Prof. Dr. Güliz Onat

İkiz bebek emzirmenin pratik yolları

20 Ekim 2020
Sizlere bu yazımda ikiz bebek emzirmenin pratik yollarından bahsedeceğim.

Önce hangi bebek?

Önce daha çok yardıma ihtiyacı olanı emzirebilirsiniz. Emzirmeyi yeni öğrendiğiniz dönemde bebekleri teker teker emzirebilirsiniz. Böylelikle her birinin davranışlarını, ihtiyaç ve alışkanlıklarını daha iyi gözlersiniz. 

İkizlerden biri, diğerine göre daha kuvvetli emebilir. Bunun sebebi, kuvvetsiz olanın daha az olgun olması, koordineli emmeyi başaramaması ve bu beceriyi kazanana kadar takviyeye ihtiyaç duyması olabilir. Ya da kuvvetsiz olan, barda duran ama içmeyen bir müşteri olabilir. Aktif emip emmediğini her iki bebeğiniz için de gözlemleyin. Birini daha fazla, diğerini daha az memede tutup tutmadığınızın farkında olun. Her iki memeyi, değiştirerek bebeklerinize verin ki, her iki meme laktasyon sürecinin sonunda aynı büyüklükte kalsın. Aksi takdirde, az boşalan meme küçük kalacaktır. Bazı anneler, 24 saatte bir memeleri ve bebekleri değiştirirler. Akılda tutmak daha kolay olabilir.

İkiz bebek emzirme pozisyonları
Futbol topu pozisyonunda üçünüz de sıklıkla rahat edersiniz. Bu aynı anda ikizleri emzirmeye imkan tanıyan pozisyonlardan biridir. Beden ölçülerinize uygun bir emzirme yastığı işinizi kolaylaştırabilir. Ölçüsü bedeninize uygun olmayan bir yastık, işleri zorlaştırır. Emzirme yastığı şart değildir. Özellikle bebekleri tek tek emzirecekseniz hiç gerekmez. Gerekli olan, bilge bedeninizin yeteceği kadarını üretmesine olan inancınızdır.

Kendi kendinizi motive edin

Hamileyken, mavi ya da pembe ya da istediğiniz bir renk kartona, aşağıdaki cümleleri yazıp, hastane odasına tam yatağınızın baş ucuna asmak nasıl olur? Belki evde de en sık baktığınız duvara asabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Bebek kaybı farkındalık haftası

13 Ekim 2020
Hamilelik ve bebek kaybının nadir deneyimler olmadığını biliyor muydunuz? Yakın tarihli bir YouGov anketine yanıt verenlerin yarısından fazlası, kişisel olarak etkilendiklerini veya bunu deneyimleyen en az birisini tanıdıklarını söyledi.

Hamilelikte veya doğumda ya da doğumdan hemen sonra kaybedilen bebeklerin hayatlarını anmak için “Bebek Kaybı Farkındalık Haftası” her yıl dünya genelinde 9 - 15 Ekim’de kutlanıyor.

Bebek Kaybı Farkındalık Haftası, birçok insanın gebelik ve bebek kaybından sonra yaşadığı tecrit duygularına eş, aile, arkadaşlar ekseninde yakından bakarak, bunun zihinsel sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekmek ve ailelere destek olmak amacıyla bir dizi etkinliklerin düzenlendiği bir hafta.

İsmi bile yok

Maalesef bu kayıplar için kullanılan bir kelime dahi çoğu kez olmaz. Annesi ölmüş kişiye öksüz, babası ölmüşe yetim, kocası ölmüşe dul denirken, bebeği ölmüş kişi için kullanılan bir kelime dahi yoktur. Bu “yok sayma”, acıyı görmezden gelip halının altına süpürme maalesef var olduklarını inkar için yeterli değil. Çoğu kez karnında bebeğini kaybetmiş annelerden “karnımda bir boşluk varmış gibi hissediyorum” ifadelerini duyarım.

Bu zorlu sürecin ebeveynlerde yarattığı psikolojik yıkımlar, depresyon ve anksiyete bozukluklarına yol açabilir. Kaybedilen bebekler için mumlar yakılır, resimler çıkarılır sandıklardan. Anılar, dile gelmeyi, kalpten akmayı bekleyen her ne varsa, sözlerle, gözyaşlarıyla beden bulup akar. Kayıp yaşamış aileler kendi hikayelerini anlatırlar. Benzer hikayeleri olan aileleri bir araya getiren etkinliklerde destek grupları oluşturularak, acıların yükü hafifletilmeye çalışılır, kayıplar onurlandırılır.

Işık dalgası

9-15 Ekim haftası Bebek & Gebelik Kayıpları Anma Günü’dür. 2020 yılı için saat 19’da aynı anda, pek çok yerden, farklı dillerden, farklı kültürlerden olan insanlar kayıpları için mum yakacak ve evrensel bir ışık dalgası oluşturulacak. Bunun için sosyal medyada saat 19’da #WaveofLight etiketiyle resimler ve duygular paylaşılacak. Kayıplar yâd edilecek, onlar için bir ışık yakılacak ve onurlandırılacaklar.

Pandeminin etkisi duygusal desteği zorlaştırıyor

Yazının Devamını Oku

Emzirmek, bağ kurmaktır

1 Ekim 2020
“Bedensel temas”, “kucaklanma hissi” bir yenidoğan için hayati önem taşır. Geçmişte Almanya’da savaş zamanı ebeveynsiz kalan kimsesiz çocukların yetiştirilme yurdunda kucaklanma eksikliğine bağlı, besin ihtiyacı nerdeyse mükemmele yakın şekilde karşılanmasına rağmen, hayatlarını kaybettikleri biliyoruz.

Adına Marasmus Sendromu ya da dokunulmama, şefkat eksikliği denilen bu tabloda, şefkatsiz ve kucaklanmadan yoksun bir çocuğun ölüm tehlikesi olduğunu bilmeliyiz. Emzirme bu tehlikeyi belki de en aza indirecek, mucize bağlar oluşturacak, eşsiz bir deneyim, bir tutku, bir çeşit aşk, bebeğe sadece annesi tarafından sunulan çok özel bir deneyim… Ve bu aşk karşılıklı... Çünkü bebek de annesine bu eşsiz deneyimi armağan eden taraf. Yani anne ve bebek 'bir çift', iş birliği, uyum ve ahenk içinde çalışan 'bir ekip', bu müthiş sevgi deneyiminin 'iki aşığı'...

Emzirmek, hayat kurtarır

UNICEF’in 2018 verilerine göre; yüksek gelirli ülkelerde, her 5 bebekten 1'i asla anne sütü almıyor. Düşük ve orta gelirli ülkelerde, neredeyse tüm bebekler emziriliyor. Emzirmenin yaygınlaşması yılda 800.000'den fazla hayat kurtarabilir.

Ülkemizde 1-7 Ekim Ulusal Emzirme Haftası olarak kutlanmaktadır. Bu haftaya özel bu makalemde; emzirmenin anne sağlığına ve bebeğe faydaları, anne sütünü artıran öneriler üzerinde durmak istedim.

Emzirmek, tasarruftur

Yüksek gelirli ülkelerde, düşük emzirme oranları yıllık 230 milyon dolardan daha fazla, düşük ve orta gelirli ülkelerde yıllık 70 milyar dolarlık zarardan sorumlu tutulmaktadır.

Emzirmenin bebek sağlığına yararlarını sıralayacak olursak:

- Bağırsakları kaplaması, burada dost bakterin çoğalmasını sağlaması: Anne sütü alan bebeğin bağırsak florası, ‘bifidobakteri’ adı verilen dost, zararsız bakterilerle zaman içinde şekillenir. Bu bakteriler barsak pH’ını asidik tutarak, zararlı bakterilerle savaşırlar. Savunma sistemini oluşturur ve sindirimi kolaylaştırırlar.

Yazının Devamını Oku

Covid-19 ilaçları anne sütüne geçer mi?

15 Eylül 2020
Pandemi döneminin uzamasıyla birlikte emziren annelerde de maalesef test sonuçlarının pozitif çıkmasıyla birlikte şimdi akıllardaki sorular, tedavi altındaki annelerin kullandıkları ilaçların süte geçip geçmeyeceği ve bebeğe zarar verip veremeyeceği üzerine odaklandı.

Anne ilaç kullanıyorsa, emzirmeyi sonlandırmalı mı?Anne ilaç kullanıyorsa, emzirmeyi sonlandırmalı mı?

Bilinenin aksine, oldukça az sayıdaki ilaç emzirmeyi sonlandırmayı gerektirir. İlacın ağızdan mı alındığı, yoksa damardan mı verildiği de diğer önemli bir konudur. Ağızdan alınan ilaçların, diğerlerine nazaran kısmen daha az anne sütüne geçtiği söylenebilir. Süte geçmesini belirleyen diğer önemli faktörleri aşağıda paylaşıyorum:

Süte geçmeyi hangi kriterler belirler?

-İlacın plazma yarılanma ömrü
-Yağda çözüp çözünmemesi
-İyonize olma özelliği

Yazının Devamını Oku

Anne sütünde covid antikoru bulundu

8 Eylül 2020
Geçtiğimiz günlerde Hollandalı bilim insanları Covid-19 virüs testi pozitif çıkan kadınların anne sütünde koronavirüs antikorları bulduklarını açıkladı. Bu umut vaat eden haber, başta uluslararası anne sütü savunucu örgütleri olmak üzere Hollanda basınında geniş yankı buldu.

Araştırma ekibinin başındaki Hans van Goudoever, "Sütü içerken antikorların kendilerini, bedendeki mukoza zarının yüzeyine bağladığını düşünüyoruz. Virüs, hücre içine giremeden önce bu antikorlar tarafından yok ediliyor" dedi.
Dünya Sağlık Örgütü temkinli

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, koronavirüse tepki veren antikorlar anne sütünde bulundu. Ancak ne kadar güçlü oldukları, ne kadar süre aktif oldukları ve Covid-19'a karşı koruyup koruyamadıkları henüz netliğe kavuşmuş değil. Dünya Sağlık Örgütü, salgının başından beri emzirmenin ara verilmeden devam edilmesini tavsiye etmişti.

DSÖ’nün Gıda ve Beslenme Eylemi birimi başkanı Dr. Laurence Grummer-Strawn, "DSÖ, kesinlikle emzirmenin devam etmesi gerektiğini söyleyen önerilerinde çok net davrandı. Dünyanın herhangi bir yerinde anne sütü yoluyla herhangi bir (Covid-19) bulaşma olduğunu asla belgelemedik" dedi.

Enfeksiyondan korunmak için duyarlı gruba anne sütünü içirilmesi gündemde

Hollandalı araştırma ekibi şimdi sütün ikinci dalga sırasında savunmasız kişilerde (yaşlılar, kronik hastalığı olanlar) koronavirüs enfeksiyonlarını önlemek için kullanılıp kullanılamayacağını araştırıyor. Antikorların sütün pastörize edilmesiyle yok edilmediğini zaten biliyoruz.  

Araştırmacılar bir kampanya başlatarak, annelerden sütlerini bağışlamalarını istemişlerdi. Hedefleri 1000 kadının sütünü toplamaktı. Bu kampanya ulusal basında yer alır almaz 5000’den fazla kadın harekete geçti.

Yazının Devamını Oku

Emzirirken ağrı hissetme

28 Ağustos 2020
Emzirirken meme ucunda iğne batar tarza ağrı, emziren anneler arasında sıklıkla yaşanan bir şikâyet. Çözüme kavuşmadığında maalesef erken emzirmeyi sonlandırmayı da beraberinde getiriliyor.

Bu makalede bu sorunun nedenlerinden biri olabilecek mantar (Candida) enfeksiyonuna yakından bakalım…

Kimler daha dikkatli olmalı?

Candida bedenin nemli ve ıslak yüzeylerinde mesela ağız, vajina gibi mukozada yaşayan bir mantar. Mukozada dost bakterilerimizle birlikte yaşıyor. Ne zaman dost bakteriler azalırsa, Candida o zaman enfeksiyon yaratacak duruma erişiyor. Şekerli beslenmek Candida için zemin hazırlıyor. Antibiotik kullanımı sonrası da Candida kolayca gelişebiliyor.

Özellikle bebeğin ağzında pamukçuk tedavi edilmezse annenin meme ucuna emzirme sırasında bulaşabiliyor. Ya da annenin vajinasında mantar enfeksiyonu varsa (gebelik, bu enfeksiyonun hortladığı bir dönemdir), bebeğe vajinal doğum sırasında geçebiliyor.

Bir başka kaynak ise, emzik ve biberonlar. Hijyenik koşulların zayıf olduğu emzik kullanımlarında, bebeğin ağzından, meme ucuna bulaşması kolay. Emziğin yapıldığı lateks materyaline mantar kolayca tutunuyor ve kaynatmaya rağmen kolayca ölmüyor.

Bir başka neden de yakın zamanda bebeğin pişik geçirmiş olması. Bebeğin elleri ya da bez değişimi sırasında annenin tırnak araları ve parmak yüzeyine yerleşen mantar, el yıkamaya dikkat edilmediğinde kolaylıkla meme ucuna bulaşıp, son derece ağrılı emzirme seanslarına neden olabiliyor.

Mantar aileyi ilgilendiren bir sorun

Candida bir aile hastalığı çünkü aile üyeleri arasında kolayca bulaşabiliyor. Özellikle emzirme ve cinsel ilişki sırasında, mukozaya yerleşmiş mantar eşe ya da bebeğe geçebiliyor. Dolayısıyla tedavide diğer aile üyeleri de dikkate alınarak, hekim yönlendirmesi ile antifungal ilaçlarla vakit kaybetmeden tedaviyi gerektiriyor.

Yazının Devamını Oku

Sezaryen sonrası emzirme

30 Temmuz 2020
“Bir kadın, her türlü doğum senaryosuna hazır olmalıdır” Dr. Michel Odent / Bu ifadeyi hiç unutmuyoruz. Kılavuzumuz… Doğumda her ne yaşanırsa yaşansın, önce tertemiz, bembeyaz bir kağıda içini boşaltıp, tüm olumsuzluklardan beden ve ruhunuzu arındırarak, bebeğinizi kucağınıza almalısınız. Bunu tam olarak yapabildiğinizde, emzirmeye hazırsınız demektir. Yani doğumu ruhsal olarak da tamamlamalısınız.

Sakın yaşayamadıklarınız için suçluluk ve pişmanlık enerjisine girmeyin. Bu enerjiler, emzirmede en istemediğimiz şey. Unutmayın her şeyin bir telafisi var. Yakın zamanda doğum anında istediklerini yapamayan bir anneye destek oldum. Onunla yapmak istediklerini "yeniden sahneleme" yoluyla bir bir yaptık. Doğum anını yeniden yaşantıladık. Her şey istediği gibi oldu. Bebeğin kordonunu eşi kesti. Bebeği doğar doğmaz kucağına verdik. Bebeği memeye emekledi ve ilk emzirme aşkla, güvenle gerçekleşti. Geçmişte istediklerini yaşayamadığı için “Başaramadım kızım” diye ağlayan anne gitti, yerine “Birlikte başardık kızım” diye eşine ve kızına sarılan bir anne geldi.

Pişmanlık ve suçluluk duygusuna asla kapılmayın. Bu duygular geldiğinde varlıklarını kabul edin, fark edin ve dönüştürmeye gayret edin. Bu duygular, emzirmede size ve bebeğinize hizmet etmeyen duygular. Doğum anını, yeniden yaşayarak/sahneleyerek, telafisini yapabilirsiniz. Buna doğumda bağlanmanın telafisi deniliyor. Eşinizle birlikte deneyimleyebilirsiniz.

Literatür bilgisi: Doğum şekli ne olursa olsun, DSÖ ve UNICEF doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirmeyi teşvik etmektedir (1,2,3,4).

Önce, hafıza boşluklarını doldurun
Sezaryende özellikle annelerde hafıza boşlukları yaşanır. Bebeğiyle ilk buluşma anına yönelik (gözlerini açtı mı, ağladı mı, ilk ne yaptı gibi) yaşantıları olmadığı için bu anıları eksik kalır. Eşinizin ameliyathaneye alınmasını isteyerek, ilk buluşma anlarına ait eşinizin ağzından dökülen kelimelerle hafıza boşluklarınızı varsa, doldurabilirsiniz. Eğer, buna izin verilmezse ya da eşiniz bunu istemezse, sağlık personelinden hafıza boşluklarını tamamlamasını isteyebilirsiniz. Doktorunuza ya da orada bulunan hemşireye, “Bebeğim doğduğunda ilk ne yaptı, nasıl çıktı, nasıl görünüyordu” şeklinde sorular yöneltmeyi deneyin. Eğer bir doğum fotoğrafçınız varsa, aynı soruları ona da yöneltebilir hatta bebeğinizin ilk fotoğrafları üzerine sohbet ederek, doğumunun ruhsal olarak tamamlanmasında, önemli bir yer tutan “Hafıza boşluklarını” doldurabilirsiniz. Pek çok destek olduğum annede, emzirme sorunlarını bu yöntemle şifalandırabildik.

Özellikle ten temasını önemseyin. Doğar doğmaz olmak zorunda değil. Odanıza geldiğinizde de yapabilirsiniz. Bebeğinizle olan bu ilk ten teması, sizin için doğumun duygusal olarak tamamlandığı anlamı da taşır (5,6,7).

Annelerin doğumdan kısa bir süre sonra bebeğinin hayatta ve canlı olduğuna emin olma ihtiyacı vardır. Bebeğini çıplak görmesi bu ihtiyacı giderecektir. Böylece kendi gözleri ile bebeğinin tüm organlarını, cinsiyetini kontrol edebilir (5,6,7).

Yazının Devamını Oku

Emzirme döneminde sigara ve kafein kullanımı

18 Temmuz 2020
Emziren annelerin kaygılarından biri de sigara tüketimidir. Aslınca emzirirken pasif içici olmakta, sigara içmek kadar tehlikelidir. Özellikle bebeğin sigara dumanı ve duman sinmiş ortam/giysilerden uzak tutulması gereklidir.

Sigara: Nikotin maalesef anne sütünde kandan 3 kat daha fazla bulunur. Bebeklerde ani yatak içi ölüm sendromu, büyüme geriliği riski artar. Süt üretiminde azalma görülebilir. Bebeklerin sigara içilen ortamlardan da uzak tutulması gerekir. Eğer siz ya da eşiniz sigara içiyorsa bebeğinizle uyku ve yatak paylaşımı yapmaktan kaçının. Sigara içmeden önce bebeğinizi emzirin. İçtikten sonra mümkünse duş alın ya da kıyafetlerinizi değiştirdikten, elinizi, yüzünüzü yıkadıktan sonra bebeğinizi kucaklayın.

Kafein: Kafeinin, bebeğinizin bedeninden atılması, bir yetişkine göre daha uzun süreyi alır. Bebeklerin bedeninde uzun süreli kaldığı için, düzenli kafein alma alışkanlığı olanlarda, yenisi içildikçe bebeğin bedeninde birikebilir. Bebekte uykusuzluk, huysuzluk gibi durumlara yola açabilir. Uzun süreli kafein alımı, anne sütündeki demiri azaltabilir. Günlük kullanımın 300 mg (3 bardak kahveye eşdeğer) ile sınırlı kalınması önerilir. Eğer uyku problemi yaşayan bir bebeğiniz varsa, günlük tükettiğiniz çikolata, kola, çay ve kahve miktarlarını gözden geçirmenizi öneririm.

Diğer kimyasallar: İçeriğinde DDT, Dioxcin, DDE, BPA, PCB, DEET bulunan tüm içeriklerden kaçınmalısınız.

Yazının Devamını Oku