemizde yapılan bir araştırma sonucundan bahsetmek isterim.
Bu çalışmayı Prof. Dr. Zeynep Zaimoğlu’nun bir röportajından öğrendim. Biliyor musunuz kadın çiftçilerimiz kadim bilgileriyle, iklim değişiklikleriyle mücadele etmeye başlamışlar bile. Zaten dünyadaki tarımsal üretimin neredeyse yüzde 45’ini, yoksun ülkelerde ise yüzde 50’den fazlasını kadınlar yapıyor.
Anadolu kadını annesinden, ninesinden kalan, beze sararak çeyiz sandığında sakladığı atalık tohumları ekip, üretip yetiştiriyor.
Bu atalık tohumlar hem zorlu iklim koşullarına dayanıklı hem de bizim geleneksel beslenmemize çok uygun.
Ayrıca ataları ve dedelerinde gördükleri tarım yöntemlerini kullanıyorlar. Besledikleri hayvanların dışkılarını, tarladan artan mahsullerini, evden çıkan sebze meyve atıklarını karıştırıp doğal gübre elde ediyorlar. Sonra tekrar toprakla buluşturuyorlar.
Biliyorum yine kadın lehine pozitif ayrımcılık yaptığımı söyleyeceksiniz. Ama “iyi tarım, doğru tarım” deyince aklıma hep kadın üretici, kadın çiftçi geliyor. Ailesinin ve çocuklarının karnını doyurmak, onların sağlığını korumak içgüdüsüyle hareket eden kadın, gıdanın hem üretiminde hem de tüketiminde büyük titizlik gösterir. Bu işten bir çıkar ya da menfaat gözetmez.

Haberin Devamı

Hava, su ve toprak kirlendi

“Toprağın Kadınları” ekibiyle bir araya geldim.

Kadın toprağa toprak kadına hayat verir

Toprağın Kadınları projesi için bir araya geldiğimiz Ziraat Mühendisi Yeşim Bekyürek, tam da anlatmaya çalıştığım örnek kadınlardan biri. Kırsaldaki kadını, organik tarımı, bitkisel çeşitliliği ve yerel tohumları destekleyen KAÇEM projesini hayata geçirmiş. 30 yıllık meslek hayatının son 10 yılını organik tarıma adamış bir gönüllü olan Bekyürek, geleceğin tarımda olduğuna inanan bir kadın.
Kayseri Bünyan’da onlarca kadın çiftçiyi bir araya getirip, tarladan sofraya gelene kadar üretimin her aşamasında denetlenen organik gıdalar üretmeye başlamışlar. Atıl durumdaki bir köy okulunu onararak, üretim merkezine dönüştürmüşler. Tüm kadın çiftçiler el ele vererek kendi tarlalarından çıkardıkları ürünlerle doğal, katkısız salça, erişte, tarhana, reçel üretmeye başlamışlar.
Anne eli ve şefkati ile sağlıklı ve güvenilir gıdalar üreten bu kadınlarımızı yürekten kutluyorum.
Biliyorum ki gelecek nesillerin sağlığını en çok düşünen ve bu konuda çabalayan daima kadınlar olacaktır. “Kadın toprağa, toprak da kadına hayat verir” sözünün hep arkasındayım.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları